Zihin, beden ve ruh sağlığın için ipuçları
Beden ve ruh sağlığı hakkında önerilerden oluşan yazımız
Öncelikle hipnoz hakkındaki ön yargılarını bir kenara bırak. Sana sallanan saat ya da madalyondan veya “Yavaş yavaş uykuya dalıyorsun” telkinlerinden bahsetmeyeceğiz. İnsanlar on yıllardır hipnoterapi metodunu kullanarak aşırı yeme ve sigara gibi problemleriyle baş etmeye çalışıyor. Büyük tıbbi kuruluşlar, sağlık sorunları olan insanlar için bunu önemli bir terapi yöntemi olarak görüyor. Buna rağmen hipnoz birçok kişi tarafından hâlâ uzmanlar tarafından uygulanan bir yöntem olarak değil, performans sanatçılarının yaptığı bir şov gibi algılanıyor.
Son yıllarda yapılan birçok araştırma ise bu algıyı yıkacak nitelikte: Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) ile hipnoz sırasında insanların beyninde oluşan değişimler gözlemlendi. Böylelikle hipnoz uygulaması meşruiyet kazanarak konuşma terapileri ve ilaç tedavisi ile birleştirildi. New York’taki Mount Sinai, Icahn Tıp Okulu’ndan Davranışsal Psikoloji Araştırmaları Direktörü Psikolog Laurie Keefer, “Artık insanlar doktorunun tavsiyesi üzerine hipnoz yöntemine başvuruyor” diyor.
Seans boyunca doktorun seninle yatıştırıcı bir şekilde konuşarak rahatlamanı ve odaklanmanı sağlıyor. Ardından sağlık sorununu çözmene yarayacak önerilerde bulunuyor. Seans esnasında fiziksel olarak tetikte oluyorsun ancak zihinsel olarak rahatlıyorsun. Bu durum, sürekli gittiğin bir yere araba kullanarak ulaştığında, oraya nasıl gittiğini hatırlamamana benziyor. Yazının devamında neden yarım milyon insanın hipnoterapiden yararlandığını, onları nelerin rahatsız ettiğini ve terapiden neler beklemen gerektiğini bulacaksın.
UYKUSUZLUK
Bir medya kuruluşunda çalışan 50 yaşındaki Zuhal* kolay bir şekilde uykuya dalabiliyor, ancak uyuduktan dört saat sonra zihni oldukça dolu bir şekilde uyanıyormuş. Çocukluğunda başlayan bu problem gittikçe daha da kötüleşmiş. Zuhal, sorunuyla ilgili bilişsel davranışçı terapi almış ve doktorunun reçete ettiği ilaçları kullanmış. Ancak bu yöntemler yeterli olmamaya başlayınca, hipnoterapiyi denemeye karar vermiş.
Bir defa hipnoz edilen Zühal’e gece dinlemesi için bir kayıt verilmiş. Zuhal, o geceki uykusu için “Hayatım boyunca en iyi uyuduğum geceydi” diyor. Ancak hipnoterapi 10 gün sonra sonuç vermemeye başlamış. Doktoru bu durumun nedeni olarak, Zühal’in hipnoza karşı kısmen duyarlı olduğundan şüphelenmiş. Bazı insanların tam olarak hipnoz hâline geçemediği biliniyor. Bu grubun dışında kalan ve aynı tedaviyi uygulan birçok insan, kayıt dinleyerek olumlu sonuçlar almaya devam ediyor.
Mindshift kitabının yazarı Psikoterapist Marty Lerman, strese bağlı uyku bozukluğu yaşayan insanların hipnoterapi için çok uygun adaylar olduklarını söylüyor. Çünkü hipnoz, kafamızda dönüp duran düşünceleri kabullenip serbest bırakmayı öğretiyor. Bir çalışmada, gece uykusu için hipnotik uyarıcıları (örneğin balıkların derin sularda yüzme sesi) dinleyen kadınların, hipnotik olmayan okumaları dinleyenlere göre yüzde 80 daha fazla derin uykuya daldığı görülmüş.
Uzman, bir ya da iki seans sonra stres kaynağını belirleyip ona uygun bir kayıt oluşturabilir. Eğer yoğun programın nedeniyle uykuların kaçıyorsa, ses kaydına “Tüm işlerini tamamlaman için zamanın var” gibi bir cümle eklenebilir. Uzmanlar, kişisel olmayan uyku hipnozu aplikasyonlarının da işe yarayabileceğini söylüyor. Ancak aplikasyonun mutlaka bir uzman tarafından yaratılmış olması gerekiyor (app store’da bulabilirsin). Örneğin Sleep VVell Hypnosis uygulaması gece dinleyebileceğin 25 dakikalık seanslar sunuyor ve bir ila üç haftada rahat bir uyku vadediyor.
SİNDİRİM SORUNLARI
Arzu, yemek yediği her seferde karın ağrısı yaşamaya başladığında 25 yaşındaymış. Acil servis ve gastroloji uzmanları, kendisinin huzursuz bağırsak sendromundan muzdarip olduğunu düşünmüşler.
Ancak önerdikleri beslenme değişiklikleri (günde üç büyük öğün yerine altı küçük öğün yemek gibi) yaşadığı sıkıntıyı hafifletmemiş. Sonunda bir doktor, Arzu’nun vücudundaki sorunun nedenini bulmuş: Hızlı mide boşalması (vücudun, sindirilmemiş besinleri bağırsaklardan atmak için zorlaması durumu). Arzu, yönlendirme üzerine -her ne kadar çok beklentisi olmasa da aklına başka bir çare gelmediği için- hipnoterapi uygulayan bir uzmana gitmiş.
Sindirim problemleri yaşayan insanlar çoğunlukla çareyi hipnoterapide buluyor. Rakamlarla konuşursak: Hipnoterapi uygulanan kadınların yüzde 75’i, tedaviden sonra kendini ciddi derecede rahatlamış hissediyor. Ve bu kadınların yüzde 80’i tedaviden altı yıl sonra bile kendini iyi hissetmeye’devam ediyor.
North Carolina Üniversitesi’nden Psikoloji Profesörü Olafur Palsson, bu durumun sebebinin bağırsak ve zihin arasındaki yakın bağ olduğunu söylüyor: “Beyin, gıdanın bağırsaklara taşınması için ne kadar sıkışması veya gevşemesi gerektiği ile ilgili sindirim organlarına sinyal gönderir. Fakat bazen bu sinyal yoğun olarak alınarak ishale sebep olabilir. Yetersiz sinyal alındığında da kabızlık görülebilir. Hipnoterapi, zihin ve sindirimin ortak noktada buluşmasına yardımcı olabilir; böylelikle bağırsaklar, sinyali doğru oiarak algılayarak olması gerektiği gibi çalışır.”
Arzu her seansta rahatlamak ve odaklanmak için tavana yapıştırılmış olan bir bozuk paraya bakmış. Doktoru, sonrasında Arzu’ya sakinleştirici etkisi olan bir yer tarif etmiş ve belirtilerini hafifletmesi için zihninde bu yere gitmesini söylemiş. (“Sahildesin ve güneş ısısı seni iyileştiriyor; miden sahile vuran dalgalar gibi hareket ederek yediğin yemekleri sindiriyor.”)
Arzu, kısa bir süre içerisinde hipnoterapinin faydasını görmüş, insanların çoğunluğu ancak altı seanstan sonra bir rahatlama yaşıyor; çoğu kadın üç ay boyunca haftada bir kere olacak şekilde hipnoterapiye katılıyor. Yeniden aynı sorunla karşılaşan insanlar ise seansları tekrarlayabiliyor veya daha önceki seans kayıtlarını temin ederek dinliyor.
ANKSİYETE
25 yaşındaki Meltem, yaklaşık 10 senedir boğuştuğu anksiyete problemi nedeniyle hipnoterapiyi denemek istemiş. Bu kararı almasında doktorunun, hipnoterapiyi alternatif bir tedavi yöntemi olarak sunması etkili olmuş. Bir araştırmaya göre, anksiyete veya depresyon gibi sorunlar için normal terapilerin yanı sıra hipnoterapi de uygulanan kişilerden daha etkili sonuçlar alınıyor.
Meltem, ilk hipnoterapi seansı ile ilgili düşüncelerini, “ilk seferinde vücudumun kontrolünü kaybetmekten veya utanacağım bir şey söylemekten korkuyordum” diye açıklıyor. Ancak durum böyle olmamış. Rahatladıktan sonra doktoru ona negatif düşüncelerinden arınma yollarını anlatışmış.
Meltem o sıralarda yaklaşmakta olan seyahati için endişe duyuyormuş. Doktoru, seyahat sürecini zihninde canlandırmasına yardımcı olmuş: Zihninde endişe duymadan valizini toparlıyor, havalimanına gidip uçak yolculuğunu gerçekleştiriyormuş. Terapi işe yaramış; Meltem gerçek seyahatine çıktığında diğer seyahatlerine göre daha sakin zaman geçirmiş.
Hipnoz, depresif kişilerde rahatsız edici duyguları tanımlama ve serbest bırakma konusunda başarılı bir yöntem. (Rahatsız eden duyguları gün yüzüne çıkarabildiğin sürece gitmelerine izin verebilirsin.) Genellikle bilişsel davranışçı terapi hipnoz ile birlikte uygulandığında, ihtiyaç duyulan seans sayısında yarı yarıya bir azalma görülüyor.
Bugün Meltem hipnoterapi seansları sırasında öğrendiği bir teknikle anfejyefe sorununu kontrof altına alıyor, pnce zihnini rahatlatıyor, sonrasında doktorunun sıklıkla kullandığı cümlelerden durumuna uygun olanı seçip kendi kendine tekrar ediyor. Bu yöntemi dişçiye gitmek gibi karşı karşıya geleceği her stresli an için kullanıyor.
AĞRI
Söylentiye göre Gisele Bündchen ve Kate Middleton, doğum süresince kasılmalarını hafifletmek amacıyla hipnoterapi yönteminden yararlandı. Özgü Namal’ın da ilk doğumuna hipnoz ile hazırlandığı gündeme gelince, bir prodüksiyon şirketinde çalışan beş aylık hamile olan Lara da bu yöntem hakkında araştırma yapmaya başlamış ve bir uzmandan yardım almış. Sonraki dört ay ve kızının 36 saat süren doğumu boyunca Lara, doktorunun önerdiği kayıtları dinlemiş. Ve doğum olumlaması yapmış (“Kaslarım doğumu daha da kolaylaştırmak için bir harmoni içinde çalışıyor”). Doğum sırasında rahatsızlık verici anlar da yaşayan 37 yaşındaki Lara, “Ancak çığlık atacak kadar da acı çekmedim” diyor.
Uzmanlar, hipnozun doğum sancısına nasıl yardımcı olduğu konusunda emin değiller ve tam olarak pozitif bir yorumda bulunmuyorlar. Ancak Palsson bu durumun, doğumu zorlaştıran kas gerginliğini azaltma konusunda hipnozun yardımcı olmasından kaynaklanabileceğini düşünüyor.
Doğum sancısı, hipnozun iyi geldiği tek acı değil. Çalışmalar hipnozun fibromiyalji gibi nedenlerden dolayı oluşan kronik ağrıları, sakatlanmadan sonra devam eden bel ve bilek ağrılarını hafiflettiğini gösteriyor. Herhangi bir yerin incindiğinde sinir sistemin, incinen bölge iyileşene kadar beynine sinyal yollamaya devam ediyor. Ancak kronik ağrılar söz konusu olduğunda nöronlar sinyal göndermeye devam ederken acı çekmeye de devam ediliyor. VVashington Üniversitesi Rehabilitasyon Bölümü’nden Psikoloji Profesörü David Patterson, “Hipnoterapi, bu sinyalleri azaltmaya yardımcı olabiliyor” diyor.
Örneğin sırt ağrın için hipnoterapi yapan bir uzman ile görüşmek istersen, muhtemelen önerileri ağrılarını azaltma veya tamamen geçirme yolları üzerine olacak. Sana sırt ağrını, küçükten büyüğe doğru giden bir dizi kutuya koyduğunu, her birinin kapağını kilitledikten sonra hepsini oldukça büyük bir kutunun içine yerleştirdiğini hayal etmeni söyleyebilir. Ardından ne mi yapacaksın? O kutuyu bir daha dönmemek üzere giden bir trenin vagonuna koyup göndereceksin. Kronik ağrı çeken birçok hasta, tek bir seans sonrasında bile daha az ağrı hissediyor ve dört seansın ardından çok daha iyi hissetmeye başlıyor.