Yayla Tatili İçin Yayla Otelleri
LASET MOTEL
Laşet Motel, Sahara – Karagöl Milli Parkı sınırında yer alıyor. Laşet’in kelime anlamı, bölgede eski tarihlerde hüküm sürmüş olan Gürcülerin dilinde “Acı Su” anlamına geliyor. Tesisin yanından geçen Laşet Çayı’nın kenarında bölgede Çermik olarak adlandırılan maden suyu çıkıyor. Çayın huzurlu sesiyle uyumak ve sabah bol oksijen almış olarak zinde uyanmak için ideal bir tesis.
Bölgede Çermik suyunun böbrek taşlarını eritici bir etkisi olduğu eskilerden beri söyleniyor, ayrıca romatiz-mal hastalıklara da iyi geldiği iddiası var. Laşet’in 18 adet bungalov ve bir restorandan oluşan Laşet Tatil Köyü de var.
İki oda ve salondan oluşan bungalovlarda dört ya da beş kişi kalınabiliyor. Tesis, Kocabey köyü içerisinde Arsiyan, Genciyan ve Cin dağları manzaralı yeşile boğulmuş çayırlıklar ormanların içerisinde, geceleri samanyolundaki bütün yıldızları görebileceğiniz bir konumda. Bölgede tek olan tesis üst düzey bir müşteri kitlesi tarafından tercih ediliyor.
Yayla turizmi uzmanı diyor ki
Doğa turizmi yapan acenteler arasında öne çıkan bir isim olan Bukla Tur’un sahibi Okan Yenigün, gerçek anlamı ile yayla turizminin 80’li yılların sonunda Doğu Karadeniz’de başladığını söylüyor.
İnsanların Ayder yaylası’nda gerçek yayla evlerinde veya küçük pansiyonlarda konaklayıp daha yukarıda yayla, göl veya vadilere yürüyüş yaptığını hatırlatan Yenigün, “Ancak zamanla plansız yapılaşma sonucunda şu anda Ayder, yayla olma özelliğini yitirdi ve kalabalık bir konaklama merkezi haline dönüştü” diyor. Okan Yenigün, araç ve insan kalabalığı ile boğulmuş bir yaylayı ziyaret edenlerin yayla turizmi konseptine sokulmaması gerektiğini düşünüyor.
Şu anda Bukla Tur olarak hala başlangıçta olduğu gibi turlar düzenlediklerini aktaran Yenigün, şöyle konuşuyor: “ Gerçek, bozulmamış veya yayla özelliğini koruyabilmiş yaylaları ziyaret ediyor veya buralarda yürüyüşler yapıyoruz. Konaklamalı turlarımızda Ayder’i sadece bir konaklama noktası olarak kullanıp, 2 bin-2 bin 400 metredeki yüksek yayla ve göllere günübirlik geziler düzenliyoruz.”
“YAZIK!..” DEMEMEK İÇİN
Gerçek yayla turizmi konsepti ile ilgilenen insanların saatle sınırlı ‘yayla’ ziyaretinden pek memnun kalmayacağını vurgulayan Okan Yenigün, “ Açıkçası Karadeniz’e gelip de gerçek bir yayla görmeden evlerine dönenlere bir anlam veremiyoruz. Kalabalığın, araçların arasında selfıe çekip geri dönüyorlar.
İSRAİLLİLER GİTTİ. ARAPLAR GELDİ
1990-2000 yılları arasında yaylalarda neredeyse dünyanın her köşesinden turist görmenin mümkün olduğunu anımsatan Yenigün, jenerasyon değişikliği, tur yapan acentelerin başka kanallara yönelmesi ve tanıtım eksikliği sonucunda bu kitlenin kaybedildiğini söylüyor. 2000’li yılların başında İsraillilerin bölgeye yoğun olarak gelmeye başladığını belirten Yenigün, “One minute” ve “Mavi Marmara” olaylarından sonra onların gelmeyi kestiğini ifade ediyor. Yenigün şöyle devam ediyor: “Son dört yıldır Arap ülkelerinden yoğun bir ziyaretçi akını var. Gelen Arap turist sayısı her yıl artıyor. Havayolu firmaları bu yüzden sefer sayılarını arttırdı. Onların isteklerini karşılamak için gene bilinçsiz ve sürdürülebilir turizmin önünü kesecek yapılaşmalar artıyor. Geri dönülemez noktaya ulaşıldığını düşünüyorum, Allah’tan Arap turistler yürümeyi sevmiyor. Yani yüksekteki gerçek yaylalarımız şu an için emniyette ve hala çok güzeller.”
ARTMAYAN TEK SEY…
Yerli turistin bölgeye gelmesi ile Arap turistler arasında bir paralellik olduğunu savunan Okan Yenigün, Arap turistler gelmeye başladıktan iki yıl sonra bölgeye gelen yerli turist sayısının da arttığını söyleyerek, şu an Ayder Yaylası’na gittiğinizde Türkiye’nin her ilinden araç plakasını görmenin mümkün olduğunun altım çiziyor. Yenigün’e göre artmayan tek şey bilinçli ve çevreyi koruyan turist sayısı.
“SADECE 10 ACENTE İS YAPIYOR”
Bu konseptte tur düzenleyen acentelerin sayısının 10 civarında olduğunu bildiren Yenigün, bu sayının artmasının da mümkün olmadığını ifade ederek, “Çünkü gerçek yayla turizmi konseptine uygun konaklama tesisi sayısı az, yani 50 acente olsa konaklayacak yer bulamazlar” diyor.
YAYLA OTELİ NASIL OLMALI?
Gerçek bir yayla otelinin ahşap, yöre mimarisine uygun, yöresel yemekler veren, temiz, 10-20 odalı olması gerektiğini belirten Yenigün, “Mesela odada televizyon çok gereksiz çünkü bu tür bir tatil isteyenler hem diğer katılımcılar hem de yöre insanı ile muhabbet etmek, horon vurmak, Karadeniz müzikleri dinlemek ve çokça da doğada yürüyüşler yapıp kafa dinlemek için geliyor” diyor.
Sevine AKDOĞAN GeziciYAK
‘Yayla misafirleri eğitimli. üst seament’
Doğa turizmi yapan acentelerin önde gelen isimlerinden GeziciYAK’ın sahibi Sevinç Akdoğan, Ayder’i, Muratlı’yı ve Uzungöl’ü artık yayla turizmi yapılacak alanlar olarak görmediklerini vurguluyor. Akdoğan yayla turizmini şöyle tanımlıyor: “Bizce yayla turizmi, yarı profesyonel gruplar tarafından daha yüksek yerlerde, çadırlarda veya pansiyonlarda konaklayarak daha iptidai koşullarda yapılan bir haftalık turları kapsıyor.”
Yayla turizminin mevsiminin kısa olduğunu belirten Akdoğan, yıl boyunca en fazla 8-10 hafta sonu tur yapabildiklerini söylüyor. Yayla turizmi en çok Doğu Karadeniz, biraz da Toroslar’da yapılabildiğini ifade eden Akdoğan, “Bunu yapabilecek yerli ve yabancı grup sayısı kısıtlı. Eskiden yabancı turist varmış, en çok da İsrailliler ama şu anda yabancı yok denecek kadar az. Yerli turistlerle çalışıyoruz.” diyor.
Yayla turizmi için son dönemde sözü geçen 250 bin kişilik kapasitenin artık kitle turizmini de kapsadığını savunan Akdoğan şöyle devam ediyor:
“Bu tür aktiviteler Ayder ve Uzungöl’de yapılıyor otellerde konaklanıyor ve en çok da Arap turistler tercih ediyor. Özel arabalarla günü birlik yaylalar ziyaret ediliyor ve çevre geziliyor, ; o arada piknik de yapılıyor. Yürümek, keşfetmek yok.
Bu kitleyle yayla turizminin kapasitesinin 250 bini bulduğunu söylemek elbette mümkün. Ancak gerçek anlamda yayla turizmi dersek bu sayıya asla ulaşılamaz.”
GeziciYAK olarak yaylalara götürdükleri kitlenin, A veya A+ olarak adlandırılan kesim olduğunu aktaran Akdoğan, “Doğa tutkunu ve paralı olarak adlandırabileceğimiz bu kesimin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
Doğa aktivitelerini seviyor, kesinlikle üniversite mezunu, bir yerde orta veya üst düzey yönetici ya da iş sahibi, yurtiçi ve dışı seyahatleri yoğun” diyor.
Yaylada kalışların en az altı en çok 12-13 gün olduğunun altını çizen Akdoğan, ortalama yedi gün kalındığını ifade ederek, altı gece yedi günlük bir yayla turunun maliyetini şöyle aktarıyor: “Bu turların fiyatları ana ulaşımlar hariç bin 700 TL’den başlıyor. Trabzon’da buluşma veriyoruz, yani ana ulaşım hariç dediğimiz bu. Misafirler Trabzon’a geliş-gidiş biletlerini kendi aıyor.