Tüketici elektroniği şenliği

Tüketici elektroniği şenliği

TEKNOLOJİDEKİ hızla gelişimle birlikte ev elektroniği ürünlerinde de büyük bir ilerleme yaşanıyor. Doğrusu bu hızlı değişimle bir iki yıl sonrasını bile tasavvur etmek pek kolay değil.

Ev elektroniğindeki yenilikleri görmek için gözler yılın ikinci haftasında Las Vegas’ta düzenlenecek fuara çevrilmiş durumda. Binlerce kişinin ziyaret edeceği ve 8-12 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilecek fuara 4 bin 500’den fazla şirketin katılması bekleniyor. Fuar kapsamında 250’den fazla konferansın yanı sıra birçok etkinlik de gerçekleştirilecek.

Fuarın düzenleyicisi, “Tüketici Teknolojileri Derneği” CES. Fuarda yer almak içiîi bu derneğe üye olmak gerekiyor.

Sergilenen ürünlerin ve teknolojilerin, şirketlerin, patent , haklarının toplam değerinin 350 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor. Dolayısıyla bütün dünyanın gözlerini çevirdiği bir fuar burası. Fuar öncesi basına sızan, internette yer alan, yetkililerin önceden yaptığı açıklamalardan yola çıkarak sizlere bilgi vermek istedik. Bu yıl, alanlarındaki uzmanların açıklamalarıyla, sorulu cevaplı bir yazı hazırladık.

■ Sağlık teknolojisindeki gelişmeler, bu yıl da yaşantımızı kolaylaştıracak nitelikte mi olacak?

Sağlıklı ve zinde olmak için geliştirilen cihazlar, son birkaç yıldır CES etkinliklerinde görülüyor. Sayıları ve marifetleri giderek artıyor. 2019’da bu tip cihazların bir tufan gibi fuarı istila etmesi bekleniyor. Bu alanda söz sahibi iki şirket olan Apple ve Fitbit, övgüleri toplarken diğer şirketler de, elektrokardiyog-ram (EKG) çekip gelişmeleri izleyen, kalbin aritmik atışlarını izleyip raporlar çıkarabilen cihazlarla gövde gösterisi yapma fırsatım yakalayabilecekler. Bu tip yeni ürünler arasında, önceden öğrendiğimiz kadarıyla, giyilebilen tansiyon monitürler, uçakla yapılan uzun seyahatlerde vücudun biyolojik saatini bozan (jetlag) durumlarla mücadele eden cihazlar, vücut ısısıyla çalışan ve dolayısıyla batarya gerektirmeyen saatler gibi yenilikleri izliyor – olacağız. Fakat burada dikkat edilmesi gereken konu, bunların gerçekte işe yarayıp yaramadığım anlamak için detaylı bir şekilde incelemek. Ya da ABD kaynaklı ürünleri izlemeniz yeterli olabilir. Çünkü bu ürünler, ABD Sağlık Bakanlığrna bağlı Gıda ve tlaç Dairesi FDA onaylı ise, ürünü gözünüz kapalı bile alabilirsiniz.

■ Güvenlik ve mahremiyet konularında şirketlerin bir stratejisi var mı, yoksa bunlardan vaz mı geçtiler?

Bütün dünyada yaklaşık 500 milyon kişinin, yeni teknolojilerin bir şekilde kurbanı olduğunu tahmin etmekteyiz. Bu, çok büyük bir rakam. CES her ne kadar elektronik güvenliği ile ilgili bir fuar olmasa da katılımcı şirketlerin, güvenliğe önem verecekleri kesin. Artık şifre yazmak gibi geleneksel güvenlik önlemleri yetmiyor. Bazı şirketlerin, kullanıcısının sesini ve yüzünü tanıyan kamera ve mikrofon sistemlerini devreye soktuğuna tanık oluyoruz. Yine de internet ağıyla ve elektronik cihazlarla donatılmış on binlerce evin tam olarak güvende olduğu söylenemez. “Akşam evime gider gitmez fırındaki tavuğumu afiyetle sıcak sıcak yerim” düşüncesiyle işten çıkmadan önce cep telefonu ve internet ağıyla fırınınıza “ısıt” komutu göndermeniz, günümüzde çocuk oyuncağı kadar basit ve kolay. Fakat bir hacker (bu, muzip bir arkadaşınız da olabilir), araya girip fırının ısısını yükseltebilir.

Siz de evinizde kömür gibi yanmış bir tavukla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu, en masum “hackIeme” örneği. Sizi çok daha zor durumlarda bı-rakabilen olaylar, hacker’larm hayal gücüne kalmış.

■ 5G, teknolojinin görünümünü nasıl değiştirebilir?

Hücresel portatif iletişimde beşinci kuşağın (5G), ne kadar heyecan verici olduğu su götürmez bir gerçek. Fakat 5G’nin yüzde 100 kapasiteyle kullanılabilmesi için biraz daha sabırlı olmamız gerekiyor. 5G, hemen uygulanabilecek bir teknoloji değil. Birinci aşamasının bu yılın mart ayında, ikinci aşamasının ise 2020’nin mart ayında yürürlüğe girmesi bekleniyor. Bu konuda teknoloji hemen hemen hazır. Ama Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin (ITU) düzenlemeleri şart. Şubat ayının sonlarına doğru Barcelona’da düzenlenecek konferanslarda, hem bu teknolojiyi mümkün kılacak chip yapımcıları Intel, Oualcomm ve Nvidia gibi şirketlerin temsilcileri hem de bu hizmeti verecek iletişim şirketleri, görüşlerini aktarıp, yeni teknolojinin oluşması için ortak bir zemin hazırlayacaklar. Kısaca belirtmek gerekirse 5G teknolojisi, bugünün 4G kapasitesini 10’a katlayacak. Cihazlara gelince. Geniş ekranlı “katlanabilir” cep telefonlarının, 2019’a damga vurmaması için hiç bir sebep bulunmuyor.

■ Cep telefonlarının şarjında bir kolaylık olacak mı?

İletişimde mobil olmanın en sıkıcı yanı, cihazı zaman zaman şarja bağlamak ve beklemektir. Cep telefonu üreticilerinin en büyük ideali, bu dezavantajı bertaraf etmektir. Ama bu iş, elektrik dahisi Nikola Tcsla’nın (1856-1943) öngördüğü kadar kolay değil. Onun, kablosuz enerji aktarımı hayalini gerçekleştiremedik. Ama bu alanda gelişmeler de yok değil. Elektrikli diş fırçalarımızı indüksiyon yöntemiyle kablosuz şarj edebiliyorsak, aynı işi neden cep telefonlarında da yapmayalım? Ama bu iş, o kadar basit görünmüyor. Apple, “Airpower” (Hava gücü) adını verdiği bir sistem geliştirmişti ama arkası gelmedi. Uzakdoğu firmaları ise bu alanda daha iddialı. Çin’in “Qi” standardı birçok firma tarafmdan destekleniyor. Bir de “Po-wermat” standardı var. Ama Qi, daha popüler. Bu standartlar tamamen kablosuz değil. Cihazı bir platform üzerine koyup şarj edebiliyorsunuz. Ama platformunuz yine de evinizdeki prize bağlanmak zorunda. Bir başka cep telefonundan da şarj alabilirsiniz. İki telefonun da şarj aktarım standardının aynı olması gerek.

■ Televizyonda OLED ve MicroLED teknolojileri daha ne kadar ileri gidebilir?

Öncelikle bu teknolojileri bir hatırlatalım. OLED (Organic Light Emitting Diode), organik ışık yayan diyotlardır. Bu sayede televizyon görüntüleri son derece parlak olur. Cihazın düşük sarfiyatı, elektrik faturanızda yılda birkaç yüz dolarlık tasarruf sağlar. Ama zamanla parlaklıklarını kaybederler ve pahalıdırlar. Silindir gibi bir muhafazanın içine rulo yapılabilir. Ekran daha sonra bir poster gibi açılabilir. Bu rulonun kalınlığı 0.18 mm. Ekranın diyagonal (çaprazlama) ölçüsü ise henüz 18 inç. Yaklaşık 46 cm. Bu ekranın çok daha büyütülmesi için çalışılıyor. MicroLED ise, yeni yeni ortaya çıkan düz ekran teknolojisi. Görüntüde daha iyi kontrast sağlarlar, daha hızlıdırlar ve daha enerji tasarrufludurlar. Televizyonun hızlı olması, ekranın, giriş sinyaline daha çabuk reaksiyon göstermesi demektir. Bu iki teknoloji de, televizyon dünyasında tahta geçme yarışında avantajlı gibi görünmektedir. Fakat hangi teknolojinin ön plana çıkacağı konusunda son sözü tüketici söyleyecektir.

■ 8K televizyonlar fark oluşturabilir mi?

Şimdiye kadar 4K televizyonların çözünürlük hassasiyetinden söz ettik. Görüntünün netliğinde bir fark hissedilip hissedilmediğini tartıştık. Hatta 2014 Kış Olimpiyatlarım ve yine aynı yıl FIFA Dünya Kupası’nı 4K teknolojili televizyonlardan izledik. İki yıl kadar önce 8K görüntü çözünürlüğü de çıktı. 8K televizyonlarda ekrandaki görüntü, 7.680×4.320 pikselden (resim noktasından) oluşuyor. Bir başka deyişle ekran görüntüsünü, 33 milyondan fazla piksel şekillendiriyor. 4K çözünürlükte ise piksel sayısı 3.840×2.160. Televizyon üreticileri 2017’de 4K çözünürlüğü, standart olarak kabul etme eğiliminde iken piyasaya SK’lık çözünürlük çıkması, işleri karıştırdı. 8K, 4K’nın görüntü çözünürlüğünün tam dört katı. Bunun sonu yokmuş gibi görünüyor. Fakat izleyici 4K ile 8K arasındaki farkı görebiliyor mu? Asıl soru bu. Görmüyorsa, neden çok daha fazla para ödesin? Çünkü 8K televizyonların fiyatı astronomik değil, stratosferi k. 15 bin dolar civarındaki fiyatı, her tüketicinin gözden çıkarabileceği bir tutar değil. Oysa 85 inçTik 4K bir televizyonu dört bin dolardan daha düşük bir fiyata satın alabiliyorsunuz. Gözlemciler, 8K televizyonların pazarlama şanslarının çok fazla olmadığı kanısında.

■ Drone’lardaki gelişmelerden ne bekleyebiliriz?

Cep telefonlarının olduğu gibi dro-ne’ların da en büyük derdi şarj. Üretici şirketler, drone’ların bir şarjda daha uzun süre havada kalmaları için değişik yöntemler üzerinde çalışıyor. Las Vegas’ta sergilenen drone’lar arasında, havada şarj edilebilen modeller de var. Profesyonel kullanıcılar, drone güzergahı üzerine yerleştirilecek şarj istasyonlarıyla uçuş süresini artırabilecek. Drone’un bu istasyonlar üzerinde birkaç dakika havada kalması yeterli olacak. Şaıj istasyonları, birbirinden kilometrelerce uzakta olabilecek. Böylece drone, teorik olarak, havada süresiz kalabilecek. En azından, günümüzde ortalama yarım saat olan drone uçuş süresine bağımlı kalmayacaksınız. Asıl yenilik, sualtı drone’ları olacak. ROV’lara, bilim dünyasından aşinayız.

Uzaktan kumandalı araçlar (Remötely Operated Vehicle) olan ROV’lar, denizler altındaki gizemlerin ortaya çıkarılması için mükemmel araçlar. Ama milyonlarca dolar değerinde. Siz, birkaç yüz dolarlık sualtı dro-ne’larıyla amatörce bu araştırmaları yapabileceksiniz. “Nano” adlı sualtı drone prototipinin ilgi çekmemesi imkansız.

■ Las Vegas, Detroit’in sihirli “oto dünyasının kalbi” imajını çalabilecek mi?

Bir zamanlar dünya otomobillerinin kalbi, ABD’nin Detroit kentinde atardı. Bütün büyük üreticiler, Detroit’te toplanmıştı (Çünkü burası demir ve deniz yollarının kesiştiği noktaydı. Hammaddenin nakli açısından önemliydi). Bugün Detroit, eski parlak günlerinden çok uzak. Ama yine de bir sembol. Hala Kuzey Amerika’nın en büyük otomobil fuarı NAIAS (North American International Auto Show), Detroit’te düzenleniyor. Son yıllarda ise Las Vegas’ın oto şovlarında ön plana çıkmakta olduğu gözlerden kaçmıyor. Bunun sebebi, otomobillerde kullanılan elektronik yardımcılar. Aslında Las Vegas’daki fuardan sadece iki gün sonra Detroit Oto Fuarı’nın düzenlenmesi tesadüf değil. Bu çekişme, 2019’da da farklı olmayacak. Mercedes, Nissan, Audi, Honda, Toyota, Hyundai ve Byton gibi markalar, elektrikli otomobillerini önce Las Vegas’ta sergiliyorlar. Byton, size aşina gelmeyebilir. Çin’de sadece elektrikli otomobil üretmek için kurulmuş bir şirket. Piyasada yeni olmalarına rağmen, en büyük çıkışlarını bu yıl Las Vegas’ta yapmaları bekleniyor. Byton otomobillerin özelliği, bataryalarının yüzde 80’ini 30 dakika gibi kısa bir zamanda şarj edebilmeleri. Ayrıca tam şarjda, 520 km gibi hatırı sayılır bir menzile sahip olmaları. Geleneksel markalar ise Las Vegas’ta elektrikli ya da hibrit otomobillerine kattıkları, seyrüsefer kolaylıkları, araç içi eğlence sistemleri, hatta robotik uygulamalarla tüketicinin dikkatini çekmekte zorlanmayacaklar.

■ Başta Çin-ABD arasında olmak üzere ticaret savaşları devam ederse şirketlerin bir B planı olacak mı?

CES, uluslararası bir fuar organizasyonu. Sadece ABD değil, dünyanın dört bir köşesinden gelen misafir şirketler de iş yapma çabasında. ABD Başkanı Trump, Çin kökenli mallara vergi koyunca, Çin de Amerikan mallarına vergi koyarak misilleme yaptı. Bu durum elbette, Las Vegas’taki basın konferanslarında dile getirilmeyecek. Ama kapalı kapılar ardında mutlaka konuşuluyor. Şirketlerin belki bir B planı olacak ama bu, tüketiciye olumlu bir şekilde yansımayacak. Bu engeller, iyi niyet mektupları ve hatta bir tokalaşmayla varılacak anlaşmalar sonucu aşılabilecek. Amaç, vergilerin, tüketiciyi ürkütmemesi. 2019’da ticaret savaşlarında vergilendirmenin kademe kademe kaldırılabileceği ya da yumuşatılabileceği belirtiliyor.

ALEV RİGEL




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir