Tekrarkayan Sinüzit – Çocukta Sinüzit Neden Olur?

Tekrarkayan Sinüzit – Çocukta Sinüzit Neden Olur?

Tekrarlayan sinüzit

Anormal durumları fark edebilmek için önce normalin ne olduğunu bilmek gerekir. Normalde virüslere bağlı basit nezle ya da soğuk algınlığı adı verilen “nazofarenjit” tablosunun süresi 10 en fazla15 gündür. Bu süreçte genellikle ilk belirti hafif bir boğaz ağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve tek tük öksürüktür. Zamanla burun akıntısının rengi, enfeksiyon virüs kaynaklı olsa bile, sarıya dönebilir. Sarı sümük her zaman bakteriyel, diğer bir deyişle antibiyotik gerektiren enfeksiyon varlığına işaret etmez.

Antibiyotik kararı hastalığın süresine ve şiddetine göre verilmelidir.

Basit nezle sırasında önden gelen akıntının bir kısmı burun arkasından genze akacağı için hafif bir balgamlı öksürük de sıklıkla tabloya eşlik eder.

Tekrarkayan Sinüzit

Geniz akıntısına bağlı bu öksürükler, genellikle balgamlı yani ıslaktır. Genellikle gece çocuk ilk yattığında ve sabah yataktan kalktığında görülür. Bazen koşma ya da benzeri bir egzersiz sırasında da görülebilir. Basit nezle ya da soğuk algınlığı öksürüğü çocuğu yormaz ve genellikle tek tük olarak tarif edilir.

Ne zaman ki bu hastalık hali 10 günü geçerse ve kendiliğinden iyileşmezse, işte o noktada sinüzitten söz etmek gerekir. Sinüzit teşhisi koymak için röntgen filmi çekmeye gerek yoktur. Hastalığın seyrinden hareketle doktor tarafından sinüzit tanısı konabilir ve buna uygun tedaviye başlanabilir. Sinüzit genellikle antibiyotiksiz geçmez. Antibiyotik tedavisine de zor cevap veren bir hastalıktır.

Çocukta sinüzit neden olur?

Sinüsler burnun iki yanında kafatası içindeki hava boşluklarıdır. Bu boşlukların içini burun içini saran bir zar kaplar. Dolayısıyla burun akıntısı olduğunda aynı akıntı sinüs boşlukları içine de dolar. Sinüsler burun içine çok küçük deliklerle açılırlar. Eğer bu delikler burun tıkanıklığına neden olan ödem nedeniyle tıkanırsa sinüslerin içindeki salgı dışarı atılamaz. Delik tıkalı olduğu için içeri oksijen de giremez. Dolayısıyla kapalı bir alanda bakteri dediğimiz mikropların üremesi için çok elverişli bir ortam yaratılmış olur.

Bir şekilde sinüzit gelişmişse bunun antibiyotikle tedavisi gerekir. Sinüsler kafa kemiklerinin içinde kapalı bir alanda yer aldığı için antibiyotiklerin bu dokuya girmesi de güç olur. Dolayısıyla birçok üst solunum yolu enfeksiyonuna kıyasla sinüzit tedavisi daha yüksek doz antibiyotik ve daha uzun süre gerektirir.

Çocuklarda sinüzit her yaşta görülebilir. Çocuk doğduğu andan itibaren burnun iki yanındaki maksiller sinüsler denilen boşluklar oluşmuştur. Maksiller sinüsler her yaşta iltihaplanabilir. Bu yüzden “6 yaşından önce çocuklarda sinüzit olmaz” kanısı doğru değildir. Yeni doğan bebekte bile sinüzit olabilir.

Çocukta sinüzitten şüphe etmek için mutlaka erişkinlerde görülen ağır tablo varlığı aranmamalıdır. Erişkinlerde görülen baş ağrısı, yüz ağrısı, yüzde dolgunluk hissi gibi ağır şikâyetler çocuklarda görülmeyebilir; sıklıkla da görülmez.

Burun tıkanıklığının eşlik ettiği burun akıntısı, geniz akıntısı ve balgamlı öksürük şikâyetlerinin 10 günden uzun süre devam etmesi halinde herhangi bir tetkik ya da muayene bulgusu olmaksızın sinüzit teşhisi konabilir. Sinüzit doktorlar tarafından bu şekilde sadece öyküyle teşhis edilebileceği gibi sizlerin de bu belirtilerden yola çıkarak sinüzit teşhisi koymanız mümkündür.

Buraya kadar sinüziti tanıdık. Peki çocuklarda sinüzit tedavi edilebilir mi? Geçer mi, yoksa erişkinlerde olduğu gibi çoğu zaman kalıcı mı olur? Bu sorulara sinüzitin tiplerini tanıyarak yanıt aramakta fayda var.

Akut sinüzit, tekrarlayan sinüzit ve kronik sinüzit nedir?

Basit bir nezle ya da soğuk algınlığı sonrası, normal süre olan 10 günde geçmeyen burun tıkanıklığı, burun akıntısı ve/veya geniz akıntısı görülmesine ve durumun tedaviyle tamamen düzelmemesine “akut sinüzit” adı verilir.

Akut sinüzitlerin yani antibiyotik gerektiren uzamış bu soğuk algınlığı tablolarının yılda 3 kere veya daha fazla görülmesine “tekrarlayan akut sinüzit” adı verilir. Bir sinüzitin iyileştiğini ve yeniden başladığını söyleyebilmek için çocuğun iki hastalık arasında en az bir hafta iyileşmiş olması gerekir. Aksi takdirde ilk hastalığın devam ediyor olduğundan söz edilir ki o zaman teşhis “kronik sinüzit” yönüne kayar. Burun tıkanıklığı, burun akıntısı veya geniz akıntısına boğazda balgam birikmesi halinin üç aydan uzun sürmesine “kronik sinüzit” adı verilir. Bu durumun sabahları veya ilk yatağa yatışta görülen hafif bir geniz temizleme, gıcık benzeri şikâyetlerle ya da burunda devamlı bir doluluk hissi, sarı yeşil sümük varlığı şeklinde aylarca sinsice sürebileceğini bilmek gerekir.

Buraya kadar özetlersek; çocuk antibiyotik almış olsa bile bir hastalığın bitmesi ile diğer hastalığın ilk belirtilerinin başlaması arasında gerek burun gerekse geniz akıntısı şikâyetlerinin en az bir hafta tam olarak geçmemesi, devamlı bir akıntının varlığına işaret eder ki, bunun fark edilmesi alerji ve astım tedavisinde çok önemlidir.

Her çocuk hayatında bir ya da iki kez “akut sinüzit” dediğimiz bu kendi içinde sınırlı hastalık tablosunu yaşayabilir. Ancak hem “tekrarlayan akut sinüzit” yani sinüzit tedaviyle geçse bile sık tekrarlıyorsa, hem de “kronik sinüzit” yani yakınmaların üç aydan uzun süre hiç geçmeden devam etmesi hali söz konusuysa altta yatan ve buna sebep olan anormal bir durum var demektir.

Bu noktada altta yatan nedenin araştırılması büyük önem taşır. Tekrarlayan sinüzit ile kronik sinüzitin en sık nedeni alerjik nezle ve buna bağlı gelişen burun tıkanıklığıdır. Ancak alerjiyle beraber veya alerji olmaksızın gelişebilecek ve sinüzit yapabilecek bazı özel durumlar olduğu da unutulmamalıdır. Bu nedenler arasında burun kemiği eğrilikleri, mide reflüsü ve bağışıklık sistemi zayıflıkları yer alır. Tekrarlayan veya kronik sinüzit teşhisi konulduğunda sadece alerji değil, bu diğer patolojik durumların da araştırılması çok önemlidir.

Alerji nasıl sinüzit yapar?

Alerjik nezlenin çocuklarda ön planda burun tıkanıklığıyla seyrettiğinden söz etmiştik. Zaten alerjiye bağlı enfeksiyon olmadığı dönemlerde de burnu tıkalı olan çocuk bir de soğuk algınlığı yapan virüsle temas ettiğinde burun tıkanıklığı daha da artar. Burunda salgı artışı olurken, aynı nedenle sinüs boşluklarında da salgı birikir. Sinüs delikleri alerjik ödeme bağlı tıkalı olduğundan çocuk bu salgıyı sinüs boşluğunun dışına atamaz.

Bir çocuğun burnu hem akıp hem de tıkalı olabilir. Bu yüzden burun aktığı için burun tıkanıklığı olmadığı sonucuna varmamak gerekir. Alerjik burun tıkanıklığı, çocuklar hasta olmadıkları dönemlerde de var olan ağız açık uyuma ve/veya gece horlama şeklinde kendini belli edebilir.

Alerjiye bağlı devamlı burun tıkanıklığı yaşayan bir çocuk virüs enfeksiyonlarını genellikle 10 günde atlatamaz ve sinüzit olur, işte bu noktada sinüziti tanımak ve zamanında tedavi etmek çok önemlidir. Çünkü sinüzite bağlı geniz akıntısı 10 günden uzun sürdüğünde alt hava yollarında yani bronşlarda aşırı bir hassasiyet gelişir. Astım öncesi bir tabloya benzeyen, “reaktif hava yolu” adı verilen, aşırı hassas bronşlar en ufak bir uyaranla daralmaya başlar. Bu durumu yanığa benzetebiliriz. Nasıl ki yanık bir doku kolay acır ve kanarsa, reaktif hava yolundaki bronş içi zarı da aynı bu şekilde hassaslaşır. En küçük uyarana spazmla yani daralarak tepki verir.

Daralan bronşlar bu kez gece sabaha karşı çocuğu uyutmayan öksürük krizlerine neden olur. Bazı durumlarda hastalık daha da ilerleyip hırıltı da tabloya eklenir ki, çoğu kez bu durum “hastalığın göğse inmesi” olarak adlandırılır.

Eğer karşımızda zaten astım tanısı almış bir çocuk varsa, tekrarlayan ve kronik sinüzitler bu kez, tedaviye dirençli kontrolsüz astımı beraberinde getirir. Klasik koruyucu tedaviye yanıt vermeyen çocuk astım hastalarında, altta yatan kronik sinüzit mutlaka araştırılmalıdır. Alerjik nezleye bağlı burun tıkanıklığı tedavi edilmeden ve sinüzit önlenmeden yapılan astım tedavisi tam yapılmış olmaz ve bu nedenle tedavi genellikle yetersiz kalır.

Çocuklarda sinüzit nasıl tedavi edilir?

Sinüzit kafa kemikleri içinde kapalı bir alanda, apseye benzer şekilde gelişen, tedavisi zor ve beyne yakınlığı nedeniyle önemli ve ciddi bir enfeksiyondur. Bu nedenle çocuklarda sinüzitten şüphe edildiğinde ilk yapılması gereken, çocuğu takip eden çocuk doktoruna veya çocuk alerjisi uzmanına başvurmak olmalıdır.

Sinüzit sıklıkla antibiyotik tedavisine ihtiyaç duyulan bakterilerle gelişen bir enfeksiyondur. Ancak kapalı, yani oksijen girişinin çok az olduğu bir enfeksiyon olduğundan basit bir bademcik iltihabı gibi kolay tedavi edilmeyebilir. Etki edecek antibiyotiğe cinsine, dozuna ve süresine, altta yatan hastalığın tipi de göz önünde bulundurularak karar verilmelidir. Bu nedenle anne babaların kendi kararıyla antibiyotik tedavisine başlaması doğru olmaz.

Bakterilerle gelişen, idrar yolu enfeksiyonu ya da boğaz iltihabı gibi enfeksiyonlarda antibiyotik seçerken genel yaklaşım, o enfeksiyondan örnek alıp, sorumlu mikrobu kültürde üretmek ve hangi antibiyotiğe hassas olduğunu tespit etmek olmalıdır. Ancak sinüzit kafa kemikleri içinde yer alan kapalı bir enfeksiyon olduğundan, sinüs boşluklarına girip örnek almak çok zordur. Özel iğnelerle kafa kemiklerinin arasına girmeyi gerektirir. Boğazdan alınan geniz akıntısı örnekleri de sorumlu mikrobu doğru yansıtmaz. Bu nedenle sinüzit tedavisinde önceden yapılmış araştırmalarda etkinliği kanıtlanmış bazı antibiyotiklerin etkili olacağını ümit ederek tedavi düzenlenir. Doz ve süre doğru ayarlanırsa çoğu zaman tedavi başarılı olur. Ancak son yıllarda yanlış antibiyotik kullanımına bağlı antibiyotik direnci denilen enfeksiyonların, daha önce etkili olduğu bilinen antibiyotiklere direnç geliştirmesi şeklinde tanımlanabilecek bir durumla karşı karşıya kalınmıştır. Bu nedenle yeniden tekrar etmekte fayda olduğunu düşünüyorum, alerjik bir çocukta sinüzitten şüphe edildiğinde antibiyotik tedavisi bu konuda deneyimli çocuk alerjisi uzmanları tarafından düzenlenmelidir. Antibiyotik tedavisi başlama kararı veren ailelerin sıklıkla yaptığı gibi, eğer yan etkilerinden korkularak doz düşük veya süre kısa tutulursa enfeksiyon tam olarak geçmez, en ufak direnç düşmesinde yeniden tekrarlar.

Tedavi, antibiyotik kutusuyla değil, doğrudan gün sayısıyla belirtilmiş olmalıdır. Bir kutu antibiyotik beş gün sürdüğünde bu sürenin sonunda ilaç kesilirse tedavi başarısız olur. Sinüzitte antibiyotik tedavisi en az 10 gün sürmelidir. Tedavinin en fazla kaç gün süreceği konusu ise hastadan hastaya farklılık gösterir. Güncel yaklaşım, tüm yakınmalar bittikten sonra bir hafta daha antibiyotiğe devam etmek şeklindedir. Bu süre 10 günden başlayıp 30 güne kadar değişebilir.

Tüm bunların yanı sıra burnun açık tutulması için karbonatlı tuzlu suyla burnu yıkamak çok önemli bir uygulamadır. Burnun içine açılan sinüs ağızlarını bu şekilde açık tutmak, sinüs içerisine oksijen girmesini ve enfeksiyonun daha hızlı iyileşmesini sağlar.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir