Stres Psikolojisi – Beyaz Gömlekli Çocuk
Beyaz gömlekli çocuk
Büyüdüğüm kasaba yazları çok sıcak olurdu. Öğlen saatleri önemli işi olanların dışında kimse sokağa çıkmazdı, çünkü güneş tam tepeye geldiğinde çok yakıcı olurdu.
Babam her istediğimizi alamayan bir işçiydi; ama bazı akşamları eve gelirken bana gofret getirirdi.
Tüm çocukluk yıllarımda çikolatayla iki defa tanıştım, birisi bayramlaşmak için gittiğimiz babamın patronunun karısı Ayşe teyzenin verdiği çikolataydı, o kadar hoşuma gitmişti ki tadı hâlâ damağımda. İkincisi ise annemin temizliğe gittiği evin hanımının mevlidinde dağıtılan külâhın içinden çıkan yaldızlı kâğıda sarılı çikolataydı.
Evimiz gecekondu tarzında, iki odalı bahçeli bir evdi. Yaz aylarında annem evin bahçesinde yaktığı ateş üzerinde patates kızarttığı zaman koku her tarafı kaplardı. Kızarmış patates kokusunu duyunca öylesine mutlu olurdum ki annemin kızmasına rağmen kaçamak bir iki dilim atıştırırdım.
Yamalı çoraplar, altı delik ayakkabılar, yaz aylarında yalın ayak yürümek fakir bir aile olduğumuzun yenilgisi tuhaf duygular hissettiriyordu. Sanki bir kanadım kırıktı. Fakirdik ve fakir oluşumuzun ezikliği bir türlü geçmiyordu.
Annem ve babam lise ve ortaokula giden iki ağabeyim ve ilkokul üçüncü sınıfa giden benim için akşamlara kadar çalışıp yoruluyorlardı. Annemin babamın durumuna hayıflanıyor, onlar için bir şeyler yapmak istiyordum. O yaz geldiğinde ben de bir şeyler yaparak para kazanmak istiyordum, sonunda su satmaya karar verdim. Annem su satma isteğimi kuşkuyla karşılasa da babam sevinerek kabul etti.
Annem gözü gibi baktığı beyaz çinko kovayı su satmam için verdi. Su dolu kova ile iki tane bardak alarak kasabanın ortasındaki kırtasiye dükkânının sahibi Kasım amcadan izin alarak dükkânının önünde portakal kasası ve iki bardaktan oluşan su tezgâhımı kurdum.
O gün çok heyecanlı geçti, bir kova su satabilmiştik, ilk gün için hiç de fena değildi. Kazandığım parayı babama verdiğimde yüzündeki ifadenin ne anlama geldiğini hissetmek beni sevindirmişti. Ertesi gün annem su satarken giymem için temizliğe gittiği eczacının verdiği biraz büyük gelse de beyaz önlüğü giydirdi ve şöyle dedi:
“Su satmak temiz olmayı gerektirir. Beyaz önlüğü giyersen daha çok su satarsın”
Beyaz önlüğü giydikten sonra sevinerek bir gün önceki su sattığım yere gittim. O gün sanki sihirli bir şey oldu. Beyaz önlük sayesine daha çok su satmaya başladım, ardından günler günleri takip etti. O yaz beyaz önlüklü su satan çocuk olarak çok meşhur oldum ve çok iyi para kazandım. Babamın akşamları verdiğim parayı sayarken gözlerindeki mutluluk görülmeliydi.
Artık ben de mutluydum, gelecekte bir ışık vardı sanki. Para kazanmanın güzel bir şey olduğunu keşfettiğim için kendime olan güvenim artmıştı. Küçüktüm ama para kazanmanın ne demek olduğunu hissetmiştim ve bu çok hoşuma gitmişti.
Ve beni en çok mutlu eden artık çikolata alabilecektim.
Hayatımın dönüm noktası olan yaz ayları su sattığım günleri hiç unutmadım.