Sirkenin kısa tarihi ve bazı yararları
Sirkenin kısa tarihi ve bazı yararları
Kayıtlarda sirkenin MÖ 2000’lerde Bâbil halkınca keşfedildiği belirtiliyor. Ancak hadis-i şerifteki “Sirke benden önceki peygamberlerin katığı idi” ifadesinden hareketle, sirkenin tarihi muhtemeldir ki Hz. Âdem (r.a.) ve Hz. Havva’ya (r.a.) kadar uzanabilir.
Sirke, yemeklerde katık olmasının yanı sıra eski çağlardan beri hekimler tarafından birçok derdin devası olarak kullanılagelmiştir. Örneğin MÖ 460-370’de yaşayan Hipokrat’ın, yaraların tedavisinde sirkeyi ilaç olarak kullandığı biliniyor. Öte yandan Romalı lejyonerler de şifa bulmak için sirke içmekteydiler. Yine eski çağlarda, uzun süren deniz yolculuklarında gemicilerde görülen ‘iskorbüt’ hastalığını önlemek amacıyla ve I. Dünya Savaşında da yaraları iyileştirmek için sirke’ kullanılmıştır. Askeri strateji dehası olan ünlü Kartacalı komutan Hannibal (MÖ 246- 183) ise, savaşta ordusunun yolunu açabilmek için kayaları sirke ile parçalamıştır.
Eski tıbba göre, zehirlenmelerde sirkeyi ısıtarak içmek gerekiyor. Sirkenin serinletici özelliği bulunduğu için, herhangi bir gıdadan veya bitkiden zehirlendiğini hisseden insanlar, sirkeyi ısıtıp ılık olarak içebilirler. Sirkeyi sade içemeyenler ise su ile karıştırabilir. Yeni yapılan sirke sade olarak içilebilir ama bekletilmiş sirke çok keskin’ olacağı için yakabilir. Bu yüzden keskinleşmiş sirkenin mutlaka su ile karıştırarak, keskinliğinin alınması gerekir.
Eski hekimler, müzmin öksürük ve nefes darlığında da sirkenin faydalı olduğunu ifade etmişler. (Her ikisi de akciğerle ilgili… Yani eski tıbba göre sirkenin akciğerler üzerinde olumlu etkisinin olduğunu söyleyebiliriz!) Balgamî mizaçlılara sirke tavsiye edilmezken, safravî mizaçlılar için çok faydalı olduğu belirtilmiş. Eski hekimler insanların yüzüne bakarak mizaçlarını anlarlarmış. Balgamî mizaçlılar soluk beyaz benizli, safravî mizaçlılar ise sarı veya kara sarı benizli olarak ifade edilmiş.
Nihal Doğanın Prof. Dr. Ayten Altıntaş ile yaptığı söyleşide eski tıp kitaplarındaki bilgilere göre sirkenin faydaları şöyle sıralanmış:
“Safrayı giderir. Yemek iştahını keser. Hazmı kolaylaştırır. Vücudu zayıflatır. Müzmin öksürük ve nefes darlığında faydalıdır. Zehirlenmelere karşı ısıtılarak içilir.
Sirke safrayı azaltarak, iştahı keser ve vücudu zayıflatır. Yemeklerden önce bir miktar sirkeli su içmek iştahı kesiyor çünkü safrayı azaltıyor. Sirke vücuda alındığı zaman karaciğer safra imal etmez. İştahın çok olması vücutta safranın çok olduğunun işareti! Safra yapıcı gıdalar tüketildiği zaman karaciğer safra üretip öd kesesine gönderiyor, öd kesesi de mideye gönderiyor ve midede açlık hissi uyanıyor. Yedikçe açlık hissi uyandıran hazır gıdaların çoğunu safra üretici olarak örnek gösterebiliriz.
Sirke yemekle beraber veya yemeklerden sonra alınırsa hazmı kolaylaştırıcı etkisi bulunuyor. Günümüzde salataya sirke koyularak tüketiliyor. Bu da çok doğru bir yöntem… Eski tıbba göre salatalar hazmı zor yiyeceklerdir, bu sebeple o dönemde mide sağlığı için yiyecekler genellikle pişmiş olarak tüketilmiş. Meyveler de genellikle hoşaf olarak kullanılmış. Cilt sorunlarında ‘başucu ilacı olarak sirke kullanılmış. O dönemde pamuk veya yün sirkeye batırıldıktan sonra sorunlu bölgenin üzerine koyularak, cilt hastalıkları tedavi edilmiş.
• Morarma ve şişme gibi problemlerde özellikle şiş ve ödem olan yerlerde, şişmeyi önleyici ve giderici olarak sirkenin çok faydalı olduğunu belirtiyor.
• Sirkenin, kanayan yaralarda hem kanamayı durdurucu hem de iltihap kurutucu özelliği vardır.
• Yaramaz çıbanlarda fayda eder.
• Kaşıntıyı giderir.
• Böcek ve arı sokmasında da, ısınları bölgeye hemen sirke sürülüyor.
• Ateş yanıklarında hemen sirkeli bez sarılıyor.
• Uyuz, kaşıntı, abraşlık (alaca ve baras) hastalıklarında da sirke faydalıdır.
• Kangrenin ilerlemesini engeller.
• Dolamaya faydalı
• Bitlenmeye karşı da sirkenin olumlu etkisi bulunuyor.
• Gözaltı şiş ve morluklarında bal ve sirke karıştırılarak kullanılıyor.
• Soğuk etkili ilaçlar da sirke ile karıştırılarak kullanılıyor.
Eski tıp hekimlerinin hemen hemen hepsinin tekrar ettiği bir konu da, sirkenin dişlere olan etkisidir. Bu konuyu bütün eski tıp kitaplarında görmek mümkün. Diş problemi yaşamamak bal ve sirkenin karıştırılarak tüketilmesi önerilir.
Eski kaynaklarda yer alan bilgilere göre sirkenin dişlere olan faydalarım şöyle sıralayabiliriz:
• Sallanan dişleri kuvvetlendirir
• Çürüklere mani olur
• Ağız kokusunu giderir
• Ağız ve diş temizliğinde sirke kullananların dişleri çürümez ve dökülmez.
Diş sağlığı için rafta satılan sirkenin balla karıştırılıp tüketilmesi beklenen faydayı sağlamayacağı göz ardı edilmemeli! Bunun için doğal fermentasyon yoluyla elde edilen sirkeyi, sade olarak veya balla karıştırıp, her gün düzenli bir şekilde bu karışımla gargara yapılabilir. Ancak doğru çözüm; ballı sirkenin ağza alınıp, dişlerin fırçalanmasıdır. Ayrıca eski hekimlerce, sirkenin kulakta oluşan çınlama, uğultu ve ağrı durumlarında da faydalı olduğu bilinir. Bu tür rahatsızlıklar için kulağın sirkenin buharına tutulması gerekir. Bu öneriler bir tedavi tavsiyesi olmamakla birlikte, eski tıp eserlerinde kulakta oluşan kurtçuk, parazit, iltihap ve akıntının, kulağa sirke damlatarak tedavi edildiği belirtiliyor.”