Sevgiyi Nasıl Canlı Tutabiliriz

Sevgiyi Nasıl Canlı Tutabiliriz

Her aşk filmlerdeki kadar güzel başlıyor, ama ne oluyorsa genellikle filmlerdeki gibi mutlu sonla bitmiyor. Peki mutlu beraberlik kurmak bu kadar zor mu? Kurumsal Eğitmen-Duygusal Detoks Uzmanı Reyhan Elmasri, karşı cinsle ilişkilerimizi canlı tutabilmenin yollarını kaleme aldı.

İnsan hayatı ilişkilerden ibaret; aile, karşı cins, iş ve sosyal hayat… Kadın-erkek ilişkileri, hayatın içinde diğerlerinden daha karmaşık ve yoğun yaşanıyor. Hormonlarımızın verdiği gazla bizi uçurup motivasyonumuzu tavan da yaptırıyor, ayrılık acısıyla depresyona da sokuyor. Uğruna en çok şarkılar- şiirler yazılan, sanatın temel taşı bu. Romantizmin, tutkunun olmadığı bir dünya hayal edin. Ne çölleri geçen Mecnun ne dağları delen Ferhat ne kaç saattir mesaj almadığı için trip atan sevgili ne evlilik yıldönümü ne de Sevgililer Günü, ilişkinin derdi tasası ortadan kalkmış olsa hayatın tadı tuzu kalmazdı!

istatiski olarak zihnimizin ilişkilerle ne kadar meşgul olduğunu ölçmüş araştırmalar var mıdır bilmiyorum, ama benim hem çevremden hem de danışanlarımdan gözlemlediğim kadarıyla bu oran epey yüksek olsa gerek, işin ilginç yanı bunun için de ister kadın, ister erkek olsun insanın bir ilişki içinde olmasına gerek yok. Olmayan da niye yok, nasıl olacak, daha önce şunları bunları yaşadım vb. şeylerle meşgul oluyor.

Sevgiyi Nasıl Canlı Tutabiliriz

ilişki yönetimi evliliklerde çocuk varsa daha da önem kazanıyor, çünkü anne-baba arasındaki iletişim çocuğun psikolojisine direkt olarak yansıyor. Çok iyi ve farkındalıkla büyütülen çocuklarda, eğer anne-baba arasında gerilim varsa, ileri yaşlarda bile bu etkilerin bedeli ödenmeye devam ediliyor. Onlar da yaşadıklarını diğer deneyimleriyle harmanlayarak kendi çocuklarına yansıtıyor. Aslında iyi insan yetiştirmek için kendi ilişkimizi gözden geçirmekle işe başlamalıyız. Ve ilişkimizi gözden geçirmek için de önce kendimizden yola çıkmalıyız.

Ben burada sizlere ilişkiyi canlı tutmak için “Küçük sürprizler yapın, birlikte seyahate çıkın, sevdiğinizi söyleyin, dokunun, romantik anlar yaşayın” gibi öneriler sunmuyorum. Bunları gerektiği için değil, doğal olarak ve önemlisi ilişki için değil ikiniz için yapmanıza kaynak olacak motivasyonu sağlayan öneriler sunuyorum.

ANLAMAKTAN BAŞLAYIN

Hayatınızın merkezinde siz varsınız. O yüzden işe önce kendi duygularınızın ve beklentilerinizin farkına vararak başlayın. Bunun için ister olumlu ister olumsuz olsun hangi durumların size kendinizi nasıl hissettirdiğini gözlemleyin. Bu ince bir farkındalık gerektirir. Şöyle bir örnekle bunu açıklayabilirim; ortada sinir bozucu, kızdıran bir durum ya da olay olduğunu düşünün, bu birisinde aşağılanma, diğerinde haksızlığa uğrama, başka birinde de yetersizlik duygusu oluşturabilir.

SİZE EMPOZE EDİLENİ BEKLENTİLERİ İLİŞKİNİZE TAŞIMAYIN

İki kişinin beklentilerini karşılamak zaten bir ilişki için ağırken bir de üstüne başkalarınınki binince o ilişki zorlanmaya ya da kopmaya mahkumdur. Eşiyle çocuk sahibi olmak istemedikleri halde sadece annesini ya da kayınvalidesini, çevresini memnun etmek için çocuk sahibi olanlar, asıl isteği sevgilisiyle evde sarmaş dolaş film izlemek olsa da sadece sosyalleşmek adına dışarı çıkmaya kendini ve partnerini zorlayanlar, ilişki yönetimini kendi annesine, ablasına devredenler… Siz kendinizin ve partnerinizin beklentilerini dengeleyin yeter, o zaman birlikte dışarıdaki dünyayı daha iyi yönetirsiniz.

FARKINDA OLUN

Danışanlarıma gereksinimleri varsa, ilişki konusunda hep şu soruyu sorarım; ilişkiden beklentilerin nedir? Evlenip çoluk çocuğa karışmak, ayrı evlerde yaşayıp arada bir görüşmek, herşeyi beraber yapmak, kendi özgürlük alanından taviz vermeden mesafeli bir ilişki kurmak, birlikte ibadet edip Umre’ye gitmek…

Bir de herkesin kendine göre ideal partner tipleri vardır; çok esprili ya da tam tersi hafif maço biri, erkeğin sözünden çıkmayan hanımkız, kokoş, sade, sportif, iri yapılı, ufak tefek’ Şapkanızı önünüze koyup düşünün sizin ideal ilişkiniz, erkeğiniz / kadınınız nasıldır? Bunu yaparken dış etkenlerin hepsini bırakın ve sadece kalbinizin sesini dinleyin.

İLİŞKİNİZİ BAŞKALARIYLA KIYASLAMAYIN

Dünyada kaç tane ilişki varsa o kadar çok farklı ilişki vardır; benzer davranışlar olsa da her birinin iç dinamiği farklıdır. Hatta aynı kişi biriyle başka, diğeriyle başka duygular, güzellkiler, gel-gitler yaşar. Özellikle kadınların erkeklere yaptığı bu kıyaslamanın ilişkileri çok yıprattığına şahit oluyoruz. Ayşe’nin sevgilisi ona bir jest yapmıştır, Fatma’nınki her gün aramaktadır. Bunlara takılmayın, siz ilişkinizde ne kadar mutlusunuz ona bakın.

PARTNERİNİZLE DUYGUSAL EMPATİ KURUN

Partnerinizle ve aslında herkesle duygusal empati kurmanızı öneririm. Bu öncelikle hem kendinizi hem karşınızdakini suçlamayı ve yargılamayı önler. Gerektiğinde tepki göstermekten sakın çekinmeyin, birikimlerin patlaması daha kötü sonuçlar verir. Duygusal empati gereksiz kırgınlık ya da kızgınlıkla tepki göstermek yerine sizi “Nasıl yardım edebilirim?” bakış açısına taşır. Bu sadece ilişkinize değil sizin hayatı algılayışınıza büyük bir erdem kazandırır.

KENDİNİZİ SEVİN

Evrensel yasa burada da geçerlidir; sen neysen onu çekersin! Kendinizi sevin ki sevilesiniz, kendinize değer verin ki, size değer veren bir partneriniz olsun, kendinizi takdir edin ki ilişkide takdir göresiniz.

Reyhan ELMASRİ




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir