Şeker Hastalığının Nedenleri ve Beslenme
ÖNLEM ÇOCUKLUK ÇAĞINDA ALINMALI
Tip 2 diyabetin önlenmesine yönelik olarak çocukluk çağından itibaren tedbir almak gerekiyor. Yaş, bel çevresi, vücut ağırlığı, ailede diyabet hikayesi, gebelikte diyabet geçirmiş olmak, kalp damar hastalıkları, polikistik över sendromu, uyku apne sendromu varlığı gibi durumlar dikkate alınarak bir kişinin diyabet yönünden riskli olup olmadığı belirlenebilir. Açlık kan şekeri hafif yüksek veya gizli şekeri olan bir kişi fazla kilolarını vererek ve egzersiz yaparak diyabet gelişme riskini yüzde 58 oranında azaltabilir.
“AÇLIK KAN ŞEKERİ HAFİF YÜKSEK VEYA GİZLİ ŞEKERİ OLAN BİR KİŞİ FAZLA KİLOLARINI VEREREK VE EGZERSİZ YAPARAK DİYABET GELİŞME RİSKİNİ YÜZDE 58 ORANINDA AZALTABİLİR.”
ŞEKERDEN KAÇAYIM DERKEN…
Beslenme ve Diyet Uzmanı Serap Orak da şekeri bırakmak adına sağlığını tehlikeye atanlar olduğuna dikkat çekiyor: “Şeker tüketmemek adına tahılları, meyveleri, sütü ve bazı kök sebzeleri tüketmemek doğru bir beslenme şekli değil. Besinlerdeki doğal şeker formuna dengeli bir beslenme için ihtiyacımız var. Düşük karbonhidratlı beslenme şekli, uzun vadede vitamin, mineral eksikliklerine, metabolik sorunlara ve birtakım organ hasarlarına yol açabiliyor.”
Serap Orak, zayıflamak için kendisine başvuranlara program hazırlarken de esneklikten yana olduğunun altını çiziyor: “Standart bir zayıflama diyetinde basit şekerin yeri yoktur. Ancak tek şekerli bir kahve veya bir kare bitter çikolata gibi ufak tefek esneklikler sağlanabilir. Sağlıklı bireylerde ara öğünlerde meyve tüketerek kan şekerinin düşmemesi hedeflenebilir. Diyetin sürekliliği veya motivasyon açısından zaman zaman ufak tefek tatil kaçamaklarına izin verilebilir. Diyabetik bireyler için diyet programı çok önemli ve basit şeker içermemesi gerekiyor. Vücut şekeri tolere edemediği için şekeri arttırabilecek her besin kontrollü tüketilmeli. Şeker ihtiyacı meyvelerle giderilebilir. Tamamen şekersiz, tahılsız, kök meyvesiz beslenme şekilleri son yıllarda çok moda olmakla beraber, bilimsel açıdan uzun süreli uygulanması doğru bulunmuyor. Kişi yaşadığı coğrafyada yetişen ve kültüründe yer alan besinlerle daha sağlıklı ve dengeli bir hayat sürebilir. Amaç bağımlılık duyulan tatlı tadı ortadan kaldırmaksa, o zaman doğal bile olsa tüm tatlandırıcılara da bir sınır koymalıyız.
Günde birkaç tableti geçmeyen tatlandırıcı tüketiminin, bilinen ve kanıtlanmış büyük bir hasarı yok. Yine de büyüme-gelişme çağındaki çocuklarda, bebeklerde ve hamilelerde suni tatlandırıcı kullanımı sağlıklı bulunmuyor. Bunun için çocuklarda özellikle tatlandırıcılı sakız tüketimi kontrol altma alınmalı ve suni tatlandırıcı içeren meşrubatlar tüketilmemeli.”
ŞEKER BAĞIMLILIK YAPABİLİR
Diyetisyen Orak, şekerin ağız içi reseptörleri şımartan ve bağımlı hale getiren bir madde olduğunu vurguluyor. “Çünkü şekerli besinleri sık ve yoğun tükettikçe tat algısı değişiyor. Yani şekerli besinleri sıkça tüketmek, şeker yeme dürtüsünü daha da tetikliyor. Üstelik kişi, bir süre sonra şeker eklenmemiş besinleri veya taze meyveleri daha az tatlı bulmaya başlıyor. Bir süre basit şeker tüketmeyerek ağız içi reseptörlerin algısı değiştirilebilir ve şeker konusundaki iştah dengelenebilir. Ancak bu sürede şeker yerine geçen besinleri kullanarak, yeni ve faydalı bir yaşam tarzı değişikliği yapmak gerekebilir. Eğer böyle bir önlem alınmazsa şekersizliğin sonu daha kötü bir tatlı yeme krizi ile son bulabilir.”
DİYABETLİLER BUNLARA DİKKAT ETMELİ
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serpil Salman diyabetliler için piif noktalarını sıraladı:
Bol bol su için: Yeterli sıvı alamamak kan şekerinin yükselmesine, böbrek sorunlarına yol açabilir.
Egzersiz yapın: Sabah veya akşam, yemekten bir saat sonra yürüyüş, yüzme gibi egzersizlerin yapılması bir yandan iyi vakit geçirmenizi sağlar, diğer yandan kan şekeri kontrolü, kilo verme, kalp-damar hastalıklarından korunma gibi faydalar getirir.
TEDAVİDE DOĞRU BESLENME ÇOK ÖNEMLİ
Diyabet tedavisinin temelini doğru beslenme ve düzenli egzersiz oluşturuyor. Bu tedavilerle yeterli kan şekeri kontrolü sağlanamıyorsa ilaç tedavisi ekleniyor. Diyabet tedavisinde kullanılan ilaçlar, haplar ve insülin olmak üzere iki gruba ayrılıyor. Erişkin yaşta diyabet olan kişilerin çoğunluğu uzun yıllar, sadece hapla başarılı bir şekilde tedavi edilebiliyor. Ancak vücudunda tam veya tama yakın insülin eksikliği olan, ağız yoluyla alınan ilaçlarla tedaviye yanıt alınamayan veya bu ilaçları kullanması sakıncalı olan kişilerde insüline geçiliyor.