Sağlığın yolu küçük mideden geçiyor
Son yıllarda mide küçültme ameliyatları revaçta. Bunda devlet desteği kadar ameliyat yapan yer ve doktor sayısının artışı da etkili. Türkiye’de yaklaşık 4.5 milyon kişi ameliyat olmayı bekliyor. Ve bu sayı giderek artıyor…
PEK çok kişi için çağımızın hastalığı, kanser. Kendini göstermeyen, “çağımızın hastalığı” gibi büyük sıfatlara sahip olmayan ancak dünya üzerinde yaşayan insanları tehdit eden başka bir hastalık daha var: Obezite. Dünya Sağlık Örgütü, obeziteyi açlıktan daha büyük bir problem olarak nitelendiriyor. Bunda her sene obez sayısının artışı oldukça etkili. Türkiye de bu artıştan nasibini aldı. 18 yaş üstü nüfusun yüzde 30’u obez sınıfına girerken bu oran kadınlarda yüzde 40, erkeklerde ise yüzde 20 civarında. Morbid obez olarak adlandırılanların oranı ise yaklaşık yüzde 3.
Obezite hastalığını sadece aşırı kilo olarak düşünmek eksik olur. Zira aşırı kiloya bağlı şeker, tansiyon, karaciğer yağlanması, yüksek tansiyon, eklem rahatsızlığı gibi pek çok hastalığın da tetiklenmesine yol açıyor ve insan sağlığına ciddi tehdit oluşturuyor. Hatta obezlik kısırlık gibi çok ciddi sıkıntılar yaratmaya gebe bir hastalık. Kısacası, obez olmak öldürmüyor ancak obeziteye bağlı hastalıklar ölümle sonuçlanabiliyor ya da yaşam kalitesini dip seviyelere indiriyor. Bu nedenle obezitenin getirdiği sağlık sorunlarından ve fazla kiloların yarattığı görünümden şikayetçi pek çok kişi soluğu hastanelerde alıyor. Gelişen sağlık teknolojisi, ameliyatların daha önceki yıllara göre daha ulaşılabilir fiyatlarda olması, SGK’nın vücut kitle endeksi 40 ve üzeri olanların ameliyat masraflarını üstlenmesi ve artan bilinç gibi etmenler insanların daha kolay bıçak altına yatmasına sebep oluyor.
TÜRKİYE GİDEREK ŞİŞMANLIYOR
Obezite ameliyatları dünyada oldukça yaygın. Son verilere göre, bu alanda ABD’de yılda yaklaşık 350 bin, Fransa’da 50 bin, Almanya’da 40 bin, Ingiltere’de 30 bin ameliyat yapılıyor. Ülkemizde obezite ameliyatlarının sayısının ne kadar olduğuna yönelik net veriler yok ama tahminler ortalama 15 bin-20 bin arasında olduğu şeklinde. Türkiye’de ameliyat olmayı bekleyen obez hasta sayısının ise 4.5 milyon ve üstü olduğu tahmin ediliyor. Obezite ameliyatı denilince ilk akla gelen mide küçültme operasyonu oluyor. Obezite ameliyatları içinde mide küçültme operasyonlarının oranı yüzde 70’leri buluyor.
Peki, kimler obezite ameliyatı olabilir? Bu soruya cevap vermeden önce “obez”in tanımı yapmak gerekiyor. Kişinin vücut kitle oranı ve yağ oranı önemli veriler sağlıyor.
Vücut kitle endeksini boyunuzu kilonuza bölerek bulmak mümkün. Buna göre 18-25 normal, 25’in üstü fazla kilolu, 30’un üstü obez, 40’m üstü ise morbid obez olarak tanımlanıyor.
HASTALIKLARA DAVETİYE
Bariatrik Lab Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi Kurucusu Prof. Dr. Halil Coşkun, obezite ameliyatlarının her kiloluya uygulanan işlemler olmadığını belirtiyor. Bu ameliyatların uygulanabilmesi için tıbbi kriterlere uygun olma şartların arandığını ifade eden Coşkun, bunları şöyle sıralıyor:
“Genellikle hastalarımızın en az üç yıldır obezite problemi ile mücadele ediyor olması, Class II (VKl’si 30-35 arasında olanlar) obezite grup ve üzerinde bir değere sahip olması ve obeziteyle birlikte gelişen şeker, hipertansiyon gibi yandaş hastalıkların var olması gerekiyor.” Ancak son dönemlerde özellikle Class I obezite (VKİ’si 30-35 arasında olanlar) grubunda olup kontrol edilemeyen şeker hastalığı bulunan kişilerde de önemli faydalar sağladığı tespit edildiğini söyleyen Coşkun, bu kişilerinde de ameliyat edilebileceğinin bilgisini veriyor.
ZARARI AZ, FAYDASI FAZLA
Ancak ameliyat obezite hastalığı ile mücadelenin ilk aşamasını oluşturuyor. Zira ameliyat sonrası hızlı kilo kaybedip bir süre sonra aynı hızla kilo alanlar da mevcut. Kolan International Hospital doktorlarından Op.Dr. Fırat Tutal, ameliyat sonrası takibin önemine dikkat çekiyor. Hastanın ameliyat sonrası beslenme şeklini oturtmak, daha önce kilo almasına sebep olan yanlış beslenme şeklinin önüne geçmek gerektiğini anlatıyor. Obezite ameliyatları içinde tüp mide ameliyatı en sık yapılan ameliyat türü.
Mide hacmini kısıtlayan ve iştah hormonunun çok büyük bir kısmını alan bu ameliyat biçimi son yıl larda oldukça revaçta. Fırat Tutal şimdiye kadar yaklaşık bin kişiyi ameliyat ettiklerini, yılda ortama 300 ameliyat yaptıklarını belirtiyor. Bu ilginin sebebini sorduğumuzda Tutal, “Diğer ameliyatlara oranla en az zararı verip en fazla fayda sağlayan ameliyatlardan biri tüp mide” şeklinde cevap veriyor.
EMİLİM YOKSA VİTAMİN DE YOK
Tüp mide oldukça sık uygulanan bir yöntem, ancak başka ameliyat türleri de var. Bu ameliyatlar iki kategoriye ayrılıyor. Biri kısıtlayıcı, bir diğeri de emilim bozucu… Tüp mide ilk kategoride yer alıyor yani kısıtlayıcı ameliyata. Başka bir kısıtlayıcı ameliyat türü ise gastrik plikasyon yani mide katlama. Bu uygulama ile mide belli bir ölçekte içe doğru katlanıyor. Ancak bu yöntemin pek tercih edilmediğini belirtiyor Tutal.
Emilim bozan ameliyat ise mide hacmini kısıtlamıyor. Bağırsakların boyları değiştirilerek emilimin bozulumu sağlanıyor. Bunu, “500 kalorilik gıda alıyorsun ama onun 100 kalorisi emiliyor” diyerek açıklıyor Tutal. Kişiye istediği kadar yemesine izin verip kalori hesabı yaptırmadığı için daha fazla tercih edilip edilmediğini merak ediyoruz. Ancak Tutal, cmilim bozan ameliyat sonrası hastaların ömür boyıı vitamin hapları kullanmak zorunda kaldıklarına dikkat çekiyor.
ÇAY BARDAĞI KADAR MİDE
Bu nedenle tüp mide ameliyatının daha iyi bir seçenek olduğunu söyleyen Fırat, “Bu şekilde mide küçülüyor ve yeme istediği azalıyor” diyor. Bu ameliyata tüp mide denmesinin sebebi de mideye ölçü almak için sokulan tüp. Midemiz normal koşullarda 300-350 cc’lik bir kapasiteye sahip. Elastik ve kaslı bir yapısı olduğundan 1.5 litreye kadar şişmesi de mümkün. Ancak tüp ölçü alınarak mide kesiliyor ve geriye 80-120 cc arası büyüklükte mide bırakılıyor.
Bunu kafamızda somutlamak oldukça güç. Bu noktada Tutal’dan örneklemesini istiyoruz. O da midede bırakılan 80-20 cc arasındaki miktarın ince belli bir çay bardağı kadar olduğunu ifade ediyor.
Peki, ameliyata uygun olmayan hastalar hangileri? Yeme bozukluğunu inkar edenler, alkol ya da uyuşturucu bağımlılığı olanlar bu tür ameliyatlar için uygun değiller.
KİLO GERİ ALINABİLİYOR
Obez olmayıp fazla kilolarından şikayet edenlerin de mide küçülme ameliyatlarına ilgi gösterip göstermediğini soruyoruz. Tutal’m ve Coşkun’un cevabı ortak. Ameliyat için gereken tıbbi kriterlerin uymadığı hastalara ameliyat söz konusu değil… Ancak Tutal bazı özel durumlar olduğunda bunun düşünüldüğünü ve değerlendirildiğini söylüyor.
“KİLOM NORMAL İŞTAHIM FAZLA”
Biruni Üniversite Hastanesi’nden Yrd. Doç. Dr. Alper Öztürk, kriterlere tam olarak uymasa da bazı cerrahların VKI’si 35’in altında olanları da ameliyat ettiğini belirtiyor. Öztürk bu tür kişilerden çok fazla talep aldıklarını hatta toplam başvuruların yüzde 30’unu oluşturduğunu kaydediyor. Ancak kendisi bu tür durumlarda kesinlikle ameliyat yapmadığını ifade ediyor. “Çünkü insanlar bunu estetik ameliyat gibi görüyor” diyen Öztürk, sonuçta bunun bir ameliyat olduğunu ve bir zayıflama aracı sayılamayacağını sözlerine ekliyor.
Özel Medifema Hastanesi’nden Op. Dr. Metin Karadeniz ise, özellikle doğum sonrası kilo veremeyen, 10-15 kilo fazlası olanların sıklıkla ameliyat olmak için başvurduğunu belirtiyor. “Ayrıca kilom normal ama iştahım fazla, kilo almaktan korkuyorum, midemin bir bölümünü alm diye de başvuranlar az değil” diye konuşan Karadeniz, buna karşılık ameliyat edilme kurallarının açık ve net olduğuna vurgu yapıyor ve “Asla bu tür başvuran kişileri ameliyat etmiyoruz. ilgili branşlara yönlendiriyoruz” diyor.
TÜRKİYE’DE DAHA UCUZ
Obezite ameliyatlarına gösterilen ilgi yurt-dışından da talebi artırmış durumda. Özellikle Ortadoğu vatandaşları ve yurtdışmdan yaşayan Türkler mide küçültme ameliyatı için Türkiye’nin yolunu tutuyor. Bunun sebebi olarak Öztürk, ameliyatların Türkiye’de yurtdışına göre yarı yarıya daha ucuz olmasını gösteriyor. Karadeniz de her ay kendisine yurtdışmdan 4-5 hasta geldiğini ve bunların çoğunun gurbetçiler olduğu bilgisini veriyor.
OBEZ SAYISI ARTACAK
Yeme alışkanlıklarımız ve tükettiğimiz ürünlerin çoğunun hazır gıda olması obez-liğin artışında büyük rol oynuyor. Tutal paketlenmiş gıda tüketmeye devam ettiğimiz sürece obez sayısının da artacağına dikkat çekiyor. Coşkun da dünyadaki diğer ülkelere kıyasla ülkemizdeki obezite ameliyat sayılarının hala düşük olduğunu belirterek yıllar içinde bu rakamın en az iki ya da üç kat artacağını belirtiyor.
Yard. Doç. Dr. Hasan V. Ofluoğlu / Özel Aile Hastanesi
“Yaşam süresi kısalıyor”
Vücut kitle indeksi, kilo ile boyu karşılaştıran bir ölçüm cetveli olup obezite ameliyatlarına karar verdiren bir ölçümdür. Bu cetvele göre vücut kitle indeksi 35’in üzerinde ve bir kısımları VKİ 40 ve üzerjrıde olup yandaş hastalıkları olan ve VKİ 40 ve üzerinde olup yandaş hastalığı olmayan ya da obeziteyle baş edemeyen kişilere obezite ameliyatları yapılabiliyor. Vücut kitle indeksi 25-35 aralığında ve özellikle VKİ 28-35 arasında olan kişilerin yaklaşık yüzde 20-25’i operasyon isteği için başvuruda bulunuyor. Bu kişilere tarafımızdan operasyon önerilmiyor. Ancak Amerikan Metabolik ve Bariyatrik Cerrahi Derneği bu kişilerden oluşan bir araştırma sonucunu yayınladı. Bu çalışma sonuçlarına göre vücut kitle indeksi 25’in üzerinde olan kişilerde, ölüm riskinin her 5 puanda, yüzde 30 oranında arttığı ve buradaki riskin yaşa bağımlı olmaksızın felç, kalp krizi ve şekerle ilgili olduğu gözlenmiş. Sonuçta, VKİ 30-35 arası olanlarda bile, yaşam süresinin üç yıl kısaldığı düşünülüyor. Amerikan Metabolik ve Metabolik ve Bariyatrik Cerrahi Derneği, böyle bir durumda klasik VKİ rakamlarının altında olan fakat özel durumları nedeniyle ameliyatlardan fayda görebilecek kişileri de bu yöntemlerden mahrum tutamayız” diyor. Ne var ki, henüz bu konumdaki kişiler için tam olarak kabul edilmiş ve stantardize edilmiş bir ortak görüş mevcut değil.
Meral Candan