Reflü tedavisi ve astıma uygun beslenme
Çocuklarda reflü tedavisi, ibrahim saraçoğlu reflü tedavisi, reflü tedavisi ahmet maranki,reflü diyeti, reflü belirtileri, reflü tedavisi bitkisel çözüm, reflü tedavisi uzman tv, reflü tedavisi ne yemeli.
İçeriğe Ait Başlıklar
Reflü tedavisi ve astıma uygun beslenme
“Alerjik astım neden gün geçtikçe daha sık görülüyor?” Bu soruya en doğru cevaplardan biri, günümüz çocuğunun beslenmesinde yatıyor. Son yıllarda görülüyor ki, çocukların beslenmesine giren ve artık yaşamlarının bir parçası haline gelen, hiçbir besleyici değeri olmayan, ancak çocukların tüketmekten hoşlandıkları bazı gıdalar zaman geçtikçe astım bulgularının gelişmesine neden oluyor. Tekrarlayan öksürükler ve hırıltılı hastalıklar belirdikçe, bir de beraberinde gelen iştahsızlık maalesef çocukların tüketmekten hoşlandıkları bu gıdaları ailelerin daha da çok diyete sokmasıyla sonuçlanıyor.
Çoğu çocuk artık yağlı, yüksek kalorili, vitamin değeri düşük hazır gıdaları tüketmeyi taze sebze meyve yemeye tercih ediyor. Çikolata, kakaolu puding, ekmek üzerine sürülen kakaolu fındık ezmesi ve kakaolu süt artık neredeyse bütün yuva ve anaokullarının beslenme listelerinde yer alıyor.
Çocukların süt ve benzeri sütlü gıdaları tüketmeleri için özellikle kullanılan kakao; kahveyle aynı aileden gelen güçlü bir kafein kaynağıdır. Bunları gün içinde tüketen çocuğun midesinde asit salgısı artarken aynı zamanda kafeinin mide başını gevşetici etkisi de duruma eklenince asitli mide içeriği yemek borusundan yukarı çıkar. Çıkarken yolunun üzerindeki birçok dokuya zarar vererek ilerleyen asit önce yemek borusunun alt ucunu yakar, daha sonra yukarı çıkıp soluk borusuna ulaşır.
Önce ses telleri, ardından bronş zarı ve hatta burun ve sinüslere kadar kaçtığı bilinen bu asitli içerik dokularda yaptığı hasarla tekrarlayan ve uzun sürede iyileşmeyen öksürükler ve hırıltılı hastalıklara neden olur.
iştahı kapanan çocuk yeter ki bir şeyier yesin mantığıyla hareket eden aileler hamburger, ketçap, patates kızartmasına yönelir, hatta çocuğun daha fazla kakaolu, çikolatalı ürün tüketmesine izin verirler ve bu kısırdöngü içinde ne yapacaklarını şaşırmış halde o doktordan bu doktora koşturup dururlar.
Yaşanan bu durumun adı mide reflüsııdür. “Çocuklarda da reflü olur mu?” diye düşünen birçok anne babanın aklına bile gelmeyen bu durum artık maalesef günümüzde birçok çocuğun yaşadığı bir trajedi haline gelmiştir. Neden olduğu anlaşılamayan boğuk, havlar tarzda gece öksürükleri, ses kısıklığı, uzun süre antibiyotiklere rağmen geçmeyen balgam ve öksürükler, iştahsızlık, karın ağrısı, mide bulantısı, geğirme, ağız kokusu, gece ağızdan su gelmesi, hıçkırık ve diş gıcırdatma gibi belli belirsiz bulgularla doktor karşısına gelen bu çocuklarda çoğu zaman gereksiz yere astım tedavisi uygulandığı da görülmektedir. Oysa çocuğun beslenmesinin yeniden düzenlenmesiyle kolaylıkla geçebilecek olan reflünün önlenmesi, tüm bu solunum problemlerini ortadan kaldırmaya yeter.
Alerjik bronşit/astım-reflü-sinüzit üçgeni
Astım, hava yolunu oluşturan bronşların daraldığı ve akciğerlerdeki havanın dışarı atılamadığı bir hastalıktır. Hava dışarı atılamayın-ca akciğerler aşağı doğru genişler. Akciğerlerin altını saran diyafram kasları aynı zamanda mide başını saran ve yemeklerin yukarı kaçmasını engelleyen bir kapak vazifesi görür. Astımlı akciğer, boşala-mayan hava nedeniyle aşağı doğru genişleyince mide başını tutan diyafram kaslarını aşağı iter. Bu durumda mide başı gevşer ve midedeki gıdalar yemek borusundan yukarı kaçmaya başlar.
Astımlı çocuklarda yüzde 80 oranında reflü varlığı görülür. Bu hastalığın doğasında vardır. Astımlı çocuklardaki reflünün yüzde 50’si sessiz reflü şeklindedir. Yani aile veya çocuk bu hastalığın varlığından habersizdir. Çocuklar reflü şikâyetlerini erişkinler gibi söyleyemediği için çoğu zaman bu durum gözden kaçar. Oysa astım reflüyü tetiklerken, reflü de sessiz bir şekilde astımı kötüleştirir. Reflünün tedavi edilmediği vakalarda astım tedaviye dirençli olarak karşımıza çıkar. Dolayısıyla astımlı çocuğun beslenmesinden reflüyü artıran gıdaların çıkarılması daha da büyük önem taşır. Genellikle asitli olan bu içerik önce ses tellerine, sonra buruna ve ardından da akciğere ulaşır. Asit bu organları saran zara hasar verir. Zaten alerjiye bağlı hassaslaşmış olan solunum yolu zarı daha da hassas hale gelir. Sonuç; astım ataklarının sıklaşması, ses tellerinde ödem ve buna bağlı ses kısıklığı ve krup (larenjit) atakları ile burundaki sinüslere ulaşma sonrası tekrarlayan ve tedaviye dirençli sinüzit ataklarıdır. Sinüzit zamanla astım ataklarını, astım reflüyü, reflü de astım ve sinüziti kötüleştirmek suretiyle içinden çıkılması güç bir kısırdöngü oluşturur. Özetle astımlı bir çocukta tabloya eklenen ses kısıklığı, köpek havlaması şeklinde boğuk öksürük altta yatan mide ref-lüsüne işaret eder.
Çocuklarda reflü teşhisi
Evet, reflü çocuklarda sadece yakınmalar sorgulanarak ve reflü-ye özgü bulgular tespit edilerek teşhis edilebilir. Reflüyü tanımakta kullanılan ilaçlı filmler (özofagus sintigrafisi) çoğu zaman yetersiz sonuç verir. Yine reflü teşhisinde kullanılan endoskopi metodu her zaman mide reflüsünü göstermeyebilir. Ayrıca bu çocuk için oldukça zor bir uygulamadır.
Reflü teşhisinde altın standart kabul edilen tanı metodu pH mo-nitorizasyonu denilen bir teşhis yöntemidir. Bu yöntemde çocuk 24 saat boyunca takip edilir. Bu takip sırasında mide başına ağızdan yutturularak yerleştirilen ince bir boru devamlı mideden yukarı kaçan asit miktarını ölçer. 24 saatlik ölçüm sırasında mideden yukarı ne kadar asit kaçağı olduğu tespit edilir ve bu yolla teşhise gidilir. Ancak bu yöntem de çocuk için oldukça zor bir teşhis metodudur.
Bu yüzden son yıllarda en çok kabul gören teşhis yaklaşımı, çocukta reflüden şüphe edildiğinde tedavi vermek ve tedaviden yanıt alınıp alınmadığını araştırmaktır. Reflü tedavisiyle karın ağrısı, mide bulantısı düzelen, iştahı açılan çocuğun öksürük atakları, ses kısıklığı yakınmaları da geçtiğinde doğru yolda olunduğu anlaşılır ve tedaviye devam edilir.
Çocuklarda reflü tedavisi
Reflü mide asidini baskılayan, sindirim sisteminin çalışmasını düzenleyen ve mide içeriğini koyulaştırıp yukarı kaçışı önleyen bazı ilaçlarla tedavi edilebilir. Ancak şunu bilmeliyiz ki reflüyü devamlı ilaçlarla kontrol altında tutmak doğru değildir. Eğer reflüye neden olan durum düzeltilmeden ilaçlar kesilirse şikâyetler yeniden başlar. Kalıcı yaklaşım, çocukta reflüye neden olabilecek gıda alerjilerini tespit edip, sorumlu gıdayı beslenmeden çıkarmak ve reflüyü artırıcı bazı özel gıdalardan kaçınmaktır.
Çocuklarda reflüyü artıran gıdalar
Kafein (kakao, kahve, kola)
Kafein mide başını gevşeten ve mide asit salgısını artıran bir maddedir. Kafeinin en çok kahvede olduğu çoğu zaman bilinir. Hatta eskilerden kalma bir yaklaşımla çocuklara kahve vermekten kaçınılır. Ancak bilinmeyen şey, kafeinin sadece kahvede bulunmadığıdır. Kafein başta kakao olmak üzere, kola ve kısmen de çayda farklı bir şekilde bulunur.
Son zamanlarda hiç alerji veya astım geçmişi bulunmayan, ailesinde bu tür hastalık görülmeyen, dolayısıyla risk altında olmayan birçok çocukta sırf kakaolu ürünleri çok tüketmeye bağlı astım geliştiği görülmektedir. Bu nedenle kafein içeren kola, çay, kahve, buzlu çay, buzlu kahve gibi içeceklerin alerjik olamayan sağlıklı çocukların da beslenmesinden çıkarılması gerekir.
Evet; kahveden sonra en büyük kafein kaynağı olan kakao artık bir süt tükettirme aracı olarak kullanılmamalıdır. Mutluluk hormonu olarak bilinen endorfin salgılattığı düşünülen çikolata ve içeriğindeki kakao çocuklarda bir tür bağımlılık yaratmaktadır. Yedikçe daha çok yeme isteği uyandırmaktadır.
Kakaolu gıda beslenmeye girdikçe çocukta gizli reflüye bağlı iştahsızlık daha da artar. Reflü arttıkça, iştahsızlık artar; iştahsızlık arttıkça çocuk daha çok tadı güzel olan kakaolu gıdaya yönelir, içinden çıkılmaz bir kısırdöngüye giren çocukta zamanla kilo alamama, boy kısalığı gibi belirtiler baş gösterir, işte çoğu zaman bu noktada reflü teşhisi gündeme gelir.
Çocuk beslenmesinden kakaoyu çıkarmak kolay olmaz. Halen girdikleri bütün ortamlarda, okul ve sosyal ortamlar başta olmak üzere çikolatalı gıdalar çocukların karşısına cezbedici bir şekilde çıkmaktadır. Ama sebat edilerek, başta yaşanacak zorluk göğüslenerek bir süre kakaolu ve çikolatalı gıdalar diyetten çıkarılırsa, çocu ğun daha sağlıklı beslenme alışkanlıklarına yönelmesi çok da uzak değildir. Bu anlamda çocuğa alternatif sunmak gerekir. Bu yönde size yardımcı olacak bizzat kendi oluşturduğum alternatif tatlı tariflerini ilerleyen bölümlerde bulabilirsiniz.
Yağlı gıdalar ve kızartmalar
Yağlı gıdalar mide boşalmasını geciktirmek suretiyle reflüyü artırır. Bu nedenle çok yağ çeken kızartmalar, özellikle çocuk beslenmesinde çok yer tutan patates kızartması, cips vb. gıdaların diyetten çıkarılması gerekir. Bunun yerine patatesi fırında veya az yağla kızartan makinelerde kızartmak çocuk için sağlıklı bir alternatif olacaktır. Benzer şekilde balık yemeklerinin de tavada kızartılarak değil, fırın veya ızgarada pişirilmesi astıma daha uygun bir yöntemdir.
Çiğ sarmısak ve soğan
Sarmısak ve soğan da çiğ tüketildiğinde mide asidini artıran gıdalardandır. Bu nedenle sarımsaklı cacık, soğanlı salata, kısır, mercimek köftesi, çiğköfte gibi gıdalardan uzak durulmalıdır. Benzer şekilde soğanın iyi pişmediği lahmacun, kıymalı börek veya pide, soğanlı köfte gibi gıdaların da özel olarak soğansız hazırlanması ya da soğanın iyice pişirilerek kullanılması faydalı olur. Köfte hazırlanırken rende soğan kullanılmamalıdır. Az miktar soğan suyu tat vermeye yetecektir. Sarmısak ve soğanın yemeğin içinde iyice pişirilerek tüketilmesinde hiçbir sakınca yoktur.
Acı ve baharatlı gıdalar
Acı biber de bir diğer reflü artırıcı gıdadır. Bu nedenle yemekler hazırlanırken acılı baharatlardan kaçınmak gerekir. Özellikle son zamanlarda şahit olduğum çiğköfte, acılı lahmacun, baharatlı tavuk kızartma gibi gıdalardan çocukların uzak tutulması şarttır.
Domates
Çiğ domates mide asidini artıran gıdalardandır. Bu nedenle astım ve reflü sorunu yaşayan çocukların çiğ domates ve bundan hazırlanan ketçap, domates suyu, domates salçası gibi yiyecek ve içecekleri tüketmemesi gerekir. Yoğun domates içeren domates çorbası, pizza gibi yiyecekler de rahatsızlık verebilir.
Domates pişmiş olarak tüketildiğinde reflü açısından daha az sorun yaratır. Ayrıca domates pişirildiğinde antioksidan özelliği daha belirgin hale gelir. Bu yüzden tencere yemeklerinde domates salçası değil, az miktarda domates kullanılması daha doğru bir tercih olacaktır. Renk ve lezzet vermesi açısından yemeklerde farklı bir seçenek olarak tatlı biber salçası da kullanılabilir.
Ekşi gıdalar
Asitli yapısından dolayı tok karnına ekşi bir portakalın suyunu içmek reflüyü alevlendirebilir. Bunun yerine portakal, mandalina, kivi, nar gibi ekşi meyveler yemekten bir saat sonra küçük porsiyonlar halinde tüketilmelidir. Örneğin, iştahlı astımlı bir çocuk yemeğin hemen üzerine 5-6 tane mandalina yerse hemen peşine öksürük gelebilir. Meyve suyu tüketilecekse ekşi olmayan taze sıkılmış elma, havuç ve üzüm suyu karışımı çok daha iyi bir seçim olacaktır. En doğrusu meyveyi sıkmak değil posasıyla yemektir. Benzer şekilde turşular da astımlı çocuğun tüketmemesi gereken bir diğer gıda grubunu oluşturur.
Bu anlamda bağırsaklardaki sağlıklı dost mikrop dengesini korumak adına yardımcı olabilen kefir, ekşi özelliğinden dolayı astımlı çocukta reflüyü artırabilir. Benzer şekilde evde hazırlanan tarhana çorbasının ekşi olmamasına ve yoğun domates içermemesine dikkat edilmelidir.
Genel reflü önlemleri
Gıda seçimi dışında porsiyonların küçük tutulması, sık ve az beslenilmesi çok önemlidir. Çocuk yatmadan 3 saat önce yemeği kes-meli ve süt içmemelidir. Bu sürenin doktor kontrolünde en fazla 2 saate çekilmesi söz konusu olabilir. 2 saat en az süredir. Yemekle yatmak arasındaki süre 1,5 saate indiğinde bile sorun yaşanabilir. Yatak başının yerden 10-15 santimetre yükseltilmesi de astımlı çocukların uygulaması gereken temel önlemler grubunda yer alır.
Sağlıklı beslenen ve reflüden uzak duran çocuğun iştahı açılacağı için zamanla daha sağlıklı bir beslenme alışkanlığı oturtmak daha kolay olacaktır. Kafein içeren gıdaları tüketmediğinde iştahı açılan çocukta tatlı gereksinimi boi antioksidan içeren meyve, meyve tatlıları, kuru meyve ve kuruyemişlerden yapılmış tatlılarla karşılanırsa hem kafeinden uzak durulmuş hem de günümüzün bir diğer sorunu olan hava kirliliğinin zararlarıyla da mücadele edebilecek daha güçlü bir bağışıklık sistemine kavuşulmuş olur. Unutulmamalıdır ki; bol meyve, sebze, zeytinyağı, balık ve balıkyağı içeren Akdeniz mutfağı astım ve alerjik hastalıklardan koruduğu kanıtlanan tek beslenme şekli olarak kabul edilmektedir.
Çocuklarda alerjik astım tedavisini buraya kadar özetlersek, astım birbirinden ayrılmaz dört ayaktan oluşmalıdır. Birinci ayakta alerjinin tespiti ve alınacak çevre önlemleri, ikinci ayakta hastalığa uygun ilaç tedavisi, üçüncü ayakta hastalığın kökten çözümü dilaltı aşı tedavisi, dördüncü ayakta da reflüye uygun beslenme yer almalıdır. Her bir ayak eşzamanlı başlatılmalı, zaman içinde beslenme ve çevre önlemleri sabit kalmak kaydıyla ilaç tedavisi azaltılarak kesilmelidir.
Astımlı çocuk beslenmesinden çıkarılması gerekenler
• Çikolata ve kakaolu gıdalar
• Kakaolu fındık ezmeleri, kakaolu gevrekler
• Kolalı içecekler
• Çay, kahve ve buzlu çay
• Ketçap, salça
• Mayonez
• Gazlı içecekler
• Hamburger, pizza, lahmacun
• Yoğun baharat içeren gıdalar
• Çiğ sarmısak ve soğan
• Bal (asidik yapıda olduğu için)
• Ekşi meyve suyu
• Tahin
• Restoran köftesi
• Kızartmalar
• Pastane ürünleri