Rafine şekerin neden olduğu hastalıklar
• Şeker; bağışıklık sisteminizi zayıflatır.
• Kanser hücrelerinin en çok sevdiği ortamı oluşturması nedeniyle, kansere neden olur.
• Vücudunuzun mineral dengesini bozar.
• Çocuklarda hiperaktivite, endişe, dikkat eksikliği ve huysuzluğa sebep olur.
• Şeker, çocuklarda uyuşukluklara sebep olur.
• Çocukların başarısını olumsuz etkiler.
• Çocuklarda adrenalin seviyesini artırır.
• Trigliserit seviyesinde, belirgin bir artışa sebep olur.
• Böbreklerde hasara neden olur.
• Krom ve bakır eksikliğine yol açar.
• Kalsiyum ve bakır emilimini engeller.
• Meme, yumurtalık, prostat ve rektum kanserine yol açar.
• Kadınlarda daha büyük risk oluşturmak üzere, kolon kanserine sebep olur.
• Safra kesesi kanseri için büyük risk oluşturur.
• Göz bozukluklarına neden olur. Ayrıca katarakta ve miyoba neden olur.
• Serotonin seviyesini yükseltir, bu kan damarlarını daraltabilir.
• Hipoglisemiye sebep olur.
• Midenin asidik olmasına yol açar.
• Koroner kalp hastalığı riskini artırır.
• Ciltte kuruma ve saç beyazlamasına yol açarak, yaşlanma sürecini hızlandırır.
• Alkol bağımlılığına neden olabilir.
• Diş çürüklerini artırır.
• Çok yemeye, dolayısıyla kilo alımı ve şişmanlığa neden olur.
• Yüksek miktarda tüketmek Crohn’s hastalığı ve ülseratif kolit riskini artırır.
• Kireçlenmeye sebep olur.
• Astıma sebep olur.
• Mantar enfeksiyonlarına sebep olur.
• Safra taşı oluşmasına yol açar.
• Böbrek taşı oluşmasına yol açabilir.
• Iskemik kalp hastalığına yol açar.
• Apandisite yol açar.
• Multipl Skleroz (MS) hastalığının belirtilerini şiddetlendirir.
• Hemoroide yol açar.
• Damarlarda varise yol açar.
• Osteoporoz oluşumuna katkıda bulunur.
• Salya asiditesini artırır.
• İnsülin düzeyinde düşüşe sebep olur.
• Glikoz toleransının düşmesine sebep olur.
• Büyüme hormonunu azaltır.
• Toplam kolesterolü artırabilir.
• Sistolik kan basıncını artırır.
• Gıda alerjilerine sebep olur.
• Diyabet oluşumuna katkıda bulunur.
• Hamilelikte kan zehirlenmesine yol açar.
• Çocuklarda egzama oluşumuna katkıda bulunur.
• Kardiyovasküler hastalığa sebep olur.
• DNA yapısını bozar.
• Amfizeme sebep olur.
• Ateroskleroza sebep olur.
• Serbest radikal oluşumuna sebep olur.
• Enzimlerin işlevselliğini düşürür.
• Karaciğer hücrelerinin bölünmesine sebep olur. Bu da karaciğerin boyutlarını büyütür.
• Karaciğerde yağ miktarını artırır.
• Karaciğerde patolojik değişimlere yol açar.
• Pankreasa zarar verir.
• Kabızlığa sebep olur.
• Hipertansiyona sebep olur.
• Migren de dâhil olmak üzere, baş ağrılarına sebep olur.
• Beyin dalgalarını artırır. Bu da beynin düşünme kabiliyetini zayıflatır.
• Depresyona sebep olur.
• Hormonal dengesizliğe sebep olur.
• Alzheimer hastalığı riskini artırır.
Bu uzun listeyi okuduktan sonra insanın akima ‘bu kadar zararlı bir ürünü devletler neden yasaklamıyor’ diye bir soru gelmesi gayet doğal görünüyor. Hâlbuki zararları çok iyi bilindiği hâlde, devletler sigara ve alkolü de yasaklamıyorlar. Modern tıpçılar, zaman zaman ‘şunu yemeyin, bunu yiyin önerileri sunarlar. Bir müddet sonra ise tam tersini söylerler, bu kez insanlar ne yapacağını şaşırır. Bunun nedeni ne acaba? İşin içine, ekonomik duygusallıkların sık sık girmesi olmasın sakın. Dr. Ernst L. Wynder, 1950’de sigaranın kansere neden olduğunu keşfedene kadar, doktorların bir kısmı sigara içilmesini bile öneriyorlardı. Meselâ İngiltere hükümetinin tütüne karşı ilk önlemi meclisten geçirmesi 22 yıl sürer.200 Türkiye’nin tütünle mücadeleye girişmesi çok daha uzun bir zaman olacaktır.201 Türkiye, eroinde de aynısını yapmamış mıydı? Yakın zamana kadar tıp dergileri bile, sigara reklâmı alıyorlardı. Bu ürünleri üretenlerle, sigaraları üretenlerin aynı kişi ya da gruplar olduğunu biliyor musunuz?
Almanya fena Üniversitesinden Michael Ristow, yakın zamanda bir deney gerçekleştirir. Deney sonuçlarına göre, bir tür şeker olan glikozu sindirmeleri engellenen solucanların ömrü, yüzde 20 oranında uzuyordu. Michael Ristow, bu araştırmadan hareketle ‘İnsanlarda da şeker tüketimi, ömrü kısaltıyor olabilir” diyor. Prof. Dr. Ahmet Aydın da, şekerin yaşlanmayı hızlandırarak, ömrü kısalttığını düşünüyor. Amerikalı yazar Shane Ellison’ın Bir Masalmış Kolesterol kitabında, şekerle ilgili satırlar şöyle: “Mutluluk, dünyada en çok peşinde koşulan duygudur. Şeker ise, dünyada en bol bulunan kimyasal madde. Sorun da burada. Şeker insanı mutlu ettiğinden ve her yerde kolayca bulunduğundan, bağımlılık yaratabilir. Yüksek miktarda şeker (sukroz, yüksek glisemik endeksli karbonhidratlar ve meyve suyu) alımı, aşırı miktarda insülin üretimine yol açar. Aşırı insülin ise hücrelerinizi uyuşturur’. Hücre içine giriş imkânı bulamadığından, glikoz (ve diğer birçok besin) gidecek yerleri olmadan, kan dolaşımında sürüklenir durur. Sabit bir şekilde glikozun akışı olduğunu fark eden pankreas insülin salgılamaya devam eder. Glikoz ve insülin zehirli hâle gelirler. Hasar başlar. En korkutucusu, insülin ‘termogenez’i bloke ederek, yağ yakma özelliğinizi engeller. ‘Termogenez’, zayıf kalmanız için size Allah tarafından bahşedilen bir haktır. Vücudunuzun yağlardan, onları ısıya çevirerek kurtulma sürecidir. İnsülin, bu süreci engeller. Termogenez gibi mucizevî bir özelliğe, hareket etmenizden veya diyet yapmanızdan bağımsız bir şekilde, doğuştan sahipsiniz, unutmayın. Aşırı şeker atımına dayanan bu olumsuz etkiden mağdur olanlar, kontrol edemeyecekleri biyokimyasal bir kâbusun kölesi olacaktır. Çoğu vakada, geri dönüş yoktur. Uyanma imkânı olmayan bu kâbusun karakteristik özellikleri; sürekli şeker krizleri, dindirilemeyen susuzluk hissi, idrar miktarında artma, vücut yağ miktarında artma, karamsarlık ve düşük enerjidir. Bu belirtiler daha sonrasında obezite, ardından insülin direnci, tip 2 diyabet, kalp hastalığı, kanser ve nihayetinde erken ölüme sebep olabilir’.