Obeziteden Kurtulmak İçin Tüp Mide Ameliyatı
Obeziteden Kurtulmanın Yolları
ÇOK sayıda organı ve vücut sistemini olumsuz etkileyen obeziteden kurtulmak için birçok yol bulunuyor. Bunların bazıları ilaç tedavisi, diyet ve egzersiz programları… Bu yöntemler beraberinde her geçen gün büyüyen bir ekonomi oluşturuyor. Cerrahi merkezlerde rakamlar çok farklılık göstersede en ucuzu 20 bin TL en yükseği ise 60 bin TL olarak dikkat çekiyor. Ancak son dönemde fazla kilolardan kurtulmak için daha çok “obezite cerrahisi”ne başvuruluyor.
Obezitede “gıda alimim kısıtlayan” veya “hem gıda alimim kısıtlayıp hem de gıda emilimini azaltan” olmak üzere iki tip ameliyat yapılıyor. Bunlar mide bandı (mide kelepçesi), tüp mide (sleeve gastrektomi) ve gastrik by-pass ameliyatları olarak tanımlanıyor. Hasta için hangi yöntemin uygun olduğuna ise yapılan birçok değerlendirmenin ardından uzmanlar tarafından karar veriliyor. Uygulaması en kolay en yaygın operasyon ise “sleeve gastrektomi” yani bilinen adıyla ‘tüp mide’ ameliyatı.
Bu yöntemin tercih edilmesinin diğer nedenleri arasında daha fazla kilo kaybedilmesini sağlaması ve obeziteye eşlik eden di yabet ile yüksek tansiyon gibi kronik hastalıkların kontrol altına alınabilmesi bulunu yor. Kilo probleminde kalıcı bir çözüm sunan bu yöntem, halk arasında mide kelepçesi olarak bilinen mide bandının sebep olduğu ciddi komplikasyonlara yol açmaması nedeniyle daha çok tercih edilmeye başladı. Ancak riskler de yok değil. Sonuçta “tüp mide” operasyonlarının da prof. her cerrahi müdahale gibi komplikasyon içerdiğini unutmamakta fayda var…
“YILDA 10 BİN OPERASYON”
Türk Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Yeşim Erbil’in verdiği rakamlara göre 2012 yılında 850,2013’te 3 bin, 2014’te ise 6 bin kişi SGK’nın karşıladığı obezite ameliyatı oldu. 2015 sonunda bu rakamın 10 bine yaklaşmasını beklediklerini söyleyen Erbil, bu operasyonun doğru seçilmiş vakalarda yapılması gerektiğinin altını da çiziyor.
Obezite Cerrahisi SGK tarafından 2000’li yılların ortalarında kapsama alındı ve ödemeler yapılmaya başlandı. Ancak uzmanlar 2004’den beri revize edilmeyen ödemelerin zaman zaman malzeme maliyetini karşılamakta bile yetersiz kaldığını savunuyor. Bugün ortalama bir özel hastanede en basit tüp mide ameliyatları 20 bin TL civarında yapılırken hastanede kalma süresi arttıkça rakamlar da büyüyor. Diyabet Cerrahisi olarak adlandırılan “duodenal switch” ve “ileal in-terpozisyon” gibi daha büyük ameliyatlarda ise maliyetler, kullanılan malzemelerin artması, ameliyat süresi ve hastane kalışlarının daha fazla olması dolayısıyla 40-60 bin TL düzeylerinde.
“BİR YILDA İDEAL KİLO”
Acıbadem Maslak Hastanesi Obezite Merkezi Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, obezite ile mücadelede eskiden çok uygulanan “mide bandı” ameliyatını artık uygulamadıklarını belirtiyor. Artık daha çok yapılan “tüp mide” ameliyatlarından sonra hastaların iştahlan azaldığı için çok ufak porsiyon yiyerek etkili bir şekilde kilo kaybettiklerini anlatan Uras, bir yıl içerisinde ideal kiloya ulaşılabildiğini söylüyor. Uras söz konusu operasyonla ilgili şu bilgileri veriyor: “Obezite cerrahisi genellikle 60-80 dakika sürüyor. Sadece küçük kesilerden yapılan ve hastalar için açık cerrahiye nazaran çok daha konforlu olan laparoskopik ya da robotik cerrahi yöntemleriyle yapılabiliyor. Bu sayede hastalar günlük hayatlarına kısa sürede dönebiliyor. Ancak obezite cerrahisi bu konuda özel eğitim almış, ileri laparoskopik teknikler konusunda deneyimli cerrahlar tarafından uygulanmalı. Aksi halde, kilo vermek mümkün olmayabilir, hatta ciddi sağlık problemleri yaşanabilir.”
Tüp mide ameliyatlarında obezite cerrahisinin ardından uzmanların önerdikleri diyet ile egzersiz programı uygulandığı sürece altı ay içinde fazla kilolarının yüzde 40’ının, bir yıl içinde de yüzde 70-80’inin gittiği bilgisini veren Uras, “Bundan sonraki süreçte zayıflama durmaksızın devam etmiyor. Beslenme uzmanın önerdiği beslenme kurallarına uydukları takdirde hastaların obezite cerrahisinden sonra tekrar kilo alma riskleri olmuyor” diyor.
“YAŞAM ŞEKLİ DEĞİŞTİRİLMELİ”
Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Tuğrul Demirel’e göre, obezitenin ya da diyabetin ana ve asli tedavisi asla ameliyat olmamalı. Her zaman bütün hastalarda, düzenli beslenme ile hareketli ve istikrarlı bir hayatı kapsayan “yaşam şekli değişimini” teşvik ettiklerini belirten Demirel şöyle devam ediyor: “Ama bu yaşam şeklinden en ufak sapmalarda dahi geri kilo alımları ve metabolik sorunların baş göstermesi çok hızlı olmakta. Dünya Sağlık örgütü özellikle Morbid Obezitesi olan hasta grubunda bu yaşam şekli değişikliğini başaran ve üç yıl koruyabilen hasta oranının yüzde 1.5’in altında olduğunu bildirmiştir. Dolayısıyla obezite cerrahisi, bu hastalarda bilinen bütün cerrahi dışı tedavilerden her şekilde daha etkili ve kalıcı kontrol sağlamakta.”
Obezite ve metabolik cerrahi ameliyatların sonuçta bir cerrahi işlem oldukları için standart bütün cerrahilerde mevcut olan komplikasyon ihtimalini taşıdığım da söyleyen Demirel, “Ancak özellikle cerrahi tekniğin yetersizliğine yani deneyim azlığına bağlı olan bu komplikasyonlar, bütün ameliyatlarda yıllar geçtikçe daha da azalmakta” diyor. Demirel, dikkat edilmesi gereken noktaları ise şöyle özetliyor:
“Öncelikle her hasta kendi özel şartlarında değerlendirilmeli. Türkiye’de ki en önemli sıkıntı cerrahi ekiplerin bir ya da iki tekniği yapabilir olmasından ötürü, hastaların şartları ne olursa olsun aynı ameliyatı önermelerinden ileri geliyor. Bu ameliyatların başarı oranları belli hasta gruplarında ilk iki yıl çok yüksek olduğu için erken dönemde sorun yaşanmamakta. Oysa özellikle Süper Obezite dediğimiz hastalarda sadece mide küçültme hızla başarısızlığa götürmektedir.”
“İYİ ARAŞTIRMA YAPILMALI”
Eylül 2011 yılında Alman Hastanesi bünyesindeki metabolitik cerrahi ünitesini kuran Doç. Dr. Alper Çelik, uzun yıllardır obezite ve diyabet konularında çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Obezitenin en etkili çözümünün tek başına obezite cerrahisinden çok, tamamlayıcı bir yöntem olan metabolitik cerrahi olduğunu savunan Çelik şöyle devam ediyor:
“Tüp mide ameliyatı obezitede yeterli bir ameliyat değil. Mide genişleyen bir organ. Araştırmalar beş yıl içerisinde hastaların tekrar kilo almaya başladığım gösteriyor. Dolayısıyla bu operasyon tamamlayıcı yöntemlerle desteklenmeli.” Türkiye’de henüz obezite tedavisi adı altında bir uzmanlık alanı olmadığını söyleyen Çelik, bu alanı geliştirmek için çalıştıklarını belirtiyor. Ay sonunda Ulusal Obezite Veritabı Mer-kezi’ni açacaklarını anlatan Çelik, zaman zaman obezite ameliyatlarının neredeyse “merdiven altı” gerçekleştiğine dikkat çekerek hastaları doktor veya hastane seçiminde dikkatli olmaları için uyarıyor.