Mutsuzluğunu, eşinin üstüne yükleme
‘Mutsuzluğunu, eşinin üstüne yükleme.
Bu erkek için büyük bir yüktür. Pek çok evli kadında, “Kocam bana istediğim gibi iyi davransa ben mutlu olurum.” düşüncesi vardır.
– Bu düşüncede bir haklılık payı yok mu?
– Bir parça haklılık payı var. Kadının kocası ile arası iyiyse, tabii ki mutlu olur; kötü olduğunda da mutsuz olur. İnsanın eşiyle münasebetleri, hayatını mutlaka şekillendirir; ama hayatta başımıza gelen her şeyin sebebi eşimiz değildir. Belki asıl hata eden sensin. Mutluluğunun perde gerisinde yalnızca kocanı görürsen, mutsuzluğunda da aynı mantığı kullanırsın ve kocana kızgınlık duymaya başlarsın. Ve aranız daha da bozulur.
– İşlerim ters gittiğinde -Ferhat’la hiç alakası olmasa bile- aklıma önce o geliyor ve bir bahane bulup ona kızıyorum. Mutlu bir kadın olsam belki işlerim de ters gitmeyecek diye düşündüğüm çok oldu.
– Kadın mutluluğunu kocasına bağladığında erkek de huzursuz olur. O da karısına kızgınlık duyar.
– O niye kızgınlık duyuyor?
– Bu çok ağır bir yük. İçindeki mumu sen söndürürsen hiç kimse yakamaz. Hayatının bütün mesuliyetlerini -ağır da olsa- kendin yüklenmelisin. İnsanın eşi mutlaka çok değerlidir ama koca ile de kafayı bozmamak lazım.
– Sizce ben de kocayla kafayı bozan kadınlardan mıyım, bilmiyorum; ama Ferhat’la aram kötüyse bütün gün temizlik yaparken, yemek yaparken, aklımda hep o oluyor. Akşamki veya sabahki tartışma bütün gün beynimde dönüp duruyor. İşin en kötüsü de ben bütün gün kendimi yiyip bitirdiğim olayın akşamı Ferhat, eve geldiğinde hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor, bazen tartıştığımızı bile unutmuş oluyor. Buna inanamıyorum. Adam işe gidiyor ve her şeyi unutuyor.
– İyi ki erkekler de kadınlar gibi değil, iyi ki unutuyorlar. Bunun pek çok faydası var. Düşünsene, bütün erkekler iş yerinde gün boyu eşleriyle aralarındaki problemleri düşünüyor olsalar, sinirli sinirli veya dalgın dalgın iş yapsalar, dünya ne hâle gelirdi. Veya eşin de senin gibi geçmişi biriktirip sürekli sana hatırlatıyor olsa hayat çekilmez olurdu. Belki bunlar içindir ki onlar küçük şeylere karşı hassas ve detaycı yaratılmamış.
– Evlilik problemleri küçük şeyler değil ki!
– Aslında çoğu küçük şeyler. Meseleyi büyüten bizleriz. Bir problem olduğunda onun üzerinde değil çaresi üzerinde düşünmelisin. Mutluluğunu kocanın üzerine atıp, ilk adımı ondan beklememelisin. Özür dilesin, aramızı düzeltmek için o adım atsın diye beklemek seni pasifleştirir ve mutsuz etmekten başka bir işe yaramaz. Evlilik yıldönümümüzü hatırlamıyorsa, ben asla hatırlatmam, kendi hatırlarsa-bir manası var, diye düşünmek sevgiyi değil gururu gösterir. Harekette bereket vardır. Bekleme, mutluluğun için sen adım at.
– Tamam, gayret edeceğim.
– Yine bir fıkra ile bitirelim. Hayatında her şeyden şikâyet eden bir adam varmış. Bir yıl bahçesindeki ağaçlar çok güzel meyve vermiş. Komşusu: “Bu yıl keyfin yerinde olmalı. Ağaçların dalları meyvelerle dolu.” demiş. Adam: “Pek fena değil; ama bu yıl da hayvanlara yem olarak vermem gereken çürük elmalar yok, o beni üzüyor.” demiş. Mutsuz olmak için sebepler bulma.