Mükemmelliyetçilik Depresyonun Habercisi mi?

Mükemmelliyetçilik Depresyonun Habercisi mi?

Mükemmeliyetçi misiniz? Kusursuz ve her zaman en iyisi olma isteği günlük hayatınızı etkilemeye başladıysa sizin için kırmızı alarm çalıyor olabilir…

Mükemmeliyetçilik kişinin kendisine gerçek olamayacak düzeyde beklentiler yüklemesi ve bu beklentilerle ilgili endişe içinde olmasına deniyor.

Buna kişinin kusursuzluğu ararken kendini tüketmesi de diyebiliriz. Mükemmeliyetçilik; kendine yönelik, başkalarına yönelik ve sosyal kaynaklı olmak üzere farklı yönler gösteriyor. Psikolog Sema Tekin, mükemmeliyetçiliği ve hayatımıza etkilerini anlattı.

KİŞİ AŞIRI KORUMACI YA DA BASKICI BİR AİLE ORTAMINDA YAŞAMINI SÜRDÜRÜYORSA NE YAPARSA YAPSIN YETERİNCE GÖRÜLMEYECEĞİNE DAİR BİR İNANIŞ

GELİŞTİREBİLİYOR. AİLEDE MÜKEMMELİYETÇİ YA DA ELEŞTİREL BİRİ VARSA BU DURUM KENDİ İÇİNDE DAHA DA ZORLAYICI BİR HALE BÜRÜNEBİLİYOR.

mukemmelliyetcilik

KİŞİYİ MÜKEMMELİYETÇİ OLMAYA TEŞVİK EDEN FAKTÖRLER NELER?

En önemli noktalardan biri, toplumda çok iyi bir şeymiş gibi yansıtılması ve öyle düşünülmesi… Herhangi bir işe gireceksiniz diyelim. Mükemmeliyetçiyim dediğinizde işinizde çok iyi olduğunuz algılanıyor. İşinizi zamanında teslim edecek ya da kusursuz projeler üretecekmişsiniz gibi bir düşünce oluşuyor. Ama durum bunun tam tersine işliyor. Kişi bu eğilime sahip olduğu zaman daha fazla baskı ve stres altına giriyor. Dolayısıyla yapılan işe daha fazla hata payı dahil oluyor. Ayrıntılara gereğinden fazla odaklanıldığı için bütünü görmekte zorlanılıyor. İş zamanında teslim edilemiyor çünkü döndürüp dolaştırılıp, sürekli uğraşılıyor. Hayata geçirmek için bir adım atılamıyor, o mükemmel şey her neyse ortaya çıkamıyor. İşin psikolojik altyapısı da var. Çoğu zaman sevgi, kabullenilme ve onaylanma ihtiyacı ile paralel doğrultuda yer alıyor. Açıkçası bu tarz insanların tek beklentileri çevreleri tarafından onaylanmak. Yaptıkları bütün işleri birileri için yapmış oluyorlar. Bu konuda önem arz eden bir diğer konunun medya olduğunu düşünüyorum. Ekranlarda yer alan çoğu kişinin kusurlarının kapatılması, dizilerin sürekli lüks yerlerde çekilmesi gibi durumlar kişilerin gerçeklik algısında çarpıtmalara yol açabiliyor. Kendilerine yönelik beklentilerini etkileyen bu durum uzun vadede mutluluğa yükledikleri anlamı da değiştiriyor.

MÜKEMMELİYETÇÎLİĞİ BAŞARI ODAKLI OLMAKLA KARIŞTIRMAMAK GEREKİYOR. BAŞARI ODAKLI OLMAK HATALARI VE İNSAN FAKTÖRÜNÜ DE HESABA KATMAYI GEREKTİRİYOR. BAŞARI ODAKLI KİŞİLER MÜKEMMELİYETÇİLERDEN FARKLI OLARAK BAŞARISIZ OLMA RİSKİNİ ALMAKTA ZORLANMIYOR, HATA VE ZAYIFLIKLARI GELİŞİMİN BİR PARÇASI OLARAK GÖRÜYOR.

YAŞ GRUPLARINA GÖRE MÜKEMMELİYETÇİLİK NE GİBİ FARKLILIKLAR GÖSTERİYOR?

Klinik gözlemlerime dayanarak söylüyorum, bu çok ufak yaşlarda da başlayabilecek bir durum. İlköğretim ve öncesi dönemde küçük çocuklar için rekabet ortamı oluşmaya başlıyor.

Bu küçük çocuklar ebeveynlerinin kıyaslamalarına maruz kalıyor. Dolayısıyla “O benden daha iyi, ben henüz o kadar iyi değilim” diyebiliyorlar. Bunlarla beraber tatminsizlik ve memnuniyetsizlik de başlıyor. Bu durum ergenlerde depresif ve kaygı odaklı ilerliyor. Kişi yaptığı şeylere karşı sürekli çaresizlik hissediyor.

Fayda sağlayacağını, bir şeylere yararlı olabileceğini düşünmüyor. Bir sınav için ne kadar çok çalışsa da “nasılsa geçemeyeceğim, yapamam, çalışmayayım o zaman” diyerek baştan pes ediyor. Olayları en kötü yönüyle değerlendiriyor. Özsaygılarında ciddi bir düşüş başlıyor. Yetişkinlerde de kaygı ve depresif belirtiler ortaya çıkıyor. Ama daha çok tükenmişlik ve yoğun stres hali beliriyor. Özellikle vücut bu stresi ve çöküşü kaldıramamaya başlıyor. Fiziksel deformasyonlar da oluşuyor. Migren, panik atak, kilitlenmeler, ağrılar ve diş sıkma bunların başında geliyor.

HER DURUMDA MÜKEMMEL OLMAYI İSTEMEK NE ZAMAN TEHLİKELİ BİR HAL ALIYOR?

Kişinin sosyal ve psikolojik olarak günlük hayatını etkilemeye başladığında tehlike çanları çalıyor diyebiliriz. İnsan ilişkilerini ne kadar etkilediği de önemli. “Huzurlu muyum, yaptıklarımdan mutlu oluyor muyum, çevremdekiler tarafından kabul edilen biri miyim?” gibi soruların cevapları bu durumun patolojik olup olmadığını belirliyor diyebiliriz. Eğer kişi kendi içinde bir mutsuzluk yaşıyor, çevresinden bu konuyla ilgili eleştiri alıyorsa, demek ki çözülmesi gereken bazı problemler var demek oluyor. Bu noktada psikolojik destek almak faydalı oluyor.

MÜKEMMEL OLMA ISTEGI AŞIRIYA KAÇTIĞI ZAMAN KİŞİ NASIL FARKINA VARIYOR?

Mükemmeliyetçilik olarak fark etmiyor. İçsel ve dışsal birtakım faktörlerin sonucunda ortaya çıkıyor. İçsel farkmdalıkta tükenmişlik ve zihinsel yorgunluk oluyor. Dışsal olarak fiziksel ağrılar ve hastalıklar beliriyor. Burada önemli bir nokta var ki, kişi tüm bu faktörlerin mükemmeliyetçilikten kaynaklandığının farkına varamıyor. Kişi, bize depresyonla, yeme bozukluklarıyla ya da panik atakla geliyor. Ama tüm bunların nedeninin ne olduğunu bilemiyor. Daha çok sonuçlarla başa çıkamadığını söyleyerek şikayetlerini belirtiyor.

İSTENİLEN “MÜKEMMEL” HEDEFE ULAŞILAMADIĞI, KENDİNCE BAŞARISIZ OLDUĞU ZAMAN KİŞİ NASIL BİR RUH HALİNE BÜRÜNÜYOR?

Bu sorunla çok karşılaşıyoruz. Mükemmeliyetçilik düşüncede daha belirgindir, aslında ortaya çıkan çok net bir sonuç da yoktur ortada. Başarılı olunmak istendiğinde, başarısızlıktan korkulduğunda atılması gereken ve kişinin kendine sorması gereken birkaç soru var: Başarılı olmak için ne yapabilirim, nasıl ilerleme gösterebilirim gibi… Ama mükemmeli baz almış kişilerde bunlar yok. Tam tersi işliyor zihinde. Başarısızlıktan nasıl kaçarım diye düşünerek işe koyulmaya başlanıyor. Bundan da çok korktukları için birtakım şeyleri erteleyebiliyor ya da nadiren de olsa bahane uydurabiliyorlar.

Depresyona da yol açıyor mu?

Hem de sıklıkla… Yeme bozukluğu, öfke kontrol problemi, performans kaygısı ve ilişki sorunları olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin, ailenizle beraber pikniğe gittiğinizi düşünün. Orada sizin için önemli olan şey ailenizle bir şeyler yiyip, eğlenip, keyifli vakit geçirmek. Günün sonunda da “Ailemle ne güzel zaman geçirdim” diyebilmek… Ancak mükemmel odaklı kişüerde bakış açısı böyle olmuyor. Onlar için orada hazırlanan yemeğin ne kadar iyi olduğu, mangal ateşinin kaç derecede yandığı ve etin buna göre ne kadar iyi piştiği önem taşıyor. Çünkü bunlar mükemmel olmazsa, iyi vakit geçirilemeyecek algısını doğuruyor.

SOSYAL VE TOPLUMSAL BASKI

Mükemmeliyetçiliğin sosyal boyutu başkalarının ancak siz mükemmel olursanız size değer verecekleri düşüncesine inanmak, depresyon ve aşırı kaygı gibi duygusal sorunlarla yakından ilişkili. Bunun nedenlerinden birisi, kişinin üstünde gerçekçi olmasa da büyük bir baskı olması ve sonuçta kendisini çaresiz hissetmesi. Bu tarz düşüncelere sahip kişiler, ne kadar başarılı olurlarsa, insanların onlardan daha fazla başarı bekleyeceklerini düşünüyor.

Bu durumdan kurtulmak isteyen bir kişinin neler yapması, nasıl düşünmesi gerekiyor?

Sonuç almak yerine, sürece odaklı hareket etmek büyük fayda sağlıyor. Hayatlarını yaşarken, yaşadıkları andan zevk almaya odaklanmaları iyi olabiliyor. Bir gün içinde haddinden fazla iş yapmak, bir şeyin üzerinde fazlaca düşünmek yerine daha planlı bir düzen izlenebilir, iş yapılırken bir zaman kısıtlaması konulabilir. 0 zaman bittiğinde bir daha bakılmamak üzere üstü kapatılıp devam edilebilir. Mükemmeliyetçi bireyler için hata yapmak, yenilgi anlamı taşıyor ve beklentilerini esnetme konusunda ciddi zorluklar yaşıyor. Kontrolü elden bırakmak onlar için dehşet verici oluyor. Çünkü tek bir domino taşının sallanması sürece dair tüm planlarının bozulduğu anlamını taşıyor. Belirsizliklerle mücadele etmeyi öğrenmek hayatlarını daha az stresli hale getirebiliyor. Bunun için kendilerini çok zorlayacak olsa dahi yaptıkları işi paylaşma, görev dağılımı gibi adımlar atmayı deneyebilirler.

Elif Gürsoy




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir