Mersin Mutfağı ve Kültürü
KİLO ALMADAN DÖNEBİLİR MİSİNİZ?
Çok kültürlü, çok sesli, çok renkli bir geçmişin izlerini taşıyan Mersin’in mutfağı da farklı damarlardan besleniyor. Doğu ve Batı’yı birleştiren, başka kültürlere ait yemekleri birbiriyle harmanlayan Mersin, lezzet dünyamızda ayrıcalıklı bir yer edinmeyi fazlasıyla hak ediyor.
Mersin, farklı kültürlerin zenginleştirdiği Anadolu topraklarından beslenerek kendine özgü bir mutfak yaratmayı başarmış şehirlerden biri. Köklü tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan bu şehir, geçmişten gelen mirası bir liman şehri olmanın avantajlarıyla birleştirerek lezzet dünyasına unutulmaz tatlar armağan ediyor. Mersinin “modern” görüntüsü sizi yanıltmasın. Hititler, Asurlar, Fenikeliler, Frigyalılar, Yunanlılar, Araplar, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar yüzyıllar boyunca bu kentin topraklarında kendine yaşam kurmuşlar. Bir deniz şehri olması, Akdeniz rüzgârları da estiriyor bu mutfakta. Mersin’in farklı inançları kucaklayan çok kültürlü hayatı, mutfağını etkileyen en önemli faktörlerden biri. Bu mutfağa şekil veren Türk, Arap, Yörük ve Akdeniz esintileri sofralara unutulmaz lezzetler taşıyor.
MERSİN USULÜ KEBAP: TANTUNİ
Mersin mutfağının en önemli aktörlerinden biri kuşkusuz ki tan-tuni. Arap kültürünün Mersin’e hediye ettiği tantuninin ünü, şehir sınırlarını çoktan aştı. Tantuni, Mersin’de 19. yüzyılda Arap işçiler tarafından ilk kez yapılmış. Bugün Türkiye’nin birçok şehrinde iyi . tantuni yemek mümkün. Ancak bu lezzeti ana yurdunda tatmanın keyfi bir başka. Mersin’de her köşe başında tantuni yapan bir yere rastlamak mümkün. Nedir tantuniyi güzel kılan ayrıcalıklar derseniz, kısaca özetleyelim: İşin ustalarından aldığımız bilgiye göre tantuni, süt danasının but ve kaburga kısmından yapılıyor. Sinirleri ayıklanan eder, kuşbaşından daha küçük doğranıyor. Önce haşlanıp sonra tepsiye konuyor. Tepsinin bir yanında yağsız et bulunuyor, buna biftek deniyor. Diğer yanda ise etin yağlı bölümü yer alıyor. Bunun adı da tantuni… Sipariş gelince, tepsici bir porsiyon eti ortadaki çukur bölüme çekiyor. Dibi tutmasın diye biraz su atıp sıvı yağ döküyor. Maydanoz, domates, soğan, tere, taze nane, kimyon, biber koyup karıştırıyor. Bir yandan da lavaş ekmeğini pişen ete bastırıyor. Etler pişince dürüm yapılıp müşteriye servis ediliyor.
HAVUCUN EN TATLI HALİ: CEZERYE
Mersin’in bir diğer lezzet klasiği, cezerye. Tıpkı tantuni gibi Arap kökenli olan cezerye, havuçtan yapılıyor. Şehrin en iyi havuçları yıkanıp haşlanıp, kıyma makinesinde çekilerek püre haline getiriliyor. Sonra dev mikserlerde kaynayan şerbetin içine dökülüp karıştırılıyor. Kıvama gelmesine yakın içine ceviz ve tarçın atılıyor. Karışım satışa çıkmadan önce en az bir gün dinlendiriliyor. Sonra koca bir koni haline getirilip, dükkânın en görülen yerinde satışa sunuluyor. Cezerye konisi, tıpkı döner kesilir gibi ince ince dilimlenmeli. Kutulara konmadan önce de dilimler rendelenmiş hindistancevizine bulanmalı ki dilimler birbirine yapışmasın. Tam bir enerji deposu olan cezerye; havucun içerdiği A vitamininin yanı sıra içine katılan kuruyemişlerden dolayı da çok besleyici bir tadı.
MUTFAĞIN OLMAZSA OLMAZLARI
Mersin mutfağının karakterini belirleyen başlıca unsurları baharat, et, bulgur ve sebze olarak sıralayabiliriz. Acı ve baharatlar yoğun olarak kullanılıyor. Kebaplar ve bulgurla hazırlanan içli köfteler önemli bir yere sahip. Torosların etkisi altında kalan şehir mutfağında yayla kültürü de oldukça etkili. Yaylalarda yetişen taze ot ve baharatlarla yapılan yemekler, Mersin mutfağının vazgeçilmezleri arasında. Mersin mutfağında narın yanı sıra sumak, koruk, dağ eriği ve dut kızılının ekşileri yapılarak yemek ve salatalarda kullanılıyor. Mersin’in özellikle içli köfteleri dillere destan diyebiliriz. Genel olarak köftelik ince bulgur, irmik, kimyon, salça, un ile hazırlanan bulgur hamurunun içi kıyma, soğan, maydanoz ve çeşitli baharatlar ile hazırlanan harç ile dolduruluyor. Sini köftesi de bilinen eski yemeklerden biri. Temel malzemesi ince bulgur, un, irmik, soğan, kıyma ve çeşitli baharatlar olan sini köftesi bir tepsi içerisinde fırında pişiriliyor ve kesilerek servis ediliyor. Bir çeşit köfte olan batırık ise tahin, domates, soğan, ince bulgur, maydanoz, fıstık veya susam, salatalık, kuru domates ve su ile hazırlanıyor. Lahana, marul veya asma yapraklarıyla yenilebildiği gibi soğuk çorba olarak da içilebiliyor.
MERSİN’DE NARENCİYE HAYATTIR
Misafirlerine yemyeşil narenciye bahçeleri ve narenciyenin baş döndüren kokusuyla “hoş geldiniz” diyen Mersin için narenciye hayat demek. Mersin, şehrin en önemli gelir kaynaklarından biri olan narenciye verdiği önemi, her yıl gerçekleştirdiği Narenciye Festivali yle gösteriyor. Narenciyenin marka değerini yükseltmek, narenciye üretimini teşvik etmek ve Mersin’in alâmetifarikası narenciyenin ulusal ve uluslararası alanda tanıtımını yapmak amacını taşıyan festival, şehirde karnaval havası estiriyor.
Mersin in ünlü lezzetleri arasında kerebiç de yer alıyor. Daha çok ramazan ayı ile özdeşleşen ve Mersin’in güllacı olarak tabir edilen kerebicin en önemli özelliği, üzerine çöven otu suyu ile hazırlanan sosu. İçi ceviz veya Antep fıstığı dolu bir tür köfte görünümlü kerebiç; çöven otu, pudra şekeri, margarin, zeytinyağı, tarçın, yumurta, un veya irmik, ceviz veya fıstık içi ile hazırlanıyor.
“Analıkızlı”, Mersin mutfağının bir diğer gözdesi. Bu çorbada “ana” görevini üstlenen büyük bulgur köftenin içi nohutla dolduruluyor. Küçük köfte “kızın” ise içi boş oluyor. Salçalı ve bol ekşili bu çorba, damaklarda özel bir tat bırakıyor.
Başka yerlerde kolay kolay bulamayacağınız özel lezzetlerden biri de zahter. Leblebi tozu, dövülmüş karpuz çekirdeği, susam ve yiyeceğe adını veren zahter bitkisinden (zahter kekiğin yakın akrabasıdır) oluşan karışımla hazırlanıyor. Ekmeğin içi açılıp önce saf zeytinyağına banılıyor, sonra da bu karışım serpilip kapatılıyor. Değişik lezzetleri denemeyi sevenlere önerilir.