Kadın Haklarına Dair Bütün Bildiklerini Unut
Zihninde iyi bir temizlik yapmalısın; bu mevzuda ne biliyorsan kafandan sil süpür. Tozu dahi kalmasın…
Şirin çok şaşırdı, gözlerini iri iri açıp dik dik bana baktı.
– Bunu nasıl söylersiniz? Kadın hakları çok mühim. Biz kadınlar haklarımızı bilmezsek, erkekler bizi ezer.
– Sen feminist olmuşsun Şirin.
– Hayır, ben feminist değilim, ayrıca feminizme karşıyım. Ben sadece kadm haklarını müdafaa ediyorum.
– Sen gizli bir feministsin Şirinciğim. En tehlikeli grubundan. Kendin de farkında değilsin.
– Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz iki cümlemle?
– Eminim, çünkü ben de eski bir feministim. Şimdi ise antife-minist. Bir zamanlar bana feminist dediklerinde çok kızar ve bunu asla kabul etmezdim. Geriye dönüp bakıyorum da her ne kadar o yıllarda kabul etmesem de gizli bir feminist olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.
– Feministsem de bu çok da kötü bir şey değil bence. Feminizm kadın-erkek eşitliğini getirdi, bu da çok güzel bir şey
– Kadın ve erkek insan olarak eşittir fakat hak ve vazifeler bakımından aynı olamazlar. Feminizm hak ve vazifeler bakımından da erkeklerle denk olmak davası peşinde… Aslında eşit yapıda olmayanların arasında eşitlik yaratmaya çalışmak haksızlık ve adaletsizliktir. Kadın ve erkek, yaratılıştan gelen farklılıkları yüzünden eşit olamazlar. Bu feminizmin mantığı “Bak, aslan et ile besleniyor, sen ne diye ot yiyorsun? Gel, sen de et ye, çünkü siz eşitsiniz.” diye ceylanı zoraki ava gönderip ona et yedirmeye çalışmaktan başka bir şey değil.
– Ama biz de erkeklerin yaptığı her şeyi yapabiliriz.
– Zaten bugüne kadar “Sen de erkeğin yaptığı her şeyi yapabilirsin.” diye verilen gazla kadınlar lüzumsuz yere havalandılar. Fakat kanatla değil gazla uçunca, yere çakılmak da uzun sürmez.
Kadınlar öyle bir gaza geldi ki artık erkeğin hizasına değil önüne geçmek istiyorlar. Aile hayatında ve iş hayatında… Eskiden her başarılı erkeğin arkasında bir kadın olurmuş, şimdilerde her başarısız ve işsiz erkeğin önünde bir kadın var.
– Ama eşitlik olmazsa erkekler kadınları ezmeye çalışır.
– Maalesef ki pek çok kadın senin korkularını yaşıyor. Ezilme korkusu yaşayan kadın ne yapıyor? Aman beni ezmesin diye ömrünü kocası ile mücadele ederek geçiriyor. Ezilme korkusunun altında yatan sebep ise az önce söylediğim “feminizm” denilen “kadın hakları yaygarası.” Yıllarca medya tarafından kadınlara yavaş yavaş enjekte edilen fakat hızlı bir şekilde zehirleyen fikirler: “Aman kadınlar! Haklarınızı bilin, kendinizi ezdirmeyin.”
– Kadınların, haklarını aramasının ne zararı olabilir ki?
– Bunca zaman sonra gelin neticeye bakalım. Kadınlar haklarını kullanınca mutlu oldular mı? Hayır. Kadın hakkını değil, ancak aklını kullandığı zaman mutlu olabilir. Kadınlar “Aman kocamız bizi ezmesin…” diye korkularından eşleriyle sürekli mücadele ediyorlar. Bunun sonucunda da kadınları, kocalarının ezmesine gerek kalmıyor, kadınlar kendi kendilerini gayet güzel eziyorlar.
– Şimdi siz bunları söyleyince düşünüyorum da galiba ben de Ferhat’la çok mücadele ediyorum. Bugüne kadar bunu mücadele kelimesi ile adlandırmamışım ama hoşuma gitmese de doğru kelime bu galiba.
– Feminizmin zararı sadece ezilme korkusu ile kalmadı. Feminizm özgürlük adına kadınlara çok şey kaybettirdi: Önce kadınları erkekleştirerek onların kadınlığını kaybettirdi. Mutluluğunu kaybettirdi. Haysiyetini kaybettirdi. Kadının masumiyetini ve saygınlığını kaybettirdi. “Cinsî özgürlük” diyerek kadınları erkeklere peşkeş çekti.
– Feminizmin kaybettirdikleri gibi kazandırdıkları da oldu. Onları da inkâr etmeyelim.
– Haklısın, feminizmin kadınlara kazandırdıkları da var tabii. Kadınlara; erkek düşmanlığı, kibir ve ev işi düşmanlığı kazandırdı. Feministlerin kadınlara verdiği en büyük zararlardan biri, ev kadınını aşağılaması, onu “basit kadın” olarak sunmasıdır.
Bizim asıl kültürümüzde kadın ev işi yapar, erkek dışarıda ailenin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışır. Eskiden kadınlar; ev işlerini, çocuğunun bakımını seve seve yapardı. Şimdi ise kocasına hizmet etmekten zevk alan kadınlar yerine, kocasına hizmeti canı çıka çıka yapan, “Bunu neden kendi yapmıyor?” diye söylenen kadınlar çoğaldı.
– Ben bu kazançları kast etmemiştim ama demek ki bunlar da varmış.
– Sen bu meseleyi evde enine boyuna düşün Şirinciğim. Zihin temizliğim yap. Tabii, bir haftada tamamen temizleyebilmeni beklemiyorum. Şimdilik sadece temizlemen gerektiğine inanman yeterli. Zaten bundan sonraki birkaç adım da doğrudan yahut dolaylı olarak buna bağlı. Bu haftaki görüşmemizi küçük bir hikâye ile bitirmek istiyorum.
– Hikâyeleri çok severim.
– Bir erkek ve bir dişi serçe dala konmuş, cıvıldaşıyorlarmış. Devenin biri gelip serçelerin bulundukları dalı ısırıp çekmiş. Serçeler nerdeyse düşüyorlarmış.
Erkek serçe öfkeyle deveye:
“Aşağıya inersem bacaklarını kırarım!” diye bağırmış.
Deve şaşkınlık içinde, yaşlı bir devenin yanına varıp olan-biteni anlatmış.
Yaşh deve sormuş:
“Serçenin yanında dişisi var mıydı?”
“Vardı…” diye cevaplamış genç deve.
“Öyleyse korkmak lazım, hiç dinlemez, kırar.” demiş yaşh deve.
– Çok güzel ve ibretli bir hikâye.
– Kıssadan hisseye gelirsek Şirinciğim, sen bir dişi olarak gülücük at, gözlerini süz, erkeğinle cilveleş, ona hizmet et, o da senin için devenin bacağını kırsın. Yoksa devenin bacağım kendin kırmak zorunda kalırsın.
– Hisseyi aldım, teşekkür ederim, haftaya görüşürüz.