İyi Bir Beslenme Düzeni Oluşturmak
BU DÜĞÜMÜN BİR ÇÖZÜMÜ VAR MI?
OF! BÜTÜN BOKLARI HAZMETMEK ÇOK ZOR OLDU, DEĞİL Mi? BESİNLER HAKKINDA bu kadar uzun uzadıya düşünmek bizi nereye götürür? Bugünlerde yürütülen bilimsel çalışmaların bolluğu, her türlü bakış açısını destekleyecek kanıtın bulunabileceğini gösteriyor. Ancak bir konuda tekbir çalışma yapıldıysa insanın buna her zaman dikkatle yaklaşması gerekiyor. Bu tür çalışmaların bilimde büyük sıçramalara yol açtığı nadir görülür. Bilimle ilgili hayal kırıklığın yaratan gerçek şudur: Bilim, bir dizi küçük adımla ağır ağır ilerler ve sonunda uzman görüşlerinin o konuda fikir birliğine varması beklenir. Beslenme konusunda da az çok bu olmuştur.
Ortak görüş gayet nettir. Bol bol meyve sebze yiyin, günde sekiz ila on porsiyonu hedefleyin. Bunları güzelce yıkayın. Organik mi, geleneksel yöntemlerle mi yetiştirilmiş olduğunu dert etmeyin. Çeşitlilik arayın, yedikleriniz ne kadar renkli olursa o kadar iyidir. Haftada bir-iki kez balık yiyin. Çocuk doğurma yaşında olan kadınlarla küçük çocukların kılıç balığı ve taze ya da donmuş ton balığı gibi balık türlerinin alimim sınırlandırması gerektiğini aklınızın bir köşesinde bulundurun. Bu tür balıklar, yüksek miktarda cıva ihtiva eder çünkü. Kırmızı etin ara sıra yenmesi gerekir, kümes hayvanları tercih edilmelidir. Her iki et türünün de tabakta az miktarda yer kaplaması, tabağın geri kalanının sebze, esmer pirinç ya da tam buğdayla doldurulması gerekir. Çoğunlukla güne yulaf, keten ve kırmızı meyvelerle başlayın. Yumurtadan korkmanıza gerek yok. Haftada beş tane bile yemenizin kanınızdaki kolesterol oranına etki etmesi mümkün değil, işlenmiş gıdaları en aza indirin, özellikle de tuz ve hidrojene yağ bakımından zengin olanları. Az yağlı süt ürünleri müthiş bir kalsiyum kaynağıdır ve beslenmeye dâhil edilmelidir. Meşrubatların herhangi bir yararlı besin değeri yoktur. Yeşil çay harika bir içecektir. Kahve ise aşırıya kaçmadan tüketilirse çok az sorun yaratır. Kabuklu yemişler mükemmel atıştırmalıklardır. Kanola ya da zeytinyağı kullanın ama sık sık yağda kızartma ya da barbeküden kaçının. Siyah çikotala, çikolatalı pastadan daha iyi bir tatlıdır. Günde bir tane alkollü içecek iyidir. Söylemeye gerek bile yok, toplam kalori aliminin harcanan enerjiyle dengeli olması gerek. Ve unutmayın, etrafta “mucize” yiyecekler ya da içecekler yok.
O kadar da karmaşık değilmiş, ne dersiniz? Ama burada başka gerçekler devreye giriyor. Çoğu insanın tat alma organı, sebzeli burger yerine hamburgeri, mercimek yerine kızarmış patatesi, az yağlı süzme peynir yerine brie’yi ve elma yerine elmalı pastayı tercih eder. Ara sıra tat alma organınızı memnun etmek isterseniz durmayın. Ne olsa, önceden de dediğim gibi, hayatta ağzımıza koyduğumuz her lokma için endişelenmekten daha güzel şeyler var yapacak. Önemli olan genel beslenme biçimimiz. Her gün elma yiyip de besin değeri bakımından korkunç bir düzene sahip olmak mümkün. Aynı şekilde arada donut yiyip düzgün beslenmek de…
İyi bir beslenme düzenini tam olarak oluşturmanın yolu sürekli ince ayar yapmaktan geçiyor. Yukarıda verilen temel bilgiler, somut bilime dayalıdır ve ileride yapılacak araştırmaların bunlarla ilgili köklü değişikliklere neden olma olasılığı düşüktür. Tabii ki bazı iyileştirmeler söz konusu olabilir. Örneğin, yakın zamanda şöyle bir şey öğrendik: Tip 2 diyabetliler, kanlarındaki şeker oranını kontrol altında tutmak için tarçından yararlanabilir ancak bu, Tip 1 için geçerli değildir. Öte yandan elmanın sağlığımız üzerinde düşündüğümüzden daha büyük yararları olabilir. Son zamanlarda yapılan bir çalışma, hamileliği boyunca elma yiyen kadınların çocuklarını ileride ortaya çıkabilecek astım hastalıklarına karşı koruyabileceğini gösterdi. Özellikle genetiği değiştirilerek folik asit bakımından zenginleştirilen domatesler üretme olasılığının olabileceğini de duyduk ki bu, domateslerin tüketilmesini tavsiye etmek için geçerli bir neden.
Neredeyse her gün bir yenisi sunulan bilimsel çalışmaları dikkatle gözden geçirirseniz, çoğunun bizim ortaya koymaya çalıştığımız temel beslenme prensiplerini düzenlemekten başka bir şey yapmadığını görürsünüz: Sebze, meyve, tam tahıl ve az yağlı süt ürünleri içeren besinler yiyin. Yemek yerken aşırıya kaçmayın.
İşte bu yüzden yarın sabah yulaf ezmemin üstüne öğütülmüş keten tohumu serpip kırmızı meyve koyacak ve portakal suyuyla ıslatacağım. Öğle yemeğinde domates, marul ve peyniri tam tahıllı ekmeğimin içine koyup biraz da humus katarak bir sandviç yapacağım. Yanında da bir muzla armut yiyeceğim (balığa alerjim olmasaydı büyük ihtimalle bir kutu konserve ton balığı ya da somon da yerdim). Atıştırma olarak mı? Tuzsuz fındık-fıstık/havuç çubukları ve probiyotik yoğurt. Ya içecek? Su, kahve ya da çay. Akşam yemeğinde fasulyeli arpa çorbası, ıspanak salatası, tavuk paprika ile yanında benim yeni keşfettiğim brokoli, domates ve esmer pirinçli yemeğim. Tatlı mı? Çilek ve üzüm. Siyah çikolataya batırarak da yenebilir. Sonra uykuya dalacağım ve rüyamda et fümeli sandviç, patates kızartması ve dereotu turşusu göreceğim (ara sıra bu rüyamı gerçeğe dönüştürdüğüm de oluyor). A, evet, neredeyse unutuyordum, bir şey daha var. Her gün yediğim bir şey: Bir elma!