İnsanlık Rekor Sıcaklıklarla Boğuşuyor
SICAK günlerin ortasmdayız. Hepimiz halsiziz. Güneş, enerjimizi alıyor. Çalışmak içimizden gelmiyor. Bu tespitler, acaba doğru mu, abartılı mı? Birleşmiş Milletler’e bağlı bir ajans olarak faaliyetlerini sürdüren ve bütün dünyada çalışma şartlarını iyileştirme çabası içinde olan Uluslararası Çalışma Örgütü ILO (International Labour Organization) tarafından yayınlanan son rapor oldukça ürkütücü. Rapora göre giderek ısınan dünyamızda sıcak, üretkenliği yavaşlatacak, 2030 yılına kadar 80 milyon tam zamanlı iş kaybedilmiş olacak. Bunun parasal karşılığı ise 2 trilyon 400 milyar dolar.
Bütün dünyada kas gücüyle çalışan işçiler, aşırı sıcaklara ajışık değil. Tropikal bölgelerde yaşayanlar bile. Güney Avrupa’da aşırı sıcakların insanı nasıl güçten düşürdüğüne tanık oldular. Geçtiğimiz hafta en yüksek sıcaklıklar, Fransa ve Ispanya’da kaydedildi. Fransa, rekor bir rakamla 45 celsius derecesinden fazlasını gördü. Çiftlikte, inşaatlarda, karayolu, demiryolu, enerji nakil hattı bakım ekiplerinde, fabrikalar gibi sıcak, klimasız ortamlarda çalışanlar, bu zorluğu fazlasıyla hissediyor.
BUNLAR İYİ GÜNLERİMİZ
Bilim insanları yıllar önce, dünya genelinde 2100 yılına kadar 1.5 derecelik sıcaklık artışı olacağını tahmin etmişti. Bu artışa zaten ulaşmış durumdayız. Çalışma hayatımızın nasıl etkileneceğiyle ilgili yeni tahminlerde, iş gücünün önümüzdeki 11 yıllık dönemde, yüzde 2.2 oranında düşeceği hesaplanıyor. Oran, küçük gibi gözükebilir. Ama bu süre içinde toplam iş gücü kaybının yüksek oluşu, sıcaktan etkilenmeyen ülke insanları için bile endişe verici. 2030’a kadar kaybedilecek iş gücünün yüzde 60’ını tarım kesimi çalışanları oluşturacak.
Hasat edilecek ürünün, sıcaklardan olumsuz etkilenmesi de cabası. Çözüm; klimalı, modern hasat makinelerinin kullanılması. Ama bu makinelerin, kullanım oranı, yüzde ile ölçülemeyecek kadar düşük.
îş kayıpları en çok, Güney Asya ve Batı Afrika’da görülecek. Bu bölgelerde 50 milyon iş kaybından söz ediliyor. Asya’nın nüfusu 4.5 milyar, Afrika’nın ise 1.2 milyar. Bu kayıplara, geri kalmış bölgelerde yaşayan insanlar da eklendiğinde gelecekte insanoğlunun üçte ikisinin beslenme zorluğu çekeceği kesin.
AVRUPA’DA SICAK REKORLARI KIRILDI
Sıcaklar, her yıl rekor üstüne rekor kırıyor. Önceki haftalarda Fransa’nın güney kesimleri, 45.9 derece sıcaklığı yaşadı. Bu rekor sıcaklık, Fransa’nın Gallarguesle-Montueux köyünde ölçüldü. 2003 yılındaki sıcaklık 44.1 dereceydi. Fransa Sağlık Bakanı Agnes Buzyn, “Daha önce çocukların ve yaşlıların, sıcağa dayanıksız olduğu sanılırdı. Artık herkes tehlikede” dedi. Fransa’nın meteoroloji kurumu ise ülkenin dört bölgesinde “kırmızı alarm” verdi. Ayrıca ülkenin pek çok bölgesi, ikinci derece tehlike sayılan “turuncu alarm” konumunda. Meteoroloji uzmanları, yüksek ısıdan, Kuzey Afrika’dan çekilen sıcak havanın, Orta Avrupa üzerinde yüksek basınca sebep olduğunu söylüyor. Bu hava, Atlantik üzerinde de güçlü fırtınalara sebep oluyor. 16 kentinde acil durum ilan edilen Ispanya da, Fransa’dan sonra en sıcak günleri yaşayan ülke. Burada itfaiye teşkilatları, son 20 yılda görülmemiş sayıda orman yangınıyla mücadele ediyor. Pek çok bölgede de su kesintisi uygulanıyor. Almanya’nın Potsdam’daki îklimbilim Enstitüsü, 1500 yılında bu yana en sıcak beş yaz mevsiminin, 21’inci yüzyılda yaşandığını hatırlatıyor. Polonya ve Çek Cumhuriyeti de Haziran’da rekor sıcaklıklar kaydeden diğer ülkeler.
Sıcakla başa çıkma rehberi
Yaşı kemale ermiş İstanbullu okuyucularımız hatırlayacaktır. İstanbul, 1960’larda bile 35 derece ve üzeri sıcaklıkları görmüştür. Ama o zamanlar, gazeteler ve radyolar bunu bir sorun yapmamıştır. Dünyanın ısındığı, bilimsel bir gerçekliktir. O halde ne yapmalıyız? Ne yazık ki, sıcaklardan korunmanın yüzde yüz etkili bir formülü yok. Evinizde ve arabanızda klima olsa bile günlük işleriniz için dışarıda dolaşmak zorundasınız. Kaldı ki klima da, sağlıklı bir yardımcı değil.
■ Her şeyden önce sıcak çarpması işaretlerini görebilmelisiniz. Başınız dönüyorsa veya ağrıyorsa, aşırı terliyorsanız, oranıza buranıza kramp girmeye başlamışsa, iştahınız kaybolmuşsa, arka arkaya sık nefes alıyorsanız, kendinizi hep susuz hissediyorsanız, sıcak çarpmasına çok yakınsınız demektir. En kısa zamanda güneş ışığından kaçın. Hele terlemeniz aniden durmuşsa, hastaneye gidin. Tıbbi müdahale olmadan sorun çözülmez. Sıcak çarpmasında bilincinizi kaybedersiniz. Daha da kötüsü hayati organlarınız kalıcı olarak zarar görür. Bu da, ölüm demektir.
■ Uzun süre sıcak kalıp soğuk suya girmeyin. İspanya’da tarım işçileri, iş bitiminde soğuk duşa giriyor, kısmi felç geçirip hastanelik oluyorlar.
■ Susamasanız bile su için. Yanınızda hep bir şişe su olsun. Yazın su ihtiyacı kışa oranla üç kat artar. Terlemek, vücudun su kaybetmesi demektir.
Bu suyu yerine koymanız gerekir. Kafeinli içecek veya meşrubat tüketmeyin. Sizi daha da susatır. İçeriğinde yüksek oranda su bulunan besin maddeleri yiyin. Salatalık, marul, kavun, karpuz, çilek, şeftali gibi. Ağır öğünlerden kaçının. Karbonhidratı, proteini bol besinlerin sindirimi sırasında vücut daha çok ısı üretir.
■ Koşu, yürüyüş,jimnastik, pilates gibi egzersiz alışkanlıklarınız olabilir. Yaz günlerinde bu alışkanlıklarınızdan vazgeçin.
■ Yaz mevsimi, aynı zamanda tatil mevsimi demek. Tatil için daha sıcak veya daha serin bir yere gitmiş olabilirsiniz. Böyle durumlarda bir-iki gün hiçbir şey yapmayın. Vücudun yeni ortama alışmasına izin vermelisiniz.
■ Evlerde klima kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Ama solunum yolu hastalıklarından dolayı hastanelere başvuranların sayısı da artıyor. İlla kullanmak istiyorsanız hiç olmazsa şu yanlışları yapmayın: Klimalar bakım gerektirmez ama filtreleri zaman zaman temizlenmelidir. Temizlenmeyen filtreler odaya toz ve bakteri püskürtür. Pencereler açıkken klima kullanmak, havanda su dövmekten farksızdır. Isıyı minimuma ayarlamak, klimanın daha çok soğutacağı anlamına gelmez. Evinizin içi 30 derece iken siz klimayı 18 dereceye ayarlarsanız, klima havayı bu sıcaklığa asla düşüremez. Saatlerce açık kalan klima, patlayabilir. Geçen yıl Aydın’ın Çine ilçesinde evde bir klima patlamış, patlama ve ardından çıkan yangın, evi kullanılmaz hale getirmişti. Bu yıl da birkaç hafta önce, Antalya’da bir hastanede klima patlamış, bir kişinin ölümüne neden olmuştu. Çevreciyseniz zaten klima kullanmaz, vantilatör gibi alternatif araçlar ararsınız.
■ Sıcakla başa çıkma formülü değildir ama önemlidir. Bir orman yangını görürseniz hemen ilgililere bildirin. “Nasıl olsa birileri haber vermiştir” diye düşünmeyin. Gönüllü olarak söndürme çalışmalarına katılabilir veya oradan hızla uzaklaşabilirsiniz. Yunanistan’da geçen yıl temmuz ayında başkent Atina yakınlarındaki bir plajı çevreleyen ormanlık alanda yangın çıkmış, 74 kişi hayatını kaybetmişti.
■ “Açık renk ve pamuklu giysiler giyin”, “Evdeyseniz bütün pencereleri açın” gibi kalıplaşmış tavsiyeler vermeyeceğiz. Dışarıdan sıcak hava geliyorsa, pencereleri açık tutmanın bir anlamı yoktur. Özellikle yatak odanızın perdelerini bile açmayın. Dışarıdan gelen güneş ışığı ya da dağınık ışık, yatak odanızın duvarlarını ısıtır. Bu ısı, soğumaz, gece boyunca kalır. En iyisi, yavaş dönen bir vantilatördür. Vantilatörün önüne buz dolu bir tepsi koyarsanız biraz daha faydası olur. Ama vantilatörün hava akımı doğrudan üzerinize gelmesin. Sabah kalkamazsınız.
Serinlemek için sıcak şeyler içmek, size saçma gelebilir. Kanada’da Ottavva Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada sıcak içeceklerin vücut ısısını artırdığı ve dolayısıyla kişinin dış ısıdan etkilenmediği ortaya çıkarıldı. Sıcak içecek sizi terletir. Ter de buharlaşırken vücudun ısısını alıp sizi serinletir. Güney illerimizde baharatlı yiyecek tüketmenin mantığı da aynıdır. Vücudu kızıştırmak ve dış sıcaklığı daha az hissetmek.
■ Nemlendirici kremler kullanın. Kremleri de buzdolabında saklayın. Sürdüğünüzde çifte ferahlık hissedersiniz.
■ Uzun yolculuklarda yanınızda mutlaka birkaç termos bulundurun. Termosunuz yoksa, birkaç pet şişeyi, patlatmayacak kadar buzlukta dondurun. Buzlar çözülene kadar size yol boyu soğuk su sağlar. Araç klimanızı kullanırken de araç camlarından biri, iki parmak aralık kalmalıdır.
■ Evinizdeki elektrikli cihazları tamamen kapatın. Özellikle uzaktan kumandayla çalışanları. Çünkü cihazınız, uzaktan kumandadan sinyal almak için bazı devrelerini açık tutar.
Bu da fazladan elektrik tüketimi ve ısı demektir.
■ Kentlerde oturanların en büyük korkusu, “ısı adaları”dır. Isı adaları, kentleşmenin yoğun olduğu, az yeşillik bulunan ya da hiç bulunmayan mahallelerdir. Buraları, kent dışındaki dağınık yerleşim birimlerinden 5-6 derece daha sıcak olur. İmkanınız varsa ısı adalarından kaçın. Ama güneydeki yazlıklara değil, kuzeydeki dağ evlerine kaçın.
■ 35-40 derece sıcakta bunları söylemek kolaydır. Uygulaması ise zor…
Alev Rigel