İnsanın kendisini tanımasının önemi
İnsanın kendisini tanımasının önemi
İnsanın kendisini tanıması, gücünün farkına varması, yapması gerekenleri yerine getirmesi, sorumluluk bilincinde olması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Peki ya birey kendini tanımıyorsa ne olur? İşte madalyonun diğer yüzü!
İnsan kendini tanımıyorsa neler olur:
Yetenek gücünü kullanamaz, çünkü farkında değil.
Düşünce gücünü kullanım becerisi kazanamamıştır.
Kendini geliştiremez, çünkü gelişim bilincini özüm-seyememiştir.
Bilgi gücünün farkında değildir.
Yaratıcı olamaz.
Analitik (çözümsel) düşünemez.
Doğru karar veremez.
Gerçekçi hedefler belirleyemez.
Verimli olamaz.
Hoşgörü felsefesinin farkında değildir, bu nedenle pratik zekâsının yanında duygusal zekâsını kullanmaz.
Ve en önemlisi sorumluluk gerektiren makam ve mevki konusunda tercih edilmez.
İnsanın kendini tanıyamaması, yetenek ve becerileri konusunda girişimci değilse, kişisel gelişiminde ciddi eksiklikleri olduğuna karar verilir ve bu kararın en kötü tarafı başkaları tarafından alınmasıdır.
Günümüzdeki eğitim ve sosyal yaşam, bireylerin kendilerini tanımaları konusunda pek bir şeyler vermiyor. Sadece öğrenim dönemi olan okul yıllarının kişisel gelişime ve özgüvene katkısı eğer aile yaşamında pozitif bir şeyler yoksa çok zordur. Öğrenci eksiklerini ve hatalarını kapatmak için asi ve haylaz tavırlarla daha da içinden çıkılması zor problemlere neden olur ki, bunun onların suçu olduğunu söylemek zordur, çünkü suçlu varsa o da anne ve babalardır.
Eğitimin temelinin sevgi ve saygıya dönük olması, eğitim seviyesini yükseltir, kuralı hepimizin beyninden geçen pembe bir düştür. O evrelerden geçen biri olarak nasıl yapılırsa başarılı olur konusunda hafızamızdan binlerce defa geçirdiğimiz, sevgi içeren ve saygın davranışların özlemini hâlâ öylesine içten hissediyoruz ki, eğer bir olanak verilirse kesin başarıyla sonuçlandırabileceğimiz hayallerimiz şimdi gerçeğe çok daha yakın.
Otoriteler özgüveni sadık bir köpeğe benzetiyorlar, geldi mi bir daha sahibini terk etmez. Özgüvenin “geldi mi bir daha gitmez” teorisi aslında insanın kişisel kaliteyi yakalaması sonucudur. Kişisel kalite gücü insana o kadar yakışır ki, sürekli ve sınırsız gelişim gösterir. Bununla birlikte her gün gelişim üstüne yeni şeyler ekler.
İçgüdüsel hedeftir bu yapıları:
Başarılı olmak.
Çok daha başarılı olmak.
Maksimum başarılı olmak.