İçeceklere alkol eklenebilir mi?
İçeceklere alkol eklenebilir mi?
Hiç kuşkusuz mesele alkol olunca Müslümanlar açısından önemli olan, mevzuatın, şu veya bu kimselerin ne düşündüğünden ziyade İslâm’ın ne dediğidir. Bu tartışmalar sırasında ortaya üç görüş çıktı.
• Alkolün azı da, çoğu da haramdır. Gazlı içeceklere dışarıdan alkol karıştırılmakta, karıştırılan bu alkol de karıştığı içeceği haram hale getirmektedir. Bu sebeple, dışarıdan alkol karıştırılmış içecekler helâllik vasfını yitirir. Alkol dışarıdan üreticiler tarafından eklendiğinden, gazoz içmek haramdır!
• Dışarıdan karıştığı ya da içinde oluştuğu söylenen alkolle, haram hale geldiği söylenen gazlı içeceklerde, haramlık durumu kesinleşmemiş olsa da, şüpheden ari değildir. Şüpheli şeylerden uzak kalmak gerekir
• Şüpheyle haramlık sabit olmaz. İçeriğinde, sarhoş etmeyecek oranda alkol olan içeceklere, haramlık hükmü verilemez.
Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor: “Rasülullah (s.a.v.) buyurdular ki: Sarhoşluk veren her içki haramdır.”İbn-i Ömer (r.a.) anlatıyor: “Rasülullah (s.a.v.) buyurdular ki: ‘Her sarhoş edici haramdır, çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır.’ Ebu Ümâme el-Bahilî (r.a.) anlatıyor: “Rasülullah (s.a.v.) buyurdular ki: ‘Ümmetimden bir zümre, şaraba bir başka ad takarak onu içmedikçe geceler ve gündüzler tükenmeyecek (Kıyamet gelmeyecek).”
Alkolün haramlığı sadece içme ile de sınırlı değil. Ticareti haram olduğu gibi, tedavide kullanımı da caiz görülmez. Hanefî mezhebi dışındaki bütün mezhepler sarhoşluk veren içeceklerin azı ve çoğu ile çiğ ve pişmişi olsun; ister (üzümün köpük atmış suyu olsun) şarap olsun, ister kuru üzüm, hurma, bal, incir veya buğday, arpa, mısır, gibi hububattan yapılmış olsun; sarhoşluk verici içkilerin haram olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir. Hz. Peygamber’in (s.a.v.), “Sarhoşluk verici her şey hamrdır (şarap) ve her şarap haramdır” “Size çoğu sarhoşluk veren şeyin, azını da nehiy ediyorum”, “Çoğu sarhoşluk veren her şeyin, azı da haramdır”620 ve “Gerçek şu ki, üzümden de hamr (şarap) yapılır, baldan da hamryapılır, kuru üzümden de hamr yapılır, buğdaydan da hamr yapılır, hurmadan da hamr yapılır ve ben sizlere sarhoşluk veren her şeyi yasaklıyorum”61′ hadis-i şerifleri de yeteri kadar açıktır.
Abdurrahman İbnu Va’le’nin (r.a.) anlattığına göre, İbn-i Abbas’a (r.a.) üzüm şırası hakkında soru sorunca, ondan şu cevabı almıştır: “Adamın biri Rasülullaha (s.a.v.) bir şarap dağarcığı hediye etmişti, Rasülullah kendisine ‘Allah’ın bunu haram kıldığını bilmiyor musun?’ dedi. Adam: ‘Hayır bilmiyorum cevabını verdi ve yanında bulunan birisine bir şeyler fısıldadı. Rasülullah (s.a.v.) adama ‘Ona ne fısıldadın?’ diye sorunca adam: ‘Onu satmasını emrettim dedi. Rasülullah (s.a.v.): ‘İçilmesi haram olanın, satılması da haramdır’621 buyurdu.”
Ebu Talha’nın (r.a.) anlattığına göre: “Rasülullaha (s.a.v.) ‘İçkiye vâris olan yetimler’hakkında sorulmuştur. Rasülullah (s.a.v.): ‘Dök onu!’ emretmiştir. Ebu Talha:
‘Sirke yapsam olmaz mı?’ deyince de ‘Hayır!’ diye cevap vermiştir:”Kimi fıkıhçılar, alkole tuz ilâve ederek, sirkeye dönüşmesi olayından hareketle, bir gıdanın kimyasal değişime uğraması durumunda tüketilebileceğini söylemektedirler. Ancak bu hadis-i şerifte, şaraplara tuz ilâve edilerek sirkeleşmesine izin verilmeyip, dökülmesi yani ‘şarapların israf edilmesi’ isteniyor. Zaten sirke, şarap ya da benzer bir alkole tuz ilâve edilerek elde edilmez. Sirke yapmanın özel yöntemleri vardır. Bu durumda, bu sahih hadis-i şerifi nereye koyacağız? Bu rivayetlerle ilgili olarak: “Âlimler bu hadisin hükmünde de, az çok ihtilaf etmişlerdir. Bazıları, şarabın hiçbir surette kullanılmaması gerektiğine hükmederler. Zira malının ziyan edilmesi hususunda, en ziyâde hassasiyet gösterilmesi gereken yetimlere, miras yoluyla intikal eden şarabın, sirkeye tahvil edilerek (dönüştürülerek), değerlendirilmesine cevaz verilmemekte, dökülmesi emredilmektedir. Hz Ömer, İmam-ı Şafiî, Ahmet bin Hanbel hazerâtı bu görüştedirler.”
“Şarap ile karıştırılmış suyun içilmesi, ittifakla haramdır. Çünkü o suyun arasında şarap zerrecikleri vardır. Böyle içki içen kişi, ta’zir edilir. Eğer, şarap sudan daha fazla ise, had vacip olur. Çünkü bu durumda şarabın ismi de, manası da değişmeksizin kalmaktadır. Aynı şekilde, pişirilmiş şarap içmek de haramdır. Çünkü pişirmek, haram olan bir şeyi helâl kılmaz. Böyle bir şarabı içene, şarabın isim ve manası devam ettiğinden had vacip olur.”
Hanefllere göre alkol/şarap ile yoğrulmuş ekmeği yemek, tahrîmen (harama yakın) mekruhtur. Çünkü onda da şarabın zerrecikleri vardır ve bu durumda ta’zir gerekir., Hanefî olmayanlara göre de haramdır, ancak had yoktur. Aradaki görüş ayrılıkları sadece adlandırmada ve buna verilen manadadır. Çünkü kıyas gibi zannî bir delil vahid haber ile sabit olan şeylere, Hanefîler, yapanın cezalandırılması söz konusu olan ‘tahrimen mekruh’ adım verirken, cumhur buna ‘haram’ demektedir.
Yine Hanefîlere göre626 şarabın (iğneye karıştırılarak) iğne hâlinde enjekte edilmesi yahut da burun yoluyla çekilen bir ilaca karıştırılması da tahrimen mekruhtur. Çünkü bu, haram kılınmış bir necis şeyden faydalanmaktır. Ancak haddi gerektirmez. Çünkü had, içmeye bağlıdır. Aynı şekilde Şafiî ve Malikîlere göre bu şekilde iğne yapmak ve burna çekmekle de had uygulanmaz. Hanbelîlere göre şarap ile iğne yapmak hâlinde had olmamakla birlikte, burun yoluyla çekmesi hâlinde ona had uygulanır. Çünkü o bu şekilde boğaz yoluyla içeriye doğru şarabı götürmüş olur.
Hanefîlere göre şarabın tortusunu içmek, saçın parlaklığının arttırılması için onunla taranmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bunda dağınık hâlde şarabın zerrecikleri vardır. Şarabın azı ise çoğu gibidir. Az önce gördüğümüz hadis-i şerifler bunu ifade etmektedir. Şu kadar ki, sarhoş olmadığı sürece şarap tortusunu içene had uygulanmaz. Çünkü ona ‘şarap’ denilmemektedir. Hanefî’lerin dışındakiler der ki: “Şarap tortusunu içmek haramdır ve bundan dolayı had vurulur. Çünkü şüphe yok ki, o da bir şaraptır.”
Fıkıhçılara düşen, bu tür meselelerde tüketicilere yönelik zorlayıcı görüşler sunmak yerine, üreticileri haram ve şüpheli şeylerin ürünlerini kullanmaktan uzaklaştırıcı görüş ortaya koymalarıdır. Ancak buna pek fazla rastlamamaktayız. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyruluyor: “Allah, haramı helâl sayan ve onda ısrar eden nankör ve günahkârların hiçbirini sevmez.”
Çoğu sarhoş eden şeyin, azının da haram olduğunu ifade eden rivayetlere yakından baktığımızda aslında şüpheye mahal bir durum yok. Eğer alkol sarhoş edici ise ve bir sarhoş edicinin azı da çoğu gibi ‘haram’ ise, hem gıdanın içerisine sonradan binde bilmem kaç oranında alkol eklenmesi, hem de ‘bu oran sarhoş edici değildir’ diyerek cevaz verilmeye kalkılması son derece isabetsiz bir yaklaşım olacaktır. Zaman zaman aksini söyleyenlerle karşılaşabiliriz. Hatta meseleyi kuyu suları ile izah etmeye kalkanlarla da. Gıdalara dışarıdan alkol ya da başka bir necis veya zararlının az miktarda eklenmesinin sular veya havuz meselesiyle halledilmeye kalkılması iknadan uzaktır. Zaten ilahiyatçıların ezici çoğunluğu bu şekilde fetva vermekteler. İmam-ı Gazali, İhya’sının helâller ve haramlar kitabında; “Müftü zannıyla fetva verir; fetvayı isteyen kimseye ise kalbinden fetva istemek vazifesi düşer. Eğer müftünün fetvasına rağmen kalbinde ısırıcı bir şeyler varsa, bilsin ki Allah ile arasında günahkâr olan kendisidir. Müftünün fetvası kendisini ahirette kurtaramaz; çünkü müftü zahire göre fetva verir. Allah ise gizlilerin de hâkimi ve idarecisidir” diyerek meseleyi çok güzel bir şekilde özetler.
Bu tartışmaların yaşandığı dönemlerde Vatan gazetesinde, Dünya Müslüman Âlimleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Yusuf Karadavî hocanın bir fetvası ile ilgili çarpık bir haber yer aldı. Haberde, El Cezire kanalında ‘Şeriat ve Hayat’ adlı programda ‘Karadavî’den enerji içeceğine alkol fetvası’ verildiği iddia edilmekte ve Yusuf El Karadavî’nin; “Binde 0,5 seviyesinde alkol tüketilmesinde, İslâm açısından bir sakınca yok. Enerji içecekleri çok tüketildiğinde bile, insan sarhoş olmuyor. Ama içinde alkol
bulunuyor. Demek ki; az miktarda doğal alkol almaya dinimiz izin veriyor” dediği söylenmekteydi. BBC ise bununla da yetinmeyerek, haberi; “Şeyh, Müslümanlara kutuya da bira şişesi içinde, sekizde bir miktarda (yüzde 12,5) hafif alkole izin verdi” şeklinde çarpıtmıştı. Karadavî hoca ise bu iddiaları yalanladı ve “Bir damla alkolün ya da insana sarhoşluk veren maddelerin içilmesinin helâl sayılması yolunda bir fetva vermem mümkün değildir”at dedi. Bu durum bize gösteriyor ki, mesele çarpıtmaya çok müsait ve avcılar sürekli pusuda.