Havuç’un Faydaları Neler Biliyormuydunuz?

Havuç’un Faydaları Neler Biliyormuydunuz?

HAVUÇ VE KAROTENOİDLER

BRİTANYA SAVAŞI NDA KRALİYET HAVA KUVVETLERİ’NİN ALMAN HAVA KUVVETLERİ’NE KARŞI gösterdiği üstün başarı efsaneleşmiştir. İngiliz pilotları Alman bombardıman uçaklarını düşürmekte neden bu kadar başarılıydı? Havacılık Bakanlığına göre bu avantajı akşam yemeklerinde havuç yiyerek elde etmişlerdi. Bu açıklama kulağa mantıklı gelmişti, Alman askeri istihbaratı bile böyle düşünmüştü. Ne de olsa bilimadamları uzun bir süre önce A vitamini eksikliğinin gece körlüğüne neden olabileceğini ortaya koymuştu. Dahası havuçta bulunan portakal renkli karotenoid olan beta karatenin vücut tarafından A vitaminine dönüştürülebileceği biliniyordu. Havuç, İngilizler’in karanlıkta daha iyi görmelerini sağlıyorsa aynı şeyi Alman pilotlar için de yapabilirdi. Böylece Alman Hava Kuvvetleri pilotlarına göreve çıkmadan önce havuç yemelerini emretti. Ancak ne kadar çok havuç kemirirlerse kemirsinler İngilizler’in hava üstünlüğünü alt edemediler.

havuc faydalari

Bu, hiç de şaşırtıcı değildi çünkü Kraliyet Hava Kuvvetlerinin başarısının havuçlarla ilgisi yoktu. Pilotların olağanüstü gece görüşleri A vitaminiyle değil, yeni bir buluş olan radarla bağlantılıydı. İngiltere’nin güney ve doğu kıyıları radar alıcılarıyla donatılmıştı ve bunlar Alman bombardıman uçaklarının yaklaştığını haber veriyordu. Havacılık Bakanlığı aslında havuç hikâyesini uydurmuş ve Alman gizli servisinin radar antenlerini değil havuçları aramasına neden olmuştu.

Havuçlar pilotların görüşlerini geliştirmemiş olabilir ancak yapılan son araştırmalar beta karatenin sağlık üzerinde belirgin bir rol oynadığını ortaya çıkardı. Bunun nedeni büyük olasılıkla antioksidan işlevi görme ve serbest radikalleri nötralize etme yeteneğidir. John Hopkins Üniversitesinin 25 bin insan üzerinde yaptığı ve 10 yıl boyunca kan örneği alınan bir çalışma bu görüşü desteklemektedir. Düşük beta karaten seviyelerine sahip deneklerin belli bir tür akciğer kanserine yakalanma oranı diğerlerinin dört katı çıkmıştır. Chicago’daki Westem Electric Araştırması 19 yıl boyunca 2107 işçinin sağlık durumunu izlemiş ve düşük miktarda karoten alan sigara tiryakilerinde akciğer kanserine yakalanma vakasının, yüksek miktarda karoten içeren yiyecekler tüketen tiryakilerin yedi katı olduğunu ortaya çıkarmıştır. New York’taki Albert Einstein Tıp Fakültesinde araştırmacılar düşük miktarda karoten alan kadınlarda üç kat daha fazla rahim ağzı kanseri riski olduğunu ortaya koymuştur.

Beta karoten alımıyla kalp hastalıkları arasında da ilginç bağlantılar vardır. Doktorlar Sağlık Çalışmasına (kalp hastalıkları ve kanserin öncelikli olarak önlenmesinde aspirin ve beta karatenin yararları ve risklerini test etmek üzere 1982 sonbaharında başlayan araştırma) kayıt yaptıran 22 bin doktordan gün aşırı olarak 50 miligramlık beta karoten tableti ya da bir plasebo alması istendi. Kanser oranlarında hiçbir belirgin fark gözlenmezken çalışmaya katıldıklarında kalp hastalığı belirtileri gösteren deneklerin kalp krizi riskinin yarı yarıya düştüğü belirlendi.

Dünyada kadınlar arasında yapılan en geniş çaplı, uzun soluklu araştırma Harvard Tıp Okulunun yürüttüğü Hemşireler Sağlık Çalışması’dır. Çalışma süresince her gün 15 ila 20 miligram beta karoten içeren besinler yiyen kadınlarda 6 gram yiyenlere oranla felç geçirme riskinin yüzde 40 oranında, kalp krizi geçirme riskinin ise yüzde 22 oranında azaldığı görülmüştür. Anjini olan 1000 kadında en yüksek karoten tüketenlerin kalp krizi geçirme riskinde yüzde 80 azalma olmuştur.

Bu çalışmalar basında duyurulmuş ve bunun doğal bir sonucu olarak pek çok insan beta karoten takviyesi almaya başlamıştır. Ancak beta karoten takviyesi alan sigara tiryakilerinde daha çok akciğer kanseri vakasının görüldüğünü ortaya koyan bir Fin araştırmasından sonra bu sürü psikolojisi 1994’te keskin bir şekilde durmuştur. Eleştirmenler bu bulguları görmezden gelmeye ve istisna olarak değerlendirmeye çalışmış, ancak Amerika’da sigara içenler arasında yapılan bir araştırma günde 30 miligram beta karoten alan deneklerde akciğer kanserine yakalanma oranının yüzde 30 arttığını gösterince sesleri kesilmiştir. Acaba burada neler dönüyor?

Tufts Üniversitesinden araştırmacılar sorunu “arayıp tarayarak” bulmaya çalıştı. Bileşeni insanlarla aynı şekilde metabolize eden gelincik türünde hayvanlara yüksek dozda beta karoten içeren besinler verdiler. Deneklerden bazıları altı ay boyunca günde 30 sigaraya eşdeğer miktarda dumana maruz bırakıldı. Akciğer tümörü vakaları özellikle de dumana maruz kalan deneklerde arttı. Ancak hayvanların kanları incelendiğinde bu paradoksa bir çözüm öneriliyordu. Yüksek seviyelerde olunca beta karoten, antioksidan yerine ok-sıdân olarak işlev görüyordu!

Beta karotenin antioksidan etkisi, bir elektron vererek serbest radikalleri nötralize ettiği gerçeğiyle bağlantılandırılabilir. Ancak yine de süreç boyunca beta karotenin kendisi bir serbest radikal haline geliyor ve bir elektron alacağı başka bir molekülle beslenmediği sürece dokulara zarar verebiliyor. Burada devreye E ve C vitaminleri giriyor. Bu bileşenler, tehlikeli canlı türleri oluşturmadan karoten radikalini temizlemede çok becerikliler. Sigara içenlerin kanlarındaki C vitamini seviyesinin düşük olduğu bilindiğinden beta karoten takviyelerine karşı yüksek risk altında olmaları beklenen bir sonuç.

Beta karotenin sıradışı davranışlarda bulunduğuna dair daha fazla kanıt, her şeyden çok tavuk yeminde bulunabilir. Zirai yemlerin etkinliğini arttırmak için genellikle yağ takviyesi yapılır. Doymamış yağ daha iyidir çünkü son ürünün besin profilini geliştirir ancak ne yazık ki etteki doymamış yağlar, doymuş yağlara göre daha kolay oksitlenir, etin tadını ve dokusunu bozar. Üreticiler, oksitlenmeyi azaltmak için yemi E vitamini ve beta karatenle güçlendirmeyi denedi. Bu denemelerde beta karoten ekleyip E vitamini eklenmediği takdirde oksidan etkisinin ortaya çıktığını keşfettiler. Yeterli miktarda E vitamini ile beta karoten de beklenen antioksidan etkisini ortaya çıkardı.

Peki, bu bilgi nerede işimize yarayacak? Şu an için beta karoten takviyelerini bir kenara bırakmak ancak beta karoten açısmdan zengin olan besinlerin tüketimini azaltmamak akıllıca olacaktır. Bunun nedeni beta karotenin yarar gösterebilmesi için diğer besin bileşenlerinin varlığına ihtiyaç duymasıdır. Günlük beta karoten alımıyla ilgili önerilen bir miktar yoktur ancak literatüre göz atılacak olursa günde 20 ila 25 miligram almamız gerektiği görülür. Bu miktarı daha netleştirmek gerekirse bir tatlı patatesin 15 miligram, bir havucun 12 miligram, yarım kavunun 5 miligram, yarım bardak ıspanağın 4 miligram, bir brokoli filizinin 2 miligram beta karoten içerdiğini aklınızda bulundurun.

Böylece beta karotenin yararlarını görmüş olduk. Görmek demişken… En son anlatılacak bir öykü var ve bunun gece körlüğüyle bir ilgisi yok. Dünyada körlüğün önde gelen nedenlerinden biri olan kataraktla ilgisi var. Biz yaşlandıkça serbest radikal reaksiyonları göz merceğindeki proteinin kümelenmesine ve katarakt dediğimiz opak birikintilerin oluşmasına neden olur. Merceğe giren ışık retinaya ulaşmadan önce dağılır. Yapılan son araştırmaların çoğu antioksidan içeren besinlerin, özellikle de karotenoidlerin yüksek miktarda aliminin katarakt oluşumu riskini düşürdüğünü göstermiştir.

Havuçlar Almanlar’ı yenememiş olabilir ancak bizim kanser ve kalp hastalıklarıyla verdiğimiz savaşta galip gelmemize yardım ederler. Katarakt riskini azaltarak geleceği daha net görmemizi de sağlayabilirler.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir