“Gerizekâlının biri yüzünden, sinirden dünyaları yedim yine!”
Zuhal (23)
ilk kötü geçen buluşması tabii ki bu değil. Erkekler kilolarına taktıkça Zuhal daha çok yiyor. Onlar eleştirdikçe Zuhal, “Beni böyle seveni bulacağım” diyor, inat etti valla, biz de anlamadık. “Göbeğime değil, gözlerime baksınlar” derken bile bir şeyler atıştıran siyah, uzun saçlı Zuhal, giysilerinde en çok siyah rengi tercih ederken, makyaj malzemelerinden olmazsa olmazı olarak siyah göz kalemiyle cart pembe rujunu seçmiş durumda. Biraz sinirli, sesi de biraz gür. Lise yıllarında “çile bülbülünrV’deki “çile” kısmını uzatan kız olarak hafızalara kazınmıştı.
“Zuhal, bu bugün kaçıncı öğün, delirdin mi kızım?”
“Ya tamam anne, lokmalarımı mı sayıyorsun sen de, açıldı iştahım, ne var?”
Yani tamam, kadın haklı, sabahtan beri yiyorum ama yemeden de duramıyorum ki… Sabahtan beri yediklerimi tek tek yazıyorum bak, ama sonra oha falan demek yok!:
Kahvaltı: Bir karışık tost, bir de iki adet üstüne fındık kreması sürülmüş, kızarmış ekmek.
Kahvaltıdan 1 saat sonra: Bir kase badem, fındık, fıstık, ceviz, karışık.
Bundan da 1 saat sonra: Buzluktan çıkarttığım dondurulmuş lahmacun, (tadı da fena değildi hani)
Sonra çay. Çayın yanında şu deniz ürünleri şekilli ithal çikolatadan 3 adet.
Sonra biraz sulu bir şeyler yiyeyim diye yayla çorbası ve yanında da diet kola.
Sonrası anneme yakalanış…
Yani bunun sebebi belki de, belki de değil aslında, kesin olarak şu:
Geçen günkü ilk buluşmam berbat geçti!
Aslında flört dönemi şahaneydi, telefonda konuştuğumuzda, arkadaşlarlayken karşılaştığımızda her şey süperdi ama olmadı. İlk buluşmada tutmadı.
O kadar sinirliyim ki, anlatırken bile yeniden yaşar gibi oluyorum.
O kadar özen göstermişim kendime, komple siyah giyinmişim, saçlarımı at kuyruğu yaptırmışım fön çektirip, beni o gece ince gösterecek ne varsa tek tek yapmışım işte, keyifli keyifli gitmişim oraya, Allah’ın davarı, resmen bir ilk buluşmada yapılmayacak her şeyi tek tek yaptı. Garsona sipariş verirken kaba davranmaktan tut, ben siparişimi söylerken aptal aptal espriler yapmaya kadar. Günlerdir flört ediyoruz, kilolarım yemek yerken mi gözüne battı? “O çok yağlı, salata yesene” ne demek he ne demek? Gece boyunca surat asınca tabii “şaka yaptım, alındın mı?” deyip döndü ama bu iş kesinlikle bitti.
Hayır, madem ince kızlardan hoşlanıyorsun, benimle ne işin var? İnternetten mi tanıştık? Sana sadece yüzümün fotoğraflarını mı gönderdim? Ben neden böyle saçma adamlarla takılıyorum? Benim bunlarla işim ne?
Bundan önceki sevgilimle tam 3 buçuk sene birlikteydik. Bir kez kilolarım söz konusu olmadı. E çünkü kimseyi zorlamıyorum ki benimle ol diye? Zaten hepi topu 10 kilo fazlam var, obez miyim yani, yemeyi seviyorum sadece…
O eski ilişkim de başka nedenle bitti işte, ailesi fenaydı onun, daha fazla katlanamadım köylülüklerine açıkçası… Bir de benimle ciddi düşündüğünü söyleyince, ben ufak ufak uzadım…
Ama onun üstüne gelecek adam bu muydu, tabii ki NO!
Yahu düşündükçe kendime acıyorum, böyle aklıma gelip duruyor dün gece, mesela “lavaboya gideceğim” dedi, telefonunu da yanına aldı. Sonra da telefon üstüne telefon, “çabuk gel karşim, çok önemli mevzular oldu karşim, sen bize lazımsın karşim!” Biz yer miyiz bunları be dangalak, kalkalım deseydin kalkardık… sanki aşık oldum adama, triplere bakar mısın?
İşin iyi yanı mı kötü yanı mı desem bilemiyorum da, bu akşam görüşeceğim bütün yakın arkadaşlarım da onu tanıyor. Geceyi herkes merak ediyor. Tabii ki bana yaptığı bütün terbiyesizlikleri anlatacağım. Onu rezil edeceğim. Yemek yiyelim dedik kızlarla, ama öyle sinirliyim ki, zaten yiyip duruyorum sürekli… Nasıl durduracağım kendimi bilmiyorum… Bu sinir ve beraberindeki dev iştahla nasıl baş edeceğim? Ne yesem? Ne içsem? Ne keser bunları?
Selam Zuhal,
Kadınların pek çoğunun yaşadığı bir durumla karşı karşıyasın. Gerçekten sen değil, duyguların aç aslında! Duygusal açlık yaşayan biriysen, sadece bu seferlik yaşa-mıyorsundur. Her sinirlendiğinde, her kaygılandığında bu duruma giriyorsundur. Bu nedenle, en önemlisi o anda yaşadığın krizi atlatmak olmamalı. Bundan sonra yaşayacağın her durumla başa çıkmanın anahtarını bulmalıyız.
Herkesin hayatında, fiziksel açlık hissetmeden bir şeyler yediği anlar vardır. Sevdiğimiz bir yemekten bir porsiyon yiyip doyduğumuz halde ikinci porsiyonu aldığımız, stresimizin arttığı durumlarda kaygımızı bastırmak için yemeye yöneldiğimiz olmuştur. Stresli anlarda şekerleme, bisküvi, çikolata yerken buluruz kendimizi. Çünkü bu besinler beyinde mutluluk hormonu salgılar ve bu durum belirli duygularla belirli besinlerin özdeşleşmesini, her aynı durum karşısında aynı besini tüketme eğilimini oluşturur. Dolayısıyla yeme davramşında bozukluklar ve kilo kontrolünde aksaklıklar oluşur.
Bu durumdan kurtulabilmek için ilk önce farkındalık kazanmak lazım. Yani fiziksel açlık ile duygusal açlığı tanımak ve öğrenmek gerekir. Fiziksel ve duygusal açlığın arasındaki farkı anlar, ona göre davranabilirsen, işini kolaylaştırmış olursun.
Peki, açlığımız fiziksel mi duygusal mı nasıl anlayacağız?
• Duygusal açlık aniden ortaya çıkar, fiziksel açlık kademeli hissedilir.
• Duygusal açlıkta besin seçimi kısıtlıdır hatta hedefte bisküvi, cips, tatlı gibi spesifik yiyecekler vardır. Fiziksel açlıktaysa kişi rahat olduğundan seçimler esnektir.
• Fiziksel açlık bekleyebilir veya büyük bir sıkıntı olmaksızın ertelenebilir ama duygusal açlık hemen tatmin edilmesi gereken acil bir durum gibidir.
• Fiziksel açlıkta en son besin tüketimi üzerinden 3-5 saat geçmiştir, duygusal açlığa ise hemen bir öğün sonrasında bile yakalanabilirsiniz.
• Eğer fiziksel açlıktan dolayı besin tüketiyorsak midemiz dolduğu an veya doygunluk hissi geldiği an yemeyi bırakırız. Duygusal açlıkta ise gittiği yere kadar yeriz.
• Hemen hemen tüm duygusal tüketimler sonrası bir pişmanlık hissi yaşanırken, fiziksel açlık kaynaklı tüketimler sonrası pişmanlık oluşmaz, çünkü gerçekten tüketmemiz gerektiği için tükettiğimizi biliriz.
Şimdi sıra duygusal açlıkla başa çıkmanın yollarına geldi:-Bu durumun öğrenilmiş bir davranış modeli olduğunu hiç aklından çıkarma. Ve bil ki öğrenilmiş davranışlar gerileyebilir. Bunu bilirsen yeni bir davranış modeli oluşturarak sorundan kurtulabilirsin.
• Stresle başa çıkmanın en etkili yolu; doğru beslenme. Bunun için hatalı yeme davranışından vazgeçmek gerek. Güne kahvaltı etmeden başlamak, öğün atlamak, vücudu uzun süre aç bırakmak bizi daha sinirli ve dikkatsiz yapar.
• Stres halindeyken önce mutfaktan kendini dışarı at. Özellikle gün ışığında yapılan yürüyüş, mutluluk hormonları olan serotonini ve endorfini, tıpkı çikolatanın yaptığı gibi yükseltiyor. Böylece hem sıkıntını bertaraf etmiş olur hem de ekstra enerji harcayarak kilo verme serüveninde birkaç adım daha atmış, başka bir deyişle bir taşla iki kuş vurmuş olursun.
• “Evden çıkmak istemiyorum, illa bir şey yemem gerekiyor” diyorsan, 1 kase haşlanmış lahana yaprakları veya leblebi öfkeyi dindirmeye birebirdir.
• Günlük tutarak neyi, nerede, ne zaman, ne kadar, neyle yediğini ve hangi duyguyla yediğini kayıt altına al ve seni nelerin yemeye sevk ettiğini tespit etmeye çalış.
• Her şeyden önemlisi kendini sev. Çünkü kendini gerçekten sevdiğinde, dış uyaranların etkilerini yüreğine almazsın. En önemli şey kendinsin.
• Duygularını birileriyle paylaş veya içindekileri yazıya dök. Duygularını içine atıp gömmediğin zaman onları örtbas etmek için yemeğe de ihtiyaç duymayacaksın. Sevdiğin insanlarla daha çok vakit geçir.
• Duygusal açlığınla yöneldiğin ve genelde kalori bombası olan yiyecekleri evde, işyerinde kısacası yaşadığın alanlarda ya da kolay erişilebilir yerlerde bulundurma.
• Ani gelişen duygusal açlık karşısında bazen çaresiz kalır ve buzdolabı veya yiyecekleri muhafaza ettiğimiz diğer dolapların önünde buluruz kendimizi; bunun için bu dolapların kapısına ‘köprüden önce son çıkış’ gibi hatırlatma notları yaz.