Geçmişe Takılma

Geçmişe Takılma

– Günü yaşa diyorsunuz yani?

– Evet. İnsanın en büyük düşmanı kendisidir. Geçmiş, adı üstünde, geçmiş olmalı ama pek çok insan geçmişi bir türlü geçmiş yapamıyor. Eğer geçmişi geride bırakamazsak o günümüzü hem bugünümüzü hem de geleceğimizi mahveder.

– Ama yaşadığımız kötü anları unutmak hiç kolay değil.

Geçmişe Takılma

– Haklısın, zaten ben geçmişi unutalım demiyorum, geride bırakalım diyorum. Bu da ancak affetmekle mümkündür. Eşinle bu güne kadar seni kıran, inciten ne yaşadıysan, yaşamış ol, eşine kin tutma.

– Bu kin tutmak mı bilmiyorum ama Ferhat’la ne zaman kavga etsek, tanıştığımız günden bugüne beni üzdüğü ne kadar an, tartışma varsa hepsi gözümün önüne geliyor.

– Sadece gözünün önüne mi geliyor?

– Hayır, çoğu zaman dilimden de dökülüyor. Bazen kendi kendime de şaşıyorum, nelerle neleri karıştırdım diye. Mesela Ferhat akşam eve geç geldi diyelim, geç gelmesi üzerine başlayan tartışmada, bir bakıyorum ortaya fırlattığı çoraplara gelmişim, ailesinden çıkmışım. Bugün yaşadığımız bir tatsızlık yüzünden başlayan kavga, on yıl öncesi yaşadığımız bir hadiseyi hatırlamam yüzünden, şiddetlenebiliyor. Ferhat da “Geçmişi unut!” deyip bana kızıyor.

– Erkeklerin geçmişle pek fazla işleri yoktur. Geçmiş, kadınların yanında kıymetlidir. Kadınlar geçmişte ne kadar kötü hatıra varsa, çok değerli bir hâzineymiş gibi hafıza sandığında saklarlar. Ve o hatıraların tozlanmasına da asla izin verilmez. Her fırsatta çıkarıp çıkarıp tozu alınır. Ne var ki geçmişin tozunu alanlar fark etmeden bugünü kirletmiş olurlar.

– Benim sandığım da oldukça dolu.

– Geçmişi hatırlamak, seni üzmekten başka bir işe yaramaz. Yapılan bir araştırmaya göre kadınlar geçmişi hatırlayınca o günlere ait bir bilginin yanında, o günlerde yaşadıkları duygular da canla-nıyormuş. O gün ne kadar kırıldıysan, üzüldüysen, acı çektiysen, onları hatırladığında yeniden yaşıyormuş gibi üzülüp kırılıyor veya öfkeleniyormuşsun.

– Zaten ben kötü hatıraları hatırlayınca hep ağlarım.

– İşte bu sebepten dolayı, kadınların geçmişi az hatırlamaları önce kendi iyilikleri için gereklidir. Geçmişte seni üzen kişi; yaptığı hareketle seni bir kez üzdüyse, sen her hatırladığında kendini defalarca üzüyorsun.

– Böyle bakınca, esas kötülüğü kendime ben yapıyorum gibi duruyor.

– Başta da söylediğim gibi, insanın en büyük düşmanı kendisidir. İnsanlar ve olan-bitenler, biz izin verdiğimiz kadar bizi üzer. Aynı hadiseyi yaşayan binlerce insan, bu olan-bitenlere dair, zihinlerinde ve ruhlarında farklı farklı izler taşır.

– Sandığın kapağını mümkün olduğunca açmamak gerekiyor o zaman.

– Bunun için de hatıraları sandığa kirli koymaman gerekiyor. Affetmiş ve temizlemiş olarak koyarsan, çıkarıp tozunu alma ihtiyacın olmaz. Hatıralar kirli kaldığı için seni rahatsız ediyor.

– En kısa zamanda hafıza sandığımda iyi bir temizlik yapmam gerekiyor. Düşünüyorum da evi temizlemeye kendimi o kadar kaptırmışım ki kendi içimi çöpe çevirmişim. Bu haftadan sonra artık temizliğin manası benim için değişti.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir