Gazlı içeceklerin zararları
Gazlı içeceklerin zararları
Gazlı ve kolalı içeceklerin zararlarını zikretmeye değmediği kanaatindeyim. Çünkü bunu artık bilmeyen kimse kalmadı. Lâkin zayıf irade sahibi ve yönlendirilmeye açık insanlar, maalesef bu ölümcül uyuşturucuları, içecekleri satmaya, içmeye, çocuklarına içirmeye devam ediyorlar. Maalesef, sayıları ezici çoğunluğu oluştursa bile, şu da bir gerçek ki, tüm bağımlılık ve tiryakiliklerden kurtulmanın ilk ve en kolay yolu, iradeye sahip olabilmektir. Kuran-ı Kerim’in ‘helâl ve temiz’ şartını karşılamadığını düşündüğümüz kolalı ve gazlı içeceklerin zararlarına, kısaca da olsa yer vererek, sözde meyve suları bahsine geçelim.
Çocukların en çok zaafı olduğu konuların başında kuşkusuz şekerli ürünler gelir. Şekerse, bağımlılık yapıcı, -şeker bahsinde de belirtildiği üzere- ‘dünyanın en yaygın yasal uyuşturucusu’ olarak nitelenen bir kimyasal. Çocuklara yönelik, gizli cinsel figürlü, haz, seks ve tahrik temalı reklâmlarla ve de rock konserleriyle desteklenen meşrubatların içeriğinde en çok bulunanlardan biri şeker ve benzeri tatlandırıcılardır. Özellikle de genetiği değiştirilmiş, ucuz mısır glikozu. Kola üreticileri, bir yandan çocuklar ve gençleri hedef seçerken, yerel ve dinî değerleri kullanmak ve istismar etmekten de geri durmazlar. Kelimenin tam anlamıyla, reklâm ve etkinliklerle, gelişme ve bilinçlenme çağındaki çocukların beyinlerini yıkamaktalar. Dünyanın hiçbir yerinde bu tür ‘zehirli’ dolayısıyla da, tehlikeli içecekler, her türlü satış noktasında satılmaz. Bu ürünler, en elzem ihtiyaç maddelerini bile satmayan bakkal, büfe, kantin ve petrol istasyonlarında, devletin izni, koruyucu ve destekleyici katkılarıyla satılır. En az sigara kadar, hatta daha da tehlikeli olan bu içeceklerin satılmaması, sigarada olduğu gibi, ‘uyuşturucu’ ve ‘bağımlılık yapıcı diğer maddeler’ gibi muamele görmesi gerekiyor.
Kolalı ve gazlı içecek olarak adlandırılan meşrubatlar, birçok sağlık sorununa neden olurlar:
• Obezite, diyabet, diş çürümesi, kemik erimesi, koroner kalp hastalığı, nörop-sikiatrik bozukluklar, hipertansiyon, gut, karaciğer sirozu, depresyon, asit-alkali dengesinin bozulması, midede yanma ve ağrılar, mide kanseri, sindirim sorunları, idrar artırma özelliği nedeniyle su kaybı, susuzluk yaşanması’, baş ağrısı, astım, alerji, böbrek taşı gibi uzayıp giden çok sayıda sağlık sorunu.
• Light kolalar ise obezite sorununu çözmediği gibi, içerdikleri kanserojen tatlandırıcılar nedeniyle daha farklı sağlık sorunlarına yol açar.
• Meyve yeme alışkanlığının ortadan kaldırılması veya azalmasına yol açması nedeniyle, vitamin ve mineral yetersizliğine sebep olur.
Ortodoks tıbbı diye de adlandırılan Batının ticari tıbbı, bu tür endüstriyel içecek ve yiyeceklerin meydana getirdiği hastalıkları bildiği halde, bunları insanlara karşı bir silah olarak kullanır. Meselâ, diyetlerde yapay endüstriyel yiyecek ve içecekler yazılmak yerine, çoğu kez tabiî gıdalar tavsiye edilir. Sağlık sorununu ticari kapı olarak gördüğünüzde, artan hasta ve hastalıklar; artan müşteri ve çoğalan gelir olacaktır. Bu durumda “Bizi aldatan bizden değildir” hadis-i şerifine kâmil manada muhatap değillerse, bu çevrelerin bu gelirden vazgeçmesi için geçerli bir neden olabilir mi?
Süreci bize, en iyi özetleyenlerden biri de hiç kuşkusuz Mısırlı mütefekkir Ab-duulvahap El Messiridir. Hamburger Medeniyeti adlı şaheserinde, Messiri şunları kayda düşer: “Amerikanlılaştırma (Americanization) lügate son zamanlarda giren ve çok yaygın olarak da kullanılmaya başlanmış olmasına rağmen, tam tarif edilmiş değil. Benim tasavvuruma göre; Amerikan hayat tarzının yaygınlaştırılması. Buna çok yakın bir kavram ise cocacolalaştırmadır (cocacolalization). CocaCola, Amerikan hayat tarzının ve bu hayat tarzının yaygınlaştırılmasının bir sembolüdür.
Dedikleri gibi, aslında mesele sadece cocacolalaştırma değil; coca-kolonileştirmedir. Yani cocacolalaştırma, uluslararası tüketim asrında, bir sömürüdür. Bu sömürü zorla değil, gönüllü sömürüdür. ‘Cocacolaştırma’ ve ‘Macdonaldlaştırma’ kavramları ‘Batılılaştırma’ ve ‘laikleştirme’ ile örtüşmektedir. Çünkü kapsamlı laiklik, dinin sadece devletten ve toplumsal hayatın bazı alanlarından çıkarılması değil; bütün değerlerin, dünyadan ve tabiattan, insanın toplumsal ve özel hayatından çıkarılmasıdır. O zaman dünya, tümüyle hiçbir kutsiyeti, hiçbir dayanağı ve hiçbir özelliği olmayan bir kullanım maddesine dönüşür. İşte, bu çerçevede dünya, değerlerinden ayrılmaya başladı, tngilizlerin dediği gibi, freevalue. Yani İnsanî, ahlâkî ve dinî ölçülerin bulunmayışı… Şunu belirtmemiz gerekir ki, söz konusu Amerikalılaştırma planı bir tertip değildir.
Sadece diğer medeniyetleri parçalamakla kalmayan, bizzat Amerikan kültürünü ve kendine has özelliklerini de parçalayan, başlı başına yeni bir medeniyetsizliktir.
Çünkü hamburger, bir Amerikan yiyeceği değildir. Disko da, bir Amerikan müziği değildir. Bunlar, laik Amerikan medeniyetinin, özel evrenden genele geçişiyle birlikte ortaya çıkmışlardır. Bu geçiş, Amerikanın kendine has özelliklerini de parçalamıştır. Dolayısıyla Amerikanlaşma ya da Cococolalaşma ile küreselleşmenin eş anlamlı olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar, insanla insanın ve insanla eşyanın arasındaki bütün engelleri kaldırarak, hiçbir özelliği ve kimliği olmayan sûni insanlar çıkarırlar. İşte bu yüzden herhangi bir geleneğe bağlanmadan, günah duygusundan uzak, anlık zevklerin hâkim olduğu bir ülkede yaşamak isteyenler için Birleşik Devletler, ideal topraklardır.” Görülüyor ki; bu içecekler ve dolayısıyla yiyeceklerin kişisel zararlarının yanı sıra, toplumsal ve de medeniyetlere verdiği ağır, belki de telafısiz zararlar da söz konusu.