Eşinin Yaptığı Ev İşlerini Taktir Et

Eşinin Yaptığı Ev İşlerini Taktir Et

– Takdir ediyorum ama kadınlar da pek abartıyorlar ev işlerini. Yaptıkları ne ki? Bir yemek yapıp ortalığı topluyorlar. Diğer işleri de makinelerle hallediyorlar.

– O kadar basit değil bu işler. Ev işleri yapılmadığında görünen, yapıldığında fark edilmeyen ikiyüzlü işlerdir.

Her akşam işten eve gelen bir adam hanımına “Evde ne iş yapıyorsun ki, iki tabak yıkamakla iş yaptığını mı sanıyorsun?” gibi ifadelerde bulunurmuş. Bir gün hanımın canına tak etmiş, bütün gün hiç iş yapmadan oturmuş; kitap okumuş, televizyon seyretmiş.

Kocası akşam eve gelince bakmış ki ortalık savaş alanı gibi; yataklar düzelmemiş, yemek yapılmamış, ev toplanmamış, pijamalar ortada vs.

Eşinin Yaptığı Ev İşleri

“Bu evin hâli ne?” diye sormuş.

“Hani sen bana ‘Akşama kadar evde ne iş yapıyorsun?’ deyip duruyordun ya; işte ben de ne iş yaptığımı gör diye elimi işe sürmedim…” demiş.

– Erkekler ailenin geçimini temin için, dışarıda çalışıp yoruluyorlar.

– Kadınlar da evde akşama kadar boş durmuyorlar. Ev işleri zannettiğin gibi basit işler değil: Temizlik, çamaşır, ütü, yemek… Dışarıdan bakınca kolay görünüyor. Hele çocuklar ve onların bitmek bilmeyen isteklerine, işlerine yetişmeye çalışmak da hiç kolay değil. En basit gibi görünen yemek yapmak bile insanın birkaç saat zamanını alıyor. Bu işlerin para getirmiyor olması, yapılan işlerin değersiz olduğunu göstermez. Velhasıl iki taraf da yoruluyor.

– Yine de kadınlar erkekler kadar yorulmuyorlar.

– Tamam, kadın her gün çok yorulmaz; ama erkekten çok daha fazla yorulduğu günler de çok olur. Bazen işler üst üste gelir. Kadın bazen akşama kadar on çeşit işi bir arada yapmaya çalışır. Pek çok küçük iş peş peşe yapılınca, büyük bir iş kadar insanı yorar.

– Böyle bakınca haklısınız.

– İlk hafta verdiğim örnek üzerinden konuşalım. Akşam kapıdan evine giren erkek “Sizi beslemek için bütün gün çırpındım, yoruldum, dinlenmeyi hak ettim…” diye afra tafra ederse, bütün gün her daim başka bir yöne dönmeye, yetişmeye çalışarak yorulan karısına “Bütün gün ne yapıyorsun, ancak sallanıyorsun!” diyerek kuyruk muamelesi yapmaya çalışırsa, çok ayıp etmiş olur.

– O kadar da değil, kuyruk muamelesi de yapmıyoruz yani!

– Yemeğini yediğinde “Ellerine sağlık canım!” demezsen, yaptığı işler için teşekkür etmezsen, bir şeyi emrederek istersen, hem ev işlerini mühimsemeyip hem de evde yapılmayan işlerin hesabını sorup durursan, gayet de açık, kuyruk muamelesi yapmış olursun.

– Kadınlar da bu teşekkür işini çok abartıyorlar. Şirin bir bardak çay getirse, gözümün içine bakıyor teşekkür edeyim diye.

– Erkekler de teşekkür etmede pek cimriler. Ağzından çıkacak olan sadece iki kelime. Karını mutlu edecek, sana seve seve hizmet etmesini sağlayacak, yorgunluğunu unutturacak, iki sihirli kelime… Bir zahmet söyleyiver.

– Neden bilmiyorum ama zor geliyor teşekkür etmek.

– Kadınlar ev işi yaparken yorulur ama kadım esas yoran şey, kocasının bu işleri işten saymayan tutumudur. Hizmetleri hor görülen kadına, bu işler yük gibi gelmeye başlar. Normalde iş yaparken bir yoruluyorsa, artık yüz kat yorulur. Hele bir de dışarıda çalışan bir kadınsa yorgunluğu kat kat artar.

– Biz de uzun zamandan beri, evde bu meseleyi konuşuyoruz. Şirin, çalışmayı düşünüyor, ben de çalışmasını istiyorum. O da aile bütçesine katkıda bulunsun ama zaten aramız pek iyi değil, daha kötü olur mu diye de tereddüt ediyorum.

– Ona destek olmayı düşünüyorsan, akşam ev işlerinde yardımcı olacaksan çalışsın. Çalışmaya başladığını düşünelim. İkiniz de yorgun, akşam aynı saatlerde eve gireceksiniz. Sen uzanıp televizyon izlerken o yemek hazırlayıp sofra kuracak, toplayacak; çocuklara bakacak, bulaşıkları ortadan kaldıracak, çay kahve yapacak, meyve getirecek, çocukların derslerine yardımcı olmaya çalışacak, onların dertlerini dinleyecek, sonra çocukları yatıracak… Bir yandan da telefonla kendi ailesine, senin ailene ve arkadaşlarına yetişmeye, onlarla da alakadar olmaya çalışacak, bu arada da ertesi gün akşam yemeğini planlayacak, çamaşırları makineye atacak, ütü yapacak…

– Tamam, yeter. Dinlemek bile beni yordu.

– Kadın dışarıda da çalıştığında ailede günlük hayat ne olur, ona bakalım: Yorgun yorgun mutfağa giren, bir yandan ev işlerine koşturan kadın, içerde dinlenen kocasına karşı kızgınlık duyuyor. Bu kızgınlık ev içinde sürekli bir gerginlik havası estiriyor. Kadın sürekli “Ben de çalışıyorum, onun kadar yoruluyorum; ama eve girince o yatıp televizyon izliyor, bana yardım etmiyor, çok düşüncesiz!” diye kocasına sinir olup duruyor. Bu da bitmeyen tartışmalarla birlikte, aralındaki sevgiyi bitiriyor. Sonrasında da evlilik bitebiliyor. Veya ömür boyu birbirlerini hırpalayarak hayatlarını geçiriyorlar.

– En iyisi kadının çalışmaması o zaman.

– Çalışıyorsa erkeğin akşam gelince eşine yardımcı olması gerekir. Huzurlu bir aile hayatı olsun istiyorsa tabii.

– Ev işi yapmayı sevmiyorum. Ev işleri fıtratımıza yani genetik kodlarımıza uygun değil. Ev işlerine elim yakışmıyor, yaptığım zaman da karım gibi inceliklerine dikkat ederek yapamıyorum. Dağıtıyorum, kırıyorum, döküyorum; güzel olmuyor.

– Erkekler ve kadınlar aynı işi farklı tarzlarda yaparlar ama neticede erkek isterse yapabilir.

– Ters geliyor bir de. Ev işi yapan bir baba görerek büyümedim. Ev işlerini annem yapardı. Babam işten gelir, dinlenir, annem ona hizmet ederdi. Göreneğimiz, kültürümüz böyle. Ben de karımdan aynı şeyleri bekliyorum.

– Yorgun aslan, evde ceylanına nazlanmak istiyor. Fakat ceylan da yorgun olunca, işler ters gidiyor. Hem dışarıda hem evde çalışmak kadını fazlasıyla yoruyor. Bu kadar yorulan ceylanın, şen şakrak, hayat dolu olmasını, bir de aslanına hizmet etmesini beklemek ancak masallarda olabilir.

– Şirin çalışacaksa ev işlerine mutlaka yardım etmem gerekiyor diyorsunuz, öyle mi?

– Evet. Karısı çalışan erkeklerin kendilerini biraz zorlayıp, eşlerine yardım etmeleri gerekiyor. Salata yapmak, çay demlemek, sofra kurulup toplanırken yardım etmek… Hemen her erkeğin rahatlıkla yapabileceği işler bunlar. Ev işi, erkekliğe zarar getirmez, incelik isteyen kadınca işleri eşinin yapması, güç isteyen işleri senin yapman en iyisi olur. Zaten erkek ne kadar yardım ederse etsin, esas işleri yine karısı yapacak. Ama erkek yardım ederek, hayat arkadaşının yorgunluğunu azaltmış, ona “Sen benim için değerlisin…” mesajı vermiş olacak. Kadın “Eşim beni düşünüyor…” diye sevinecek, kızgınlık duymayacak, sevgisini tüketmeyecek. Hele erkek bu arada birkaç tatlı sözle eşinin gönlünü de okşarsa kadın enerji yüklenecek ve daha dinç olacaktır.

– Bu meseleyi yeniden düşüneceğim.

– Bu haftayı da bir fıkra ile bağlayalım:

Karısına yardım etmeyen bir adam, bir gün bir makaleden hisse kapıp yardım etmeye karar verir. Karısı işten gelmeden o, evi toplar, yemek yapar; karısı gelince ona iş yaptırmaz, sofrayı kurar, sonra kaldırır; bulaşığı yıkar, çocukların derslerine yardım eder. Karısı yatakta heyecanla onu bekler ama adam yorgunluktan uyur kalır.

İkisinin de yorgunluktan erkenden uyuyup kalmaması için, işleri paylaşmaları gerekiyormuş demek ki…




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir