Değişimin Gizemi

Değişimin Gizemi

İnsanlar zor durumda olduklarını genelde son anlarda fark ederek paniğe kapılırlar ve arayışlara girerek bir takım tedbirler almaya çalışırlar, ancak paniğin etkisiyle doğru karar vermekte zorlanırlar.

Değişim gizemi insanı sinsi bir şekilde izler, her zaman ve her yerde değişime karşı özlem duyar. Her an her yerde değişimin izlerini hisseder. Bu içgüdüsel duyguyla yatar, bu içgüdüsel duyguyla kalkar, her sabah aynanın karşısına geçerek kendine çeki düzen verirken farklı bir özelliğini hisseder. Kendisine sürekli “nasıl yapsam, nasıl olur?” konularında sorular sorar. Değişim rüzgârlarıyla başlayan duygular, yaratıcılık güdüleriyle devam eder.

Değişimin Gizemi

Her sabah dünyanın değiştiğini, her şeye yeniden başladığını, rüzgârın değişken tazeliğini içine çekerken, değişime ayak uydurmak isteği insanın içinden gelen vazgeçemediği bir duygudur. Her gün yenilenmektir değişim. Hayata karşı her gün yeni şeyler düşünmek, zorluklara karşı yeni stratejiler geliştirmek, yaşamdan keyif almak, kendini yenilemek, başarılı olmak için farklı planlar yapma çabasıdır.

Bir takım problemler yaşayan bir işletme benden yardım talebinde bulundu. Ürün kalitesi ve ilgi alanım nedeniyle yine de teklifi kabul edebilmem için bir ön çalışma yapmam gerekiyordu. İşin işleyişini A’dan Z’ye kadar inceledim. Karşıma tahmin ettiğim gibi insan faktörü çıktı. Konudaki çalışmalarım sonucunda, şirketlerin yönetim ve ardından satış problemi yaşayarak hedefinden uzaklaşmasının nedeninin % 90 insan kaynaklı olduğu burada da çok açık bir şekilde görülüyordu.

Teklifin cazibesi ve başarılı olacağıma inandığım için böyle bir işletmede danışman koordinatör olarak görev aldım. Göreve başlar başlamaz “neler yapabiliriz?” konusunu masaya yatırdık. Bir kısım çalışanın işine son vermek gündemdeydi. Böyle bir karara “evet” demeden önce yapılması gerekenler olduğunu uygun bir lisanla “işin püf noktası buradadır” diye mırıldandım.

O gece geç vakitlere kadar neler yapılması gerektiğini en ince ayrıntısına kadar düşündüm ve daha sonra geniş kapsamlı olmak üzere acil uygulama konusunda kısa vadeli plan yaptım. Ertesi gün işletmenin satış stratejini değiştirmeye karar vererek, satışın odak noktasındaki elli beş kişilik satış ekibine eğitim vermeyi planladım. Konu satış sanatının gücü ve çalışanların saklı dünyalarındaki enerjinin açığa çıkarılarak kullanılmalarını sağlamaktı. Kısacası insan faktörünün çok önemli olduğunu bilincini özümseterek sinerji üretmekti.

Hazırlık çalışmalarımı bitirdikten sonra işe başladığımın birinci haftasında bölge müdürleri ve tüm satış ekibini topladım. İlk bakış, ilk izlenim, ilk görünüş önemli olduğu için imaj ve görselliğin vizyona dönüşen en etkili taraflarını kullanarak dikkat çektim. İki gün boyunca iletişim sanatı, motivasyon, yaratıcılık ve hedef tespiti konuların da enteraktif şekilde seminerler yaptık, ikinci günde daha hiç kimseyi yeterince tanımamış olmama rağmen bakışlardan aldığım pozitif enerjiyle “kimseyi tanımama gerek yoktu çünkü iyi yönetildiği takdirde bütün insanlar aynıydı düşüncesiyle” konuşmaya başladım:

“Birlikte farklı bir yolculuğa çıkacağız ve bu yolda tek bir şansımız var, o da başarılı olmak. Başarı sizler başta olmak üzere hepimizin ortak düşüncesi ve bunu birlikte başaracağız. Bakışlarınızdan gördüğüm pozitif enerji bana cesaret veriyor. Sizlerden her şeyi bir kenara bırakıp yeniden başlamanızı istiyorum. Başarı yolculuğuna hazır mısınız?”

Yanıt beklentimden daha samimi ve yüksek ses tonunda geldi. “Evet”

O akşam hep birlikte boğaz içinde bir lokantada yemek yedik. Kendimizi bir karşılaşma öncesi kampta hissediyorduk.

Birinci aydan sonra satış istatistiklerindeki artış beni sevindirirken, yaptığımız işin başarısı kendime ve ekibime olan güvenimi artırmıştı, ancak işin peşini bırakmamalıydık ve daha çok çalışmamız gerekiyordu. Yıl sonunda kriz atlatılmış, artı değerler yükselmeye başlamıştı. Beklenmeyen bu başarının tek nedeni vardı, insanları anlamak, neler yapmaları gerektiği konusunda motive etmek ve yeteneklerini kullanmaları için ruhlarına küçük bir fısıltıyla dokunmaktı. Artık bu başarı kutlanmalıydı. Şunları söyledim:

“Başardık. Bunu siz yaptınız. Başarı çok gizemli bir şey. İnsanın başta ruhsal yapısını ve ardından patolojik yapısını değiştirir, içinizde sıcaklık hisseder ve kendinizle gurur duyarsınız. Başarının en büyük özelliği ise kazanılan çalışma azmi sayesinde katmerli olarak büyümesidir. Sizleri gelecekte iyi şeyler bekliyor. Hepiniz bir kahramansınız. Başarı size çok yakıştı. Hepinize teşekkür ederim.”

Konuşmam bitince masaya geldim. Masada bölge müdürleri vardı. Konuşmaya başladık, şunu söylediler:

“İnancımızı ve heyecanımızı öylesine etkilediniz ki başarıdan başka bir alternatifimiz olmadığını hissetmiştik.”

Değişim zamanı

Değişim; insan, zaman ve mekân beklemez, fırtına gibi estiği yerlerde bir takım izler bırakır. Bazen insanın içini serinletir, bazen yıkar geçer. Eğer değişim gizemini hissediyorsanız, değişim rüzgârlarına uyum sağlayabilir ve değişimin nimetlerini pozitif alanda kullanabilirsiniz.

Değişim öylesine esrarlı anlamlar taşır ki, insan değişim kelimesi karşısında bile saygıyla eğilir. Değişimin içeriğindeki farklılık gizemleri, aslında içimizdeki saklı duyguların neler olduğunun merakıdır. Çünkü değişim her ne olursa olsun sanki senelerdir beklediğimiz, tanıştığımızda ise hiç yabancı olmadığımız, hatta senelerdir gereksinim duyduğumuz bir şey gibi iç içe bir yaşam sürdürürüz.

Genetik yapımız nedeniyle sürekli bir değişim bekler, değişimin peşinden koşar ya da kendimiz değişim konusunda bir şeyler üretiriz. Değişim gizemi bizi yenilikler ve gelişim konusunda bilinçaltı tarafından sürekli uyaran duygulardan söz eder. Bu duygular kişiliğimizin gelişmesinden beceri ve yetenek geliştirmeye kadar, her konuda bir adım daha ileride olmaktan yaşam kalitesine kadar, yaşamımıza yön verme becerisi konusundaki duygulardır ve bizler bu duygular sayesinde kendimizi bir yerlere taşırız.

Değişimin gizemi; zamanı anlamak, nerede olduğumuzun farkında olmak, yerimizi belirlemek, ne yapmamız gerektiğinin bilincinde olmak gibi soruların karşılığını rahatlıkla yanıtlayabileceğimiz konuma getirir.

Değişim; ileriye dönük yaşamın planlanması ve neler yapılması gerektiği konusundaki arayışlardır. Geleceğin ne getireceği endişesini yaşayan insan, değişime ihtiyaç duyduğu için peşinden koşar. Değişim ihtiyacı hissetmeyen insanın gelişim, ardından yetenek ve yaratıcılık konularında yol alamayacağı için çağın gerisinde kalır.

İnsan yaptıklarıyla değerlendirilmesinin esas olduğunu düşündüğünde, değişimin getirdiği yenilik ve yaratıcılıktan yoksun bir yaşamın çekilmezliğini hisseder. Değişimi hissetmeyenin yaşamdan hiçbir şey beklemeye hakkı yoktur. Değişim bir yerde fırsatların değerlendirilmesidir.

Bireysel ve toplumsal gereksinimler bizleri zamanla bir takım tedbirler almaya mecbur eder. Bunlar günlük ihtiyaçlar yemek, içmek, giyinmek, barınmak başta olmak üzere, zamanın koşullarına göre değişiklik gösteren ihtiyaçlarımız-dır. İşte bu ihtiyaçların karşılanması için bakış açısı, düşünüzün şekli, hayal gücü başta olmak üzere değişim büyüsü gereklidir.

Andre Gide

Andre Gide ünlü bir Fransız yazar. Andre Gide oldukça duygusal bir insanmış, melankolik bir yaşam sürdürür ve hiçbir şeyden şikâyet etmezmiş. Zamanının büyük bir bölümünü yazmakla, diğer kalan bölümünü ise gezmekle geçirirmiş. Andre Gide giyime hiç önem vermezmiş, kırışık, yamalı elbiseler ve dağınık saçlarıyla sokağa çıkar ve öylece dolaşırmış.

Andre Gide yazmanın dışında Seine Nehri kenarı boyunca yürür, yorulduğunda nehrin kenarındaki Cafe De Paris’e gider, kahve içerken nehrin sularını izlermiş. Andre Gide ne zaman Seine Nehri kenarındaki Cafe De Paris’e gitse, tanımadığı birinin kitap okuduğunu görürmüş. Bir gün dayanamayıp kitap okuyanın yanma gitmiş ve sormuş:

“Ne yapıyorsun?”

“Kitap okuyorum.”

“Hangiyazarın kitabını okuyorsun?”

“Andre Gide’in”

Andre Gide sevinerek:

“O benim” demiş.

Kitap okuyan adam Andre Gide’e bakmış ve alaycı bir tavırla şöyle demiş.

“Bu kitabı yazan sen olamazsın, çünkü o benim hayallerimde iyi giyimli ve çok yakışıklı biri.”




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir