Daha genç, daha sağlıklı ve daha güzel olmak
Daha genç, daha sağlıklı ve daha güzel olmak… Her sene yeni yıl hedeflerinin flk sıralarında yer alan vazgeçilmez istek. Bu isteği gerçekleştirmek, ilerleyen teknoloji günden güne gelişen medikal estetik alanının sunduğu çözümler ile artık çok da zor değil.
2017 yılına daha genç, sağlıklı ve dolayısıyla güzel hissederek başlamak isteyenler için medikal estetik alanındaki son gelişmeleri ve farklı sorunlara hangi uygulamalar ile tedavi sağlanabildiğine ilişkin merak ettiklerimizi Ankara Mayasante Polikliniği Medikal Estetik Hekimi Dr. Devrim Gürsoy’a sorduk.
SON DÖNEMDE SIKÇA DUYDUĞUMUZ İPLE YÜZ GERME UYGULAMASI NEDİR?
Ben genellikle iple yüz germe uygulamasının ne olduğunu kendi kullandığım kolon-kiriş-çimento tekniğinden bahsederek açıklıyorum. Bu ismi vermemdeki en temel neden, hastaların ve bu uygulamayı merak eden kişilerin bu uygulamanın hangi sıralamada, hangi mantıkta ve neye göre yapıldığını en rahat şekilde kavramasını sağlıyor oluşu. Cildimizin genel olarak iki temel sorunu var. Birincisi, yer çekiminin etkisine ve yaşın ilerlemesine bağlı olarak dokulardaki sarkma ve ovalite kaybı; İkincisi de cildin elastikiyetinin bozulmasına bağlı olarak cilt ile ilgili yaşanan problemler. İdeal bir uygulamada eksik olan hacim yerine konmalı. Dokuda bir miktar kaldırma etkisi sağlanmalı. Üçüncü olarak da dokunun kalitesi günden güne artmalı. Kolon-kiriş-çimento yönteminde kolonu oluşturan ipler kok dediğimiz balıksırtı özelliği taşıyan, dokuyu bir miktar kaldırmayı sağlayabilen ipler. Ben bunlara kolon diyorum çünkü cilt öncelikle kolonların üzerinde kalkmalı. Örümcek ağ ya da altın iplik denilen diğer ipler kolonların doku içerisindeki sabitliğini pekiştirirken diğer yandan da dokuda eriyebilir PDO kaynaklı materyal olduğu için eriyene kadarki süre içerisinde dokuda cildi yenileyecek kolajen sentezini ve fibroplastik aktiviteyi meydana getiriyor.
Son olarak da kişinin yüzüne ovaliteyi verme noktasında anatomik olarak sert yapıları bir miktar belirginleştirmek gerekiyor. Dolgu uygulaması da bu işlemin çimento ayağım oluşturuyor. Çimento da hem yüzün şekillendirilmesine katkı veriyor hem de kolonların bulunduğu yerde daha sağlam ve uzun süreli durmasını sağlıyor. Cerrahi dışı teknikle yapılabilecek maksimum etkiyi sağlayan, cildin ovalitesini arttırırken diğer yandan da kalitesini de arttıran bir uygulama olarak son derece önemli değişikliklere yol açabiliyor. Uygulamada kullanılan iplerin PDO/ PDS kaynaklı ipler olması, yani vücut tarafından en uzun sürede eritilebilir cerrahi ameliyat ipliği olma özelliği taşıması bu etkiyi sağlıyor. Genel olarak bu ipler eridikçe meydana getirdikleri kolajen sentezi cildin kalitesini aydan aya daha da fazla arttırıyor. Bu yapım faaliyeti cildin parlaklaşmasını, güçlenmesini ve aydınlanmasını sağlıyor. Uygulamayı yaptıktan sonra hemen bir etki görmekle beraber 15’inci gün bu etkiler daha iyi oluyor, 1,5 seneye kadar adım adım artarak devam ediyor. Çünkü bu işlemle beraber cildin ihtiyaç duyduğu bütün eksiklikleri belli oranda yerine koymuş oluyoruz. Tek başına dolgu uygulamasına göre de en büyük avantajı yüzün oransal uyumunu bozacak miktarda dolgu kullanmamıza gerek kalmadan kişiye 5-10 sene önceki görüntüsüne ulaşma fırsatı veriyor olması.
BU YÖNTEMLE BİRLİKTE HANGİ BÖLGELERDE TOPARLANMALAR OLUYOR? ÖRNEK OLARAK ELMACIK HATTINDAKİ TOPARLANMA YÜZE NE KAZANDIRIR, DIŞARIDAN BAKANLAR ETKİSİNİ NASIL ANLAR?
Bu soruya cevap vermek için önce güzellik kavramının insan için ne ifade ettiğinden bahsetmek gerekiyor. Dünya üzerinde birbirinden çok farklı hatlara sahip insanları güzel olarak değerlendiriyoruz, bu bizim insanoğlu olarak genetik kodumuzda var. İnsana güzellik kavramını kazandıran temel durum yüzündeki anatomik yapılar arasındaki uyum, bu uyum ne kadar netse güzellik kavramını o kadar karşılıyor. Dolayısıyla bizim medikal estetik alanında yaptığımız işlemler yüze kaybettiği hacmi geri verebilmek, kaybettiği ovaliteyi, üçgen görüntüyü sağlayabilmek ve cildin kalitesini arttırmak üzerine yoğunlaşıyor. Elmacık kemiği bölgesi de yüzümüzü yer çekiminin etkisine karşı tutan temel dayanak noktası. Bu anlamda bu bölgenin güçlendirilmesi, yüzün bu bölgeden destek alarak kaldırılması kişiye daha genç ve güzel bir görüntü veriyor.
Oransal olarak kişiyi altın orana yakınlaştırmak ki bu oran 1,62; gözlerle burun, alınla dudaklar, elmacıkla çene arasındaki uyumu meydana getirebilmek kişinin güzellik kavramına biraz daha yakınlaşmasını sağlıyor. Bu işleri ne düzeyde gerçekleştirebiliyorsak yaptığımız işte o kadar başarılı oluyoruz. İpler ve dolgu kombinasyonu da kolon-kiriş-çimento uygulaması da bize tüm yüzü hiç olmadığı kadar rehabilite etme şansı veriyor. Şöyle ifade edersek, yüzü üç eşit bölgeye böldüğümüzde çene bölgesindeki hacim kaybının belirginliği, çenedeki siliklik yüzün güzel bir yüz olma ihtimalini azaltıyor. Biz çene bölgesini yeterince doldurup alm, burun, dudak hattıyla uyumlu hale getirdiğimiz zaman kişi karşıdan ve profilden bakıldığında uyumlu ve dolayısıyla güzel bir ifadeye sahip oluyor.
YORGUN GORUNUMU ORTADAN KALDIRMAK VE CİLDE GENÇ BİR GÖRÜNÜM KAZANDIRMAK İÇİN NEDEN İPLE AS KILAMA YÖNTEMİ TERCİH EDİLMELİ?
Aslında iple askılama yönteminden ziyade bu uygulama içerisinde kullanılan dokuda eriyebilir ipler, sorun olan bölge içerisinde kolajen sentezini ve fibroblastik aktiviteyi harekete geçiriyor. Buna bağlı olarak da dokuda iplerin erime süresine kadar geçen süre içerisinde yoğun bir yenilenme süreci meydana geliyor. Bu yenilenme süreci de cildi optimal kalınlığına ulaştırıyor ve kişiye temel yorgun ifade veren göz altı bölgesindeki renklenmeleri azaltıyor, bölgenin dolaşımının artmasıyla daha canlı bir görüntüye ulaşılmasını sağlıyor. Ama yorgun ifadenin ortadan kaldırılmasında bilinmesi gereken en önemli husus, ipleri kullansak da kullanmasak da özellikle elmacık hattıyla göz alt sınırı arasında bulunan bölgedeki yağların fıtıklaşmasına ya da aşağı doğru yer değiştirmesine bağlı olarak göz çukurunun aşağı doğru yürüyor olması sebebiyle bu bölgenin tedavisinin öncelik taşıması. Bu bölgenin tedavisinde önce elmacık hattının ve ayrıca ihtiyaç duyulan durumlarda göz altı, gözyaşı hattmdaki çöküklüğün dolguyla tamir edilmesi bu yorgun ifadenin azaltılmasında rol oynuyor. İkinci bir alternatif, kaz ayakları, kaş üstü ve alın gibi o bölgenin çevresindeki dinamik kırışıkların botoks yoluyla azaltılması olabiliyor. Üçüncü gruptaki işlemler de fraksiyonel lazer, plazma enerjisi gibi göz kapağının cildinde bir yenilenme meydana getirip o ciltteki toparlanmaya bağlı olarak kişinin yorgun görünümünde azaltma sağlamak.
İPLE ASKILAMA YÖNTEMİNDE CİLT ZARAR GÖRÜYOR MU? HERKESE UYGULANABİLİYOR MU?
Bu uygulamada dokuya verilen zarar minimal düzeyde ve milimetrik olan berelenmeler doku tarafından çok hızlı tamir ediliyor. Tam aksine bu ipler dokunun azalan kalitesini arttırmak üzere harekete geçirici bir faktör oluyor. Beklenti düzeyi netleştirildikten sonra iple germe herkese uygulanabilir. Yani belli bir yaşın üzerinde cilt elastikiyetinin çok bozulduğu durumlarda, cilt altındaki hacmin ileri düzeyde kaybedildiği durumlarda elbette ki bu uygulama çok ideal bir yöntem değil ve bu hastalar açısından cerrahi olarak yüzün gerilmesi daha anlamlı bir yol.
Ama insanların çoğunun cerrahi işlemi tercih etmemesi sebebiyle bu uygulama ile cerrahi kadar olmasa da bir düzelme meydana getirilmesi hasta ile beklenti düzeyi konusunda anlaşıldığı takdirde son derece verimli. Yani bu uygulamanın bir uygulanma sınırı yok, sadece uygulamanın kazandırdıkları kişinin yaşıyla, cildindeki deformasyonla ve hacim kaybıyla ilintili.
FRAKSİYONEL LAZERLERİN FARKI NEDİR? HANGİ YÖNTEMLER DİĞERLERİNE GÖRE ÜSTÜNLÜK GÖSTERİR?
Fraksiyonel lazerler arasında enerji kaynağını değiştirerek etkinliğimizi, etki derinliğimizi, böylelikle cildin hangi katmanım etkileyeceğimizi belirleyebiliyoruz. Bu anlamda farklı sorunlar için farklı fraksiyonel sistemler belirleme avantajına sahip oluyoruz. Örneğin, üst göz kapağı gibi cilt fazlasının arttığı bölgelerdeki spesifik uygulama, plazma enerjisinin kullanıldığı ve katidan gaza dokuya temas etmeden fazla miktarda cildi buharlaştırma suretiyle o bölgedeki cilt gerginliğini arttıran bir işlem oluyor. Ama eğer tüm yüzde genel cilt problemlerine yönelik bir işlem yapacaksak, cildi soyma ve yeni damar meydana getirerek ciltte yenilenme meydana getirme işlemlerinin hangi bileşeninin önem taşıdığına karar vermek gerekiyor. Şöyle ki, eğer cilt yüzeyindeki problemler daha belirginse fraksiyonel sistemin cilt yüzeyinde de bir miktar soyulma meydana getirmesi ulaşabileceğimiz sonuç açısından bir avantaj teşkil ediyor çünkü fraksiyonel lazerler cilt yüzeyini soyma ve cildi yenileme konusunda diğer sistemlerden daha etkili. Ancak fraksiyonel lazerlerin cilt yüzeyinde de bir miktar soyulma meydana getirmesi bu lazerlerin ideal kullanılma dönemlerinin daha çok kış ayları ile sınırlı olması sonucunu meydana getiriyor. Bu durumlarda iyileşme süresi daha kısa olan iğneli radyo frekans ya da altın iğne uygulamaları fraksiyonel lazer sistemlerinin yerine geçebiliyor. Eğer hastamızda sivilce izleri gibi sorunlar ön plandaysa temel tedavi edici uygulama genellikle fraksiyonel lazerler oluyor, devam sürecinde plazma ve iğneli radyo frekans yöntemleri ile kombine edilebiliyor. Eğer sorunumuz izlerle beraber oluşan lekelenmeler ve ciltteki homojen görüntünün bozulması ise, o zaman karbon peeling ve Thulium lazer gibi ciltteki lekelerin azaltılmasına yönelik etki gösteren uygulamalar ön plana çıkıyor. Thulium lazer, diğer fraksiyonel lazerlere göre şöyle bir farklılığa sahip. 1927nm dalga boyunda enerji üreten bu sistem dokuda yüzeysel cilt ile derin cilt arasında cildimizde leke oluşumuna neden olan melanosit hücrelerinin yoğunlaştığı bölgelerde fraksiyonel etki oluşturuyor ve bu hücrelerin belli bölgelerde yoğunlaşmasının önü kesilmiş oluyor. Daha önceleri üç-dört aya yayılan leke tedavilerini bir ya da iki seansta aynı düzeyde gidermesi ile de ciddi bir fayda sağlıyor.
SON DAKİKACILAR İÇİN KIZARIKLIK, ŞİŞME VE AĞRI YAŞANMAMASI AÇISINDAN EN ÇOK HANGİ YÖNTEMİ ÖNERİYORSUNUZ?
Genel hatları ile son dakikacılar açısından botoks yöntemi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ilk tercih. Botoks kolay uygulanır, genel hatlarıyla morluk, kızarıklık gibi herhangi bir soruna neden olmaz, etkisi ikinci-üçüncü günde başlayıp 10 gün içerisinde oturur. Özellikle kişinin üst yüz bölgesindeki mimik kırışıklıklarının giderilmesinde de etkilidir. Bunun dışında da derin dokuya yapılacak dolgu uygulamaları da yine çok fazla kızarıklık, morluk, şişme gibi sorunlara neden olmayacağı için son dakikada tercih edilebilir. Ama eğer kişiler açısından bu gelişimsel işlemler yine de bir morarma, kızarma nedeni ise fokuslu ultrason dediğimiz yöntem son dönemde hem popüler hem de etkili konumda ve etkisinin çok hızlı ortaya çıkıp yaklaşık üç ay boyunca artması ve ortalama altı ay ile bir sene kadar kendini koruyabilen bir işlem olması nedeniyle ön plana çıkıyor. Diğer benzeri radyo frekans ve lazer yöntemlerine göre etkinin daha derinde olması daha uzun süreli, daha net ve daha belirgin bir etkinin ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor ama bunlar olurken kızarıklık, morluk gibi birtakım yan etkiler bu uygulamanın sonrasında karşılaşılan yan etkilerden değil. O yüzden son dakikacılar için en fazla fayda görülecek uygulamaların başında fokuslu ultrason geliyor. Bunun dışında bir organizasyona katılma noktasında, cilt yüzeyinin parlaklaştırılması, canlandırılması için karbon peeling yine son dakikacılar için son derece anlamlı bir yol. İki ya da üç karbon peeling seansı ile beraber kişilerin yüzünde yaklaşık 1-1,5 ay kadar kendini devam ettirecek bir parlaklık, sıkıİaşma ve cilt tonunda dengelenme gibi süreçler herhangi bir yan etki oluşturmadan, kişiyi sosyal yaşamdan izole etmeden meydana gelebiliyor. Bir de Zaman Makinesi dediğimiz bir konsept söz konusu. Bu konseptin de iyiliği gelişimsel olmayan ve doku içerisinde ciddi travmaya yol açmayan bir işlem olmasına rağmen hem vücutta, hem ciltte; hem kas, hem yağ dokusunu hem de cilt yüzeyini etkileyen kombine bir uygulama olması sebebiyle tüm vücutta ve yüzde iyilik halini arttırıcı, komplikasyonu ve yan etkisi olmadan faydalarının ortaya çıkabileceği alternatif bir yöntem olması.
LAZER YARDIMIYLA YÜZ GERME YÖNTEMLERİ DE KISA SÜREDE YILBAŞINA HAZIRLIK İÇİN TERCİH EDİLEBİLİR Mİ? DUDAKLARINI KALINLAŞTIRMAK İSTEYENLER NE YAPTIRABİLİR?
Fraksiyonel lazerlerin işlem sonrasında bir toparlanma ve dokuda bir iyileşme süreci gerektirdiği yadsınamaz bir gerçek. Eğer yılbaşına en az bir aylık bir süreniz varsa fraksiyonel lazerler cildin genel yapısını güçlendirmek açısından fayda sağlayıcı yöntemler ama süre azaldıkça daha kısa sürede etki görebilmek açısından altın iğne dediğimiz iğneli radyo frekans yöntemi yine daha kısa sürede faydalarının aşikar olduğu yöntemlerden bir tanesi. Karbon peeling yönteminin üç ya da dört seans tekrarlanması da yılbaşı gecesi cildinizde parlaklık meydana getirecektir. Üst dudak ile ilgili uygulamalara gelince, standart olarak kullanüan yöntem dolgudur. Hyalüronik asit dolguları ve yağ enjeksiyonu bu alanda kullanılan iki temel alternatif. Hyalüronik asit dolguları kişiye doğal, çok hızlı uygulanabilir ciddi anlamda üst-alt dudak dengesi oluşturacak şekilde ortalama 6-12 ay sürecek faydalar sağlıyor. Dudak bölgesine kullanılabilecek ikinci bir uygulama tipi de altın iplik ya da örümcek ağ dediğimiz, PDO ipliklerin dudak sınırının belirginleştirilmesi noktasında kullanılması. İplerin avantajı zaman zaman dudak sınırı çevresine yapılan dolgunun dudağı doğal olmayan bir şekilde öne itmesi ihtimali olmadan dudak sınırının netleştirilmesi ve güzelleştirilmesi noktasında fayda sağlıyor.
HASTANE ORTAMINA GEREK OLMADAN YAPILABİLECEK GÖĞÜS ESTETİKLERİ BULUNUYOR MU?
Cerrahi işlemin yine standart olduğu alanlardan bir tanesi de meme estetiği. Meme estetiğinde cerrahi dışı işlemlerden başvurduğumuz süreçler genelde kişilerin meme dokusunun temel özelliği ile ilgili. Meme dokusundaki temel sorun sarkma, deformasyon, boşalma gibi çeşitli faktörlerden kaynaklandığında farklı yöntemler farklı sorunlar için fayda sağlayabiliyor. Örneğin, yüzde kullandığımız iple askılama yöntemleri çok büyük hacimli olmayan, minimal deformasyon içeren memelerin toparlanması noktasında son derece anlam taşıyabilecek bir yöntem. Ama iplerin kaldırma gücü meme dokusu ağırlaştıkça sınırlı hale geleceğinden büyük hacimli ve yer çekiminin etkisine bağlı olarak yoğun deformasyona ve sarkmaya uğramış memelerde yeterince etki etmiyor. Memelerde düşüklükten ziyade bir hacim ihtiyacı söz konusu ise bu noktada meme dokusunda kullanılabilen dolgu materyali de yine memenin cerrahi dışı toparlanması noktasında alternatif oluşturabilecek yöntemlerden bir tanesi. Medikal estetik alanında kullanılan birçok cihaz da hafif deformasyonların giderilmesinde meme dokusunda kullanılabiliyor. Ama meme dokusunda herhangi bir işleme başvurmadan önce tıbbi anlamda hastanın risklerini değerlendirmek, uzman bir cerrah tarafından sürecin risklerini tespit ettikten sonra bu tür uygulamalara başvurmak doğru olan yaklaşım.
Deran Çetinsaraç