Cool Gelin Olmak

Cool Gelinlikler

Durun! O kabarık gelinliği yerine koyun. Şimdi sakince bu yazıyı okuyun ve milyonlarca gelinle aynı görünmemek için ilham alın.

Yanlış anlamayın lütfen, kimsenin zevkini yargılamak gibi bir niyetim yok. Fakat bir düşünmenizi isterim, son zamanlarda gördüğünüz hangi gelini unutamadınız? Sizin yerinize tahminde bulunayım, muhtemelen her biri beyninizin anlık hafızasından, birkaç saniye sonra söndü gitti. Psikolojik çözülme yaşatmak niyetinde de değilim size. Fakat tahmin edersiniz bu durumun nedeni pek çok kadının aynı kodları baz alarak gelinliğini seçmesi. Nedir bunlar? Kabarık etekler, mümkünse straplez üst. Duvak mı? En uzunundan lütfen. Siz de bu klişenin parçası olmak istediğinize emin misiniz?

GERÇEK BİR HİKAYE

Az sonra okuyacaklarınız tamamen hayal ürünü kişilerle kurgulanmamıştır. Hepsi gerçek. En yakın arkadaşlarımdan biri çok kısa süre önce evlendi. Birlikte yaptığımız konuşmaların çoğunda gelinliğiyle ilgili küçük krizler yaşadığını anlatıyordu. Mesela sık sık aynı rüyayı görüyordu: Düğün günü gelmiş fakat gelinliği hala hazır değil. Gerçek hayatta yaşadığı kabus pek farklı sayılmazdı: Annesinin, kız kardeşinin, kayınvalidesinin ve onu tanıyan her kadının diktireceği gelinlik hakkında yorumda bulunması. “Ne kadar kabarık, o kadar iyi” veya “Ne o öyle dümdüz, sıradan elbise gibi” ya da “Bir daha nerede böyle prenses gibi görünebileceksin?” gibi cümleler gelinimizin aklını öyle karıştırıyordu ki, iş gelinliksiz evlenmeye kadar gidebilirdi. Oysa çok emindi ne istediğinden; alternatif, orijinal bir şey giyecekti. İlla “gelinlik” sınıflandırılmasıyla tasarlanmamış bir kıyafet… Geçmişin ikonik gelinlerinden ilham alacaktı. Cool olacaktı kısacası.

COOL GELİN olmak çok mu zor?

Sonuçta o da tıpkı diğer milyonlarcası gibi prenses gelin olarak hayatına devam etti. Bugün, evliliğinin üzerinden geçen iki yılın ardından ne kadar pişman olduğunu anlatıp duruyor. İtiraf etmeliyim, kabarık ve klasik gelinliğinin içinde de çok güzel görünüyordu. Zaten kötü veya çirkin gelin olmaz değil mi? (Yalan söyledim, kesinlikle olabilir!) Fakat düğün fotoğraflarına bakıp kurduğu cümle şu: “Keşke başkalarını dinlemek yerine, istediğim stile bağlı kalsaydım.” Eğer aklınızda giyeceğiniz “klasik” gelinlikle ilgili soru işaretleri varsa şimdi hemen arkanıza yaslanın ve derin bir nefes alın. Sizi hayatınızın hatasını yapmaktan kurtaracağım. Rica ederim…

BAŞKASI OLMA KENDİN OL

Moda dünyasının hazır giyim bölgesinde bir süredir konformizm ön planda. İnsanların içlerinde iyi hissettikleri, kendileri gibi olabilecekleri, rahat hareket edebilecekleri tasarımlar 2010’lu yılların kadın silüetinde. Bahsettiğim durum tabii ki özel günler için de geçerli. Bu noktada şu soruyu sormak gerek: Kişisel stil, bunu hayatınızın her alanına yansıtmakla ilgiliyse, herkesin “büyük” gün diye nitelendirdiği o zaman diliminde sizle alakası olmayan bir kıyafet giymek niye? Geleneklere karşı değiliz ama diğer milyonlarca kadınla aynı gibi görünmeyi kim ister? Sıkıcı ve klişe gelinliklerden uzaklaşmanın zamanı gelmedi mi?

Kremalı beyaz bir pastanın katmanları gibi görünmek yerine mesela Solange Knowles’m düğününde giydiği Kenzo tulum gibi bir parçanın içinde dünyanın en cool gelini olmak istemez misiniz? Ya da Keira Knightley’nin mini Valentino gelinliği ve siyah Ray-Ban’ları daha ne kadar “gerçek” olabilir, hiç düşündünüz mü? Biraz geçmişe gidelim, gelenekleri kırmanın daha da zor olduğu yıllara… Bianca Ja-gger, Yoko Ono, Audrey Hepburn ve Mia Farrow gibi isimler prenses gelinler olmayı reddeden isimlerden. Bugün hala onların düğün fotoğraflarına bakıp ilham alıyorsak, zamansızlıklarıyla ikonik gelinler mertebesine ulaştılarsa, bunlar hep o güvenlik çemberlerinin dışına çıkmalarından kaynaklanıyor. Şimdi size soruyorum, gerçekten stil ikonu olarak evlenmek mi, yoksa sıradan bir gelin olarak mı? Lütfen bu yazıyı annenize de okutunuz.