Bakıcısına “Anne” Diyen Çocuk
Bakıcısına “Anne” Diyen Çocuk
Randevu almak için telefon eden anne, heyecanlı ve titrek bir sesle şöyle diyordu: “Ekonomik sıkıntılar nedeniyle çalışmak zorunda olan bir anneyim. Dört yaşında bir kızım var. Beni çileden çıkarmak için ne lazımsa yapıyor. Beni sinirlendirmekten adeta zevk alıyor. Bakıcısına soruyorum “kuzu gibi çocuk” diyor. Ne yapacağımı şaşırıyorum. Hele bu yaşta gözümün içine baka baka altını ıslatması yok mu; beni çılgına çeviriyor. Bazen içimden temiz bir dayak atmak geliyor, kendimi zor tutuyorum. Ne olur buna bir yol gösterin, yardımınıza ihtiyacım var.”
Anneye, geleceği günü ve saati söylerken, çocuğu ve bakıcısını da birlikte getirmesini istedik. İlk görüşmemizi anneyle yaptık. Çok dikkat isteyen bir işte çalıştığını söyleyerek söze başladı: “İşim hiç hata kabul etmiyor. Evraklarda yapacağım küçük bir yanlışlık, zincirleme problemlere yol açtığından daima dikkatli olmak zorundayım. Aşırı dikkat zihin yorgunluğu ve stres yapıyor. Eve bitkin ve baş ağrılarıyla dönüyorum. O yorgunluktan sonra elim hiç bir işe varmıyor. Kızımın ufacık bir yaramazlığı sinirlerimi bozmaya yetiyor. Biliyorum, kendisiyle ilgilenmem için böyle davranıyor; ama dedim ya küçük bir gürültüye dahi katlanacak direnç kalmıyor bende.”
Kocasından hiç bahsetmiyordu. Ya araları iyi değildi ya da boşanmışlardı. Öğrenmek maksadıyla sordum: “Kocanız size yardımcı olmuyor mu?” İçini çekti: “Kocamla anlaşamadık kızım bir yaşında iken, yani bundan üç sene önce boşandık. Bana hiç yardımcı olmadığı gibi, benden bir ev hanımının hizmetlerini bekliyordu. Yok, ev dağınıkmış, yok akşam önüne sıcak bir yemek koymuyormuşum, eve misafir kabul etmiyormuşum gibi şeyler işte. Akşam işten gelince kendisi televizyonun karşısına oturur, benden hizmet beklerdi. Hayatın müşterek olduğunu, benim de akşama kadar çalışıp yorulduğumu, benim çocuğumsa onun da çocuğu olduğunu anlatamadım. Böyle bir insan değildi. Meğer insan eşini ancak evlendikten sonra tanıyabiliyormuş. “
“Biraz çocuğun bakıcısından bahseder misiniz? Kimdir, nereden buldunuz?
“Efendim, kendisi komşumuz olur. Ailece görüşüyorduk. Çocukları olmuyordu. Onun için kadıncağız kızımla çok yakından ilgilenir; öz kızı gibi severdi. Öyle zannediyorum ki, kızım bu kadını sevdiğinden bana fazla yanaşmıyor. Bunun farkındayım, ama onu teslim edebileceğim başka kimsem olmadığı için mecburen katlanıyorum. İnanır mısınız, akşam onu almaya gittiğim zaman yüz ifadelerinden bundan hiç hoşlanmadığı belli oluyor.”
“Kızınızın yanınızda iken bilerek altını ıslattığını söylemiştiniz. Bakıcısının yanında iken de bunu yapıyor mu?” “Hayır efendim. Asıl beni üzen ve çileden çıkaran da bu ya.» “Anlıyorum, bir çözüm bulabilmemiz için kızınızla ve bakıcısıyla da görüşmemiz gerekiyor.”
Anne çıktıktan sonra çocuğun bakıcısını içeri aldık.