Anadolu Grubu’nun işlem hacminin üçte biri yabancılardan
Türkiye’de bir organize sanayi bölgesi tarafından kurulan ilk tıp merkezi olma özelliğini de taşıyan Gebze Organize Sanayj Bölgesi Tıp Merkezi’ni hizmete açan Anadolu Sağlık Merkezi Genel Direktörü Türkan Özilhan Tacir, “Gelirimizin önemli bir kısmını sağlık turizmi ile yurt dışından gelen hastalardan elde ediyoruz” diyor.
KURULDUĞU 2005 yılından bu yana “zor hastalıkların hastanesi” olarak tanınan Anadolu Sağlık Merkezi, geçtiğimiz yıl yaklaşık 78 bin hastaya hizmet verdi. Anadolu Sağlık Merkezi geçtiğimiz günlerde Türkiye’de bir organize sanayi bölgesi tarafından kurulan ilk tıp merkezi olma özelliğini de taşıyan Anadolu Sağlık Merkezi Gebze Organize Sanayi Bölgesi Tıp Merkezi’ni hizmete açtı. Anadolu Sağlık Merkezi GOSB Tıp Merkezi yaklaşık 900 metrekarelik alanda Acil Servis, İç Hastalıkları, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Genel Cerrahi branşlarında hasta ihtiyaçlarını karşılayacak.
Tıp Merkezi SGK anlaşmalı olarak hizmet sunacak. Kuruluş, önümüzdeki günlerde radyasyon onkolojisi alanında tedavi kalitesini yükseltecek ve hastaların tedavilerine değer katacak önemli yatırımlar yapacak. Bu kapsamda 3 tane son teknoloji cihazı hastaların hizmetine sunacaklar. Türkan Özilhan Tacir,
2018’de odaklanacakları branşları: onkoloji, radyasyon onkolojisi, kemik iliği nakli, kalp sağlığı, kadın sağlığı, beyin cerrahisi, ortopedi ve robotik cerrahi olarak sıralıyor. Anadolu Sağlık Merkezi, özellikle yakın coğrafyadan gelen hastalara nitelikli sağlık hizmeti sunma misyonu ile çalışıyor. Tacir, “Bu alandaki çalışmalarımız da karşılığını buluyor. Gelirimizin önemli bir kısmını sağlık turizmi ile yurt dışından gelen hastalardan elde ediyoruz” diyerek şunları söylüyor: “Yabancı hastalar Anadolu Sağlık Merkezi’nin toplam işlem hacminin yüzde 30’unu oluşturuyor. Dünya standartlarında kaliteli sağlık hizmetinin yanında, uluslararası hastaların tıbbi süreçlerini organize etmek ve rahat etmelerini sağlamak için yaklaşık 65 kişilik özel bir kadromuz mevcut.
Hastanemize 65’in üzerinde ülkeden yılda yaklaşık 5 bin yabancı hasta geliyor. En çok Romanya, Bulgaristan, Rusya, Azerbaycan, Gürcistan, BDT Ülkeleri ve MENA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) ülkelerinden hasta geliyor. Hastanemizde İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça, Bulgarca, Romence, Ukraynaca, Kırgızca, Kazakça, Arapça ve Farsça gibi pek çok dilde 40’ın üzerinde tercüman kadromuzla yabancı hastalarımıza hizmet veriyoruz. Yurt dışı ve yurt içinde özellikle; kanser hastalıkları, medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi (kanser cerrahisi), kalp-damar cerrahisi, beyin ve sinir cerrahisi, ortopedi ve travmatoloji, kadın hastalıkları ve doğum alanlarında birçok ülke ve yurdun her yerinden insanımıza yüksek düzeyde sağlık hizmeti sunuyoruz. Yeni teknolojileri ve hizmet alanlarını takip ediyoruz. Bu da beklentilerimizi yakalamak için bize ayrıcalık sağlıyor. Hastanenin kurulduğu 2005 yılından bu yana özellikle de hasta güvenliği, klinik kalite ve hasta odaklı bakım prensiplerine kesinlikle sadık kaiarak sektörde ilerliyoruz. 2018 yılında da tüm bu prensiplerimizden ödün vermeden büyümeye devam edeceğiz.” Sağlığa erişimin kolaylaşması nedeni ile de yoğunluk, hizmet alım sayıları, buna bağlı olarak da sağlık harcamaları büyüyor.
Türkan Özilhan Tacir, önümüzdeki dönemde koruyucu sağlık hizmetleri, evde bakım, nüfusun yaşlanmasına bağlı kronik hastalık yönetimi, yaşa bağlı hastalıkların tedavisi ve korunması ile rehabilitasyonun öncelikli konulardan olacağını belirtiyor. Tacir’e göre kanser hastalıklarından korunma, erken tanı ve tedavi, hem ülke için hem de sağlık turizmi açısından önemini ve değerini arttırarak devam edecek. Tacir’in sağlık sektörünün geleceğine ilişkin öngörüleri şöyle: “Tüm dünyada insan ömrünün uzaması, sağlık teknolojisinin baş döndürücü bir hızda ilerlemesi, sağlık hizmetlerinde talebin her geçen gün artması, sağlık harcamalarının ve ekonomisinin de büyümeye devam etmesi anlamına geliyor. Geleneksel ihtiyaçlar devam etmek ile birlikte, sağlığın korunması, doğal beslenme ve tedavi yöntemlerine ihtiyaç da giderek artıyor. Özellikle kanser ve yaşa bağlı diyabet gibi kronik hastalıklar, kişilerin hızlıca ve kendine özel uzun dönem ihtiyaçlarına yanıt arayışları, sağlık harcamalarım ve ekonomisini de bu tarafa taşıyacaktır.”