Alerjik çocuk psikolojisi, spor ve sosyal yaşam
Alerjik çocuk psikolojisi, spor ve sosyal yaşam
Alerjik hastalıklar psikolojik durumdan çok etkilenir. Aynı zamanda alerjik hastalıkların kendisi de çocuğun psikolojisini ve yaşam kalitesini ciddi anlamda bozabilir. Psikoloji bozuldukça hastalık kötüye gider, hastalık kötüye gittikçe de psikoloji daha çok bozulur.
Buna en iyi örnek, daha kendini kaşımayı bile başaramayan alerjik egzamalı bebeklerde görülür. Alerjik egzamada kaşıntı o kadar büyük problemdir ki bebek bu kaşıntı hissine bağlı aşırı strese girer, huzursuz olur, ağlar, hatta yemek bile yemeyebilir. Bu stres alerjiyi daha da artırır, dolayısıyla kaşıntı daha da artar. Kaşıntı arttıkça stres de artar. Bu içinden çıkılması zor bir kısırdöngüdür.
Alerjik egzamalı bir çocuğun anne babası hatta kardeşleri bu hastalıktan olumsuz etkilenir. Araştırmalar, alerjik egzamalı bir çocuğa bakmanın insüline bağımlı şeker hastası (diyabetik) bir çocuğa bakmaktan daha stresli olduğunu gösteriyor. Gece boyu ağlayan çocuğa bakmak için gece uyuyamayan çoğu anne baba gündüz işyerinde konsantrasyon kaybı yaşar. Kardeşler açısından da aynı durum söz konusudur. Alerjik egzamalı çocukların kardeşlerinin de gece uykusuzluk nedeniyle okulda başarısız olmaya yatkın oldukları görülmektedir.
Alerjik astım da gece kötüleşen bir hastalıktır. Astımı olan bir çocuğun gece sabaha karşı öksürerek uyanması, daha ileri düzeyde sorun varsa gece boyu öksürükten uyuyamaması çok sık görülen bir tablodur. Bunun yanı sıra alerjinin astımla birlikte burnu da etkilediğini biliyoruz. Alerjik burun tıkanıklığına bağlı gece huzursuz bir uyku ve buna bağlı gündüz konsantrasyon kaybı ve huzursuzluk yaşamak çocuğun hayat kalitesini bozar. Hatta burnu tıkalı olduğu için birçok çocuk yanlış yere hiperaktif tanısı alır.
Gerek burun tıkanıklığına gerekse öksürüklere bağlı hayat kalitesi düşüklüğü otomatik olarak psikolojik sorunları da beraberinde getirmektedir. Psikolojik stres, astımlı çocuklarda hastalığın doğası gereği yüzde 80 var olan reflüyü artıran bir durumdur. Reflü arttıkça astım kötüleşir, astım kötüleştikçe de reflünün daha da alevlenmesi kaçınılmazdır. Reflü gece uykusunu bozan ayrıca zorunlu olarak çocuğun beslenmesini kısıtlayan bir durumdur. Eğer bu yönde aile desteği olmazsa çocuğun psikolojisini bozan ek bir faktör olarak karşımıza çıkacaktır.
Oldukça iç karartıcı görünen bu tabloda hepsinin temelinde yatan neden olan alerji tedavi edilirse gerek alerjik egzama, alerjik nezle, gerekse alerjik astım bütünüyle iyiye gider. Hastalığın iyileşmesine bağlı hayat kalitesi ve buna bağlı çocuk psikolojisi de düzelir. Psikoloji düzelince hem astım hem reflü daha da düzelir ve bu kısırdöngüden çıkılır.
Astımlı çocuğun psikolojisini etkileyen bir diğer durum da reflü-ye bağlı uygulanması gereken beslenme şeklidir. Reflüsü olan çocukların tüketmemesi gereken kakao ve çikolatalı besinler, kolalı ve gazlı içecekler, hamburger, ketçap, mayonez, patates kızartması, pizza, lahmacun gibi fast-food gıdalardan mahrum kalmak çoğu çocuk için başlangıçta belirgin bir psikolojik travmaya neden olur. Ancak bu beslenme tarzının sağlıklı kalmak isteyen her kişinin kabul etmesi gereken bir uygulama olduğunu çocuk bilir ve kabul ederse travmatik görülen bu durum kısa sürede düzelecektir.
Çocukların bu uygulamaları doğal kabul etmesi, yasak olarak görmemesi için ailenin bu beslenme şeklini evdeki tüm aile bireylerine uygulaması gerekir. Kendisi çikolatadan vazgeçemeyen ebeveynler çoğu zaman suçluluk duygusuyla çocuklarına da çikolata veya kakaolu gıda yedirirler. Astımlı bir çocuk kakao tükettiğinde ise çoğu zaman hem reflü hem astım alevlenmesi de beraberinde gelir.
Hem hastalığın iyiye gitmesi hem de çocuğun psikolojik olarak bu uygulamadan etkilenmemesi için evde alternatif sağlıklı tatlı ve yemekler bulundurmak, ailece bu gıdaları tüketme yoluna gitmek alerjiye uygun bir yaşam disiplini sağlar ve böylece tedavi çok daha kalıcı olur.
Okullarda sık uygulanan doğum günü kutlamaları astımlı çocuklar için sıkıntı yaratabilir. Özellikle kakaolu pasta gibi yiyecekleri tü-ketemeyen çocuk bu konuda kendini kötü hissedebilir. Bu nedenle siz aileler, önceden hazırlayacağınız muhallebili meyveli bir pastayı veya kurabiyeyi gerektiğinde yanında gönderip çocukların bu konuda yasaklı hissetmesine engel olabilirsiniz. Alerjik çocuk için sağlıklı alternatif bir pasta tarifini ilerleyen bölümlerde bulabilirsiniz.
Özetlersek; bütün hastalıklarda olduğu gibi bedensel bozuklukların ruhsal bozukluklardan bağımsız seyretmediği gerçeğini unutmamak ve alerjik/astımlı çocuğun tedavisini planlarken psikolojisini de göz önünde bulundurmak zorundayız.
Alerjik bronşit/astımlı çocuk ve spor
Alerjik astımı tekrar tanımlayacak olursak tekrarlayan bronş daralması ataklarının ve buna bağlı öksürük, hırıltı, nefes darlığı şikâyetlerinin görüldüğü kronik bir hava yolu hastalığıdır. Astımda bronş içini saran mikropsuz iltihap akciğerlerde normale kıyasla dış uyaranlara daha hassas olunan bir durum yaratır. Bu hassasiyet sonucu gerek alerjik maddeye temas etme, gerekse koku, rutubet, sigara gibi dış uyaranlarla hastalık alevlenmesi gelişir.
Astımlı çocuğun şikâyetlerinin alevlenmesine yol açan bir diğer uyaran da egzersizdir. Burada altta yatan mekanizmanın soğuk ve kuru hava soluma ve akciğerlerin içini kaplayan sıvının kuruması olduğu düşünülmektedir.
Alerjik astımı olan çoğu çocuk, koşup oynadığında öksürerek durmak zorunda kalır. Bu nedenle aileler çoğu zaman çocuk hasta olmasın diye onun hareketini kısıtlarlar. Bu kez çocukta hem arkadaşlarıyla oynayamadığı için yaşam kalitesi düşer ve psikolojik sorunlar ortaya çıkar hem de fiziksel aktivite azaldığı için kilo artışı gelişir.
Psikolojik stresin ve şişmanlığın astım üzerine olumsuz etkisi olduğu bilinmektedir. Bu nedenle hastalığın kontrol altına alınmasını takiben en kısa sürede çocuğun normal aktivitesine geri döndürülmesi hedeflenmelidir. Bu anlamda kortizonlu spreylerle uygun şekilde altta yatan yangıyı tedavi etmek çocuğun rahatlıkla koşup oynamasına olanak sağlayacaktır.
Akciğerlere fazla hava girmesinin, çok ve derin soluk alıp vermenin en iyi bronş genişletici olduğu biliniyor. İşte bu noktada astımlı çocuğun sık ve derin soluk alıp vermesine olanak sağlayan sporları yapmasının önemini anlıyoruz. Spor yapan çocuğun akciğerleri ve bronşları gelişir. Özellikle basketbol, voleybol, tenis, futbol, koşu, bisiklet gibi efor kapasitesini artıran, sık solumayı teşvik eden sporların bu yönde olumlu etkisi vardır.
En doğrusu, bu sporların mümkün olduğunca açık ve temiz havada yapılmasıdır, ancak kış aylarında kapalı spor merkezleri tercih edilecekse bu alanların mümkün olduğunca havadar, temiz ve rutubetsiz olmasına dikkat edilmelidir.
Yüzme de akciğer kapasitesini geliştiren ve astıma iyi gelen bir spordur. Ancak klorla mikropsuz hale getirilen kapalı yüzme havuzlarında yüzmek bir taraftan faydalı olurken diğer taraftan da zarar verebilir. Klor bir kimyasaldır ve çamaşır suyu benzeri bir koku yayar. Bu kimyasal buharı, akciğerleri hassas olan astımlı çocukta hastalığın alevlenmesine neden olabilir. Bu nedenle yüzülen alanın çok iyi incelenmesi, mümkün olduğunca ozonla dezenfekte edildiğine, klorla dezenfekte ediliyorsa da havalandırmasının iyi yapıldığına dikkat edilmesi gerekir.
Ayrıca tüm nemli alanlarda olduğu gibi yüzme havuzları da rutubete yatkındır. Havuz çevresinde duvarlarda kabarma, küf ve buna bağlı koku olup olmadığının da incelenmesi gerekir. Yazın açık havuzda yüzmenin bu açıdan bir sakıncası yoktur. Yine de aşırı sıcak havalarda açık havuzların yüzeyine klor buharı yükselebileceği ve solunarak astım alevlenmesine yol açabileceği unutulmamalıdır.