Bir tür kişilik bozukluğu olan narsisizm nedir?
Bir tür kişilik bozukluğu olan narsisizm, diğer psikolojik rahatsızlıklara göre belirtileri daha rahat okunan bir sorun. Narsistler çevreye itici, çoğu zaman da antipatik geliyor. Oysa bu sorunun temelinde bebeklik günlerinden kalma birçok etken büyük rol oynuyor.
Burnu Kaf Dağı’nda, kimine göre ukala, kimine göre çok özgüvenli, her şeyi bilen, karşısındakini hakir gören kişilerle mudaka sizin de bir yerde yolunuz kesişmiştir. Narsisizm olarak adlandırılan bu kavramın insanlardaki yansıması ise narsist sıfatıyla tanımlanıyor. Bu durum, daha çok kişinin kendini nasıl algıladığıyla ilgili. Eğer kişi kendini olumlu algılıyor, sorumluluk alıp fiziksel, duygusal, zihinsel olarak kendine bakıyor, ilgileniyorsa ve çevresindeki insanlara empatik yaklaşıyorsa bu şartlarda sağlıklı narsisizmden bahsedilebiliyor. Bu kısımda sorun yok! Ancak çevresindeki insanları yok sayacak düzeyde kendini aşırı önemseyen, beğenen bir kişiyse sözü edilen, devreye patolojik narsisizm giriyor ki toplumda insanları rahatsız eden kişiler de bu grupta yer alıyor. Narsisizm ve narsistik kişilik bozukluğuna ilişkin sorularımızı yanıtlayan Uz. Psk. Zehra Erol, sağlıklı narsisizmi olan kişilerin zorlu,stresli yaşantılar sonrasında toparlanıp yollarına devam edebildiğini belirterek, “Patolojik narsisizmde ise kişi sorunları kendine yönelik tehdit gibi algılıyor. Bu nedenle tepkileri abartılı ve uyumsuz oluyor” diyor.
BU SORUN NASIL BELİRTİ VERİYOR? KARŞIMIZDAKİ KİŞİNİN NARSİST OLDUĞUNU NASIL ANLAYABİLİRİZ?
Narsistik kişilik örgütlenmesi; duygusal değişimler, duygu ve dürtü kontrol güçlüklerinin olduğu, öngörülemeyen davranışların gözlendiği kişilik örgütlenmeleri içinde yer alıyor. Aynı grupta anti-sosyal, borderline, histrionik kişilik bozuklukları da bulunuyor.
Günlük yaşamda bu rahatsızlıkların birbirinden ayırt edilmesi zor olabiliyor. Oysa narsistik kişilik bozukluğunun belirtileri, karşınızdaki kişiyi tanımlamayı kolaylaştırıyor. Ancak bir kişiye narsist tanısının yalnızca bu alanda uzman kişilerce konulabileceğinin unutulmaması gerekiyor.
“NKB GÖRÜLEN KİŞİLERİN TEDAVİSİNDE TEMEL YAKLAŞIM PSİKOTERAPİ OLUYOR. ANCAK TEDAVİ SÜRECİ, UZUN SOLUKLU VE YAVAŞ İLERLİYOR.”
NARSİSİZM ZAMAN ZAMAN ÖZGÜVENLE KARIŞTIRILIYOR. HANGİ ÖZELLİKLERİYLE BİRBİRLERİNDEN AYRILIYOR?
Özgüven ve narsisizm farklı kavramlar. Özgüven duygusu bireyin kendinden memnun olmasını, yeterli görmesini ifade ediyor. Bu kişiler yaşamda yetkin olduğunu hissederek, mutlu olmayı hak ettiğine inanıyor. Gelecekle ilgili hedef ve amaçları oluyor. Gerek kendi yaşamı gerekse insanlarla ilişkilerinde sorumluluk alıyorlar. Yapılan eleştirileri kendini geliştirmek için kullanıyor.
Narsistik davranışlar ile özgüven arasındaki farklardan en önemlisi, narsistik davranışın altında başarısızlık ve yetersizlikten kaygılanmanın yatması! Buna bağlı olarak narsistik kişiler başarı için çevresini yıkıp geçmeyi göze alabiliyor. İnsanların ne hissettiğini veya onlara nasıl davrandığını önemsemiyor. Sadece başarılı olmayı düşünüyor. Oysa özgüvenli kişi, kendinden memnun olduğu için başarısızlıklarını benliğine yönelik tehdit olarak algılamıyor. Olumsuzluk yaşadığında bunun nedenlerini anlayıp toparlanarak yaşamma devam ediyor. Özgüvenli kişiler kendinden emin olduğu için günlük değişimlerden çok fazla etkilenmiyor, sürekli kendilerini çevredeki insanlarla kıyaslamıyor. Bu nedenle de huzurlu oluyor. Narsistik davranışların altında kişinin kendisi ve çevresiyle mücadelesi yatıyor.
İnsanların başarısızlıkları kısa süreli de olsa kendine olan saygılarını artırıyor. Kendine güvenen kişiler yaşamlarma değer katarken, çevresindeki insanlar da bundan olumlu etküeniyor. İnsanlara yararlanacakları şeyler sunuyorlar. Narsistler ise kendilerini çevrelerindeki insanlardan üstün, özel ve önemli gördüklerinde daha iyi hissediyor. Bu da kendine güvenin geçici olarak yükselmesi, sağlam bir zemini olmamasına yol açıyor. Özgüvenli kişiler hedeflerini gerçekleştirmek için emek ve çaba sarf ediyor. Başarılı olduklarında övgü ve takdiri olağan akışında çevrelerinden alıyor. Narsistler ise başkalarının övgüsüne ve takdirine bağımlı oldukları için bu hedefe ulaşmak için arayışta oluyor. Kendine güvenen kişi başkalarını da anlamak için çaba gösteriyor. İnsanlarla ilişkilerinde empati kuruyor. Narsistler ise insanlarla empati kurmak bir yana, durumdan çıkarı varsa uygun kelimeler kullanıp bundan fayda sağlayabiliyor. Ancak kelimeleriyle bütünleşen duygu olmuyor, gerçekte karşısındaki kişinin duygularını anlayamıyor.
NARSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞUNUN (NKB) TEMELİNDE ÇOCUKLUKTAN GELEN BİR ÖYKÜ VAR MI?
Kişilik bozukluklarının oluşumunda çevresel ve kalıtsal faktörler büyük önem taşıyor. Aile öyküsünde aile içi sorunlar, travmalar, ilgisizlik, şiddet, parçalanmış aile ve ihmale sıkça rastlanıyor. Narsistik kişilik bozukluğu için net bir neden ifade edilmemekle birlikte, hem çevresel hem de genetik nedenlerin etkili olduğu vurgulanıyor. Ebeveynlerin aşırı eleştirel yaklaşımları veya çocuğun isteklerine sınır koymamaları, bir dediğini iki etmemeleri, çocuklukta istismar, tutarsız ebeveyn yaklaşımlarının etkisi gibi…
Narsisizm, sürekliliği olan bir durum. Örneğin, bebeklikte anne ve bebek arasındaki bağ büyük önem taşıyor. Bu bağın oluşmaması, ihtiyaçlarının yeteri kadar karşılanamaması bebeğin olumsuz duygular yaşamasına ve gerilmesine neden oluyor. Sonuçta, bebeklik döneminde dış dünyaya yönelimi zayıflıyor, kendine yetme çabasıyla iç dünyaya dönülüyor. Bu da narsistik kişiler için zemin oluşturuyor.
BU SORUN, YAŞA YA DA CİNSİYETE GÖRE FARKLILIK GÖSTERİYOR MU?
Erkeklerde, kadınlara göre daha sık görülüyor. Ergenlik sonrasında belirginleşmeye başlıyor ve yaşam boyu gözleniyor.
TEDAVİSİ VAR MI? YOKSA BU KİŞİLER İÇİN SORUN KENDİLERİNDE DEĞİL DE DİĞER İNSANLARDA MI?
NKB görülen kişilerin tedavisinde temel yaklaşım psikoterapi. Ancak tedavi süreci uzun soluklu ve yavaş ilerliyor. Psikoterapide kişiler arası ilişkileri daha işlevsel hale getirmek önem taşıyor. Bu kişiler yaşadıkları olumsuzluklar için karşısındaki kişiyi veya çevreyi suçluyor. Kendi davranışları için sorumluluk almakta oldukça zorlanıyorlar. Psikoterapinin bir parçası da yaşadıkları sorunlar için sorumluluk almayı gerektiriyor. NKB görülen kişiler çoğunlukla bu soruna bağlı problemlerle değil, olaylar nedeniyle görülen kaygı veya depresyonla bir uzmana başvuruyor. Kaygı veya depresyon ortadan kalktığında da tedaviyi bırakıyorlar. Bu da asıl bozukluğun tedavisini zorlaştırıyor. Her ne kadar NKB görülen kişiler karşısındaki insanı sorumlu tutsa da yaşadıkları sorunlarla baş etmek için sorumluluk almaları gerekiyor. Diğer insanların da bu kişilerle ilişkilerinde tutumları ve dinamikleriyle ilgili farkındalık kazanması büyük önem taşıyor
“NARSISTIK DAVRANIŞLARIN ALTINDA, KİŞİNİN KENDİSİ VE ÇEVRESİYLE MÜCADELESİ YATIYOR.”
İçeriğe Ait Başlıklar
Bu belirtilere dikkat!
Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler, diğer kişilik bozukluklarının görüldüğü kesimden ayrı olarak kendini daha çabuk belli edebiliyor. Uz. Psk. Zehra Erol, bu belirtileri şöyle sıralıyor:
• Kendini aşırı derecede önemsemek.
• Çevresinden aşırı hayranlık beklentisi içinde olmak.
• Sınırsız başarı, sevgi, güzellik gibi düşüncelerle meşgul olmak.
• Özel olduğuna, kendisi gibi özel ya da üstün insanlarla anlaşabileceğine inanmak.
• Farklı ve özel olduğuna inandığı için çevresinden de bu şekilde yaklaşımlar beklemek.
• Amaçlarına ulaşmak için insanları kullanmak.
• Empati yapamamak.
• Kibirli, karşısındaki kişiye kendini değersiz hissettirecek tutumlar sergilemek.
• Kıskanmak ve kendinin de kıskanıldığına inanmak.
İlişkilerde zorluk yaşanıyor
Bu kişilerin en temel arzusu, kendilerini diğerlerinden üstün ve önemli hissetmektir. Ama bu durum kişilikleri, davranış ve tutumlarıyla ilgili farkındalık kazanmalarını zorlaştırır. Örneğin;
• Bu kişiler empati kurmakta zorlanır, çevresindeki insanların duygu ve isteklerini anlamaya çalışmaz. Zaman zaman uygun geribildirimler verseler de altında gerçek bir duygu olmaz. Çoğunlukla beğenilme veya fayda sağlamaya yönelik tepkiler verirler.
• İsteklerini gerçekleştirmek için aşırı ısrarcı ve talepkar davranırlar.
• Çevresinin ve yakın ilişki kurdukları kişilerin beğenisini, onayını ve hayranlığını yoğun biçimde bekler, bu ilgi ve onayı almak için çaba sarf ederler. Yaptıklarını süsleyerek, abartarak veya vurgulayarak anlatırlar.
• İlişkiye katkıları azdır. Sorun çıktığında nedenin kendisiyle ilgili değil, karşı taraftan kaynaklandığını vurgular.
• Özür dilemekte oldukça zorlanırlar.
• insanlara karşı aşağılayıcı, değersiz hissettirici yaklaşımda bulunurlar.
• Mükemmeliyetçi yaklaşımları mevcuttur. Takıntılı ve ayrıntılara takılabildikleri gibi çevrelerindeki insanlardan da gerçekçi olmayan beklentilerde bulunurlar.
• Endişelendiklerinde veya zorlayıcı duygular yaşadıklarında yatışmaları zor olur. Sakinleşmek için zararlı maddeler kullanabilirler. Bu nedenle yakın ilişki yaşadıkları kişiler gerginlik yaşandığında bir hayli tedirgin olur.
• Var olan özelliklerini hayli abartırlar.
• Yaptıkları zorlayıcı davranışlar için mutlaka haklı nedenleri olur. Kendilerine göre durumla ilgili açıklamalar yaparlar.
• Duyguları ve endîşeleri ile ilgili tartışmak istemezler. Başlarda çekici görünürken, bu özelliklerinin ortaya çıkmasıyla yakın ilişkide sorunlar baş gösterir.
• Dışarıdan bakıldığında kendine güvenli görünürler. Ama oldukça kırılgan ve eleştiri karşısında yaralanırlar.
• Kendileri eleştiriden çok fazla rahatsız olsa da karşısındakine bunu yapmaktan çekinmez. Aşın eleştirici olmaları, kendini merkez alan yaklaşımları nedeniyle yakın ilişkide olduğu kişiler bir süre sonra belirgin şekilde isteklerinin ve duygularının önemsenmediğini fark etmeye, ilişkide varlığını hissetmediğini ifade etmeye başlar.
Sosyal medya narsisizmi artırıyor
Günümüzde sosyal medya insanların kendilerini diledikleri gibi sergileyebilecekleri bir ortam. Narsistler de sosyal medyada gerek fotoğraf ve video, gerekse yorumlarıyla kendilerine hayran kitlesi oluşturabiliyor. Ancak bu mecra narsisizmin pekiştirilmesine yol açıyor.
Geçmişi mitolojiye dayanıyor
Belki günümüzde bu tür kişilere daha sık rastlanıyor ama narsisizmin geçmişi çok eskilere dayanıyor. Mitolojik kaynaklara göre, Narkissos çok yakışıklı, kendine hayranlık duyan ancak çevresindeki insanları aşağılayan kibirli bir gençtir. Bu davranışları nedeniyle Zeus onu cezalandırır. Genç adam bir gün nehir kenarında sudaki yansımasına aşık olur. Ona yakınlaşmak ister ama ulaşamaz. Bu durumun yarattığı keder ve üzüntüyle farkına varmadan suya düşerek boğulur. Zeus da onu nergis çiçeğine döndürür.
Ayşegül Uyanık Örnekal