Cinsî hayatınıza gereken ihtimamı göster
– Muhabbetin yatak odasına geldik galiba…
– Evet. Cinsî hayat, karı-koca arasında bir muhabbet vesilesidir. Bu yüzden de bu hususta yaşanan problemler kan-kocayı birbirinden uzaklaştırır. Karı-koca arasında bir tatsızlık olduğunda bunun cinsî hayata aksettirilmesi çok yanlıştır. Oysa tam aksi, tatsızlıkların sona erdirileceği, yakınlaşmaya ve muhabbete vesile olan yer, yatak odası olmalıdır.
– Geçimsizliklerini yatak odasında çözebilen karı-koca var mı acaba? Bana imkânsız gibi geliyor. İnsan üzgünken veya kızgınken birbirine dokunmak bile istemiyor. Değil ki orda çare bulsun…
– Asıl problem zaten böyle düşünmen.
– Normal değil mi bu? Küçük veya büyük dertlerden ilk zarar gören cinsî hayat oluyor elbette… Benim bir erkek kardeşim genç yaşta öldü. O öldükten sonra annem ve babam cinsî hayatlarını bitirdiler. “Oğlumuz toprağın altındayken biz nasıl böyle şeyler düşünebiliriz?” diye.
– Büyük ihtimalle bunu annen söylemiştir. Peki, o günden sonra araları nasıl?
Şirin biraz düşündü:
– Onunla mı alakalı yoksa kardeşimin ölümü sebebiyle mi bilmiyorum ama o günden sonra annemle babam sanki birbirlerine el oldular. Birbirlerini çok severlerdi, babam annemin gözünün içine bakar, hastalansa eve doktor getirirdi. O günden sonra babam anneme hiç yakınlık göstermez oldu, artık aynı evi paylaşan iki yabancı gibiler.
– Ölüm geride kalanları birbirine daha çok yakınlaştırır. Annen ve babanın birbirlerinden uzaklaşması, cinsî hayatlarını bitirmelerinden olmuştur büyük ihtimalle. Kadın-erkek arasındaki farklılıklardan en mühimi de cinsî hayata dair olan farktır. Cinsî hayat, erkekler için yemek içmek kadar tabii bir ihtiyaçtır. Acıkınca yemek yeme ihtiyacı gibi bir hâl yani. Kadın fizyolojisi böyle olmadığı için kadınlar, erkekleri anlamakta zorlanıyorlar. Erkeğin cinsî ihtiyaçları, kadınlara çoğu kez fazla geliyor ve eşlerini reddediyorlar. Reddedilmek de erkekleri fazlasıyla bozuyor ve eşlerinden uzaklaşmalarına sebep oluyor.
– Ama insan mecbur reddediyor. Yorgun oluyorsun, hasta oluyorsun, kızgın oluyorsun, kırgın oluyorsun, canın istemiyor. Yani sebebin olabiliyor. Erkeğin o zaman karısını anlayışla karşılaması gerekiyor, diye düşünüyorum.
– Kadın eğer cinsî yakınlıktan keyif almıyorsa, pek çok bahane bulabilir tabii. Ayrıca yorgun olmak bir bahane olmamalı. Eskiden kadınlar dereden getirdikleri buz gibi suyla yıkanırlarmış. Neredeyse herkesin evinde sıcak su var. Ayrıca banyo yapmak yorgunluğa çok iyi gelir.
Dinimize baktığımızda, sevgili Peygamberimiz, aile mutluluğu için kadınların kocalarını reddetmemelerini öğütlüyor. Cinsî hayat aile saadetinin temelinde var. Bu hususta anlaşamayan çiftler, açıkça dışa vuramadıkları bu sıkıntılarının acısını eften püften meselelerde kavga ederek, başka şeylerden çıkarırlar.
Şirin hiç sesini çıkarmadı. Sadece yere baktı.
– Kadın, cinsî hayatı bir mecburiyet değil, keyif olarak yaşamalıdır. Kadın eğer cinsî hayattan hoşlanmıyorsa, bir rahatsızlığı var demektir ve önce kendisi için tedavi olmalıdır.
– Biliyorum. Bunun için haplar varmış. Ferhat’ın sayesinde öğrenmiş oldum.
– Ne hapından bahsettiğini anlamadım.
– Ben de cinsî hayatı sevmeyen kadınlardanım. Evlilikte cinsî hayat hiç olmasa, çok mutlu olacağım.
– Tahmin etmiştim.
– Bir gün Ferhat’ın çalışma masasının çekmecesinde bir ilaç buldum. Onun da benim de kullandığımız bir ilaç değildi. Ne olduğunu merak ettim ve eczaneye götürüp gösterdim. Eczacı “kadınların cinsî isteğini artırmaya yarayacak bir ilaç” olduğunu söyledi. Ne kadar utandım, tahmin edemezsiniz tabii.
Şirin bir müddet sustu, derin derin nefes aldı. Sonra anlatmaya devam etti.
– Akşam Ferhat’a ilacı gösterip, evimizde bu ilacın neden bulunduğunu sordum. Önce söylemek istemedi, renkten renge girdi, sonra itiraf etti. Hapı benim için almış. Bazı akşamlar arada bir içtiğimiz gazozun içine atarak bana içirmiş.
– Kocanın elinden de gazoz içmemek gerekiyor demek ki.
– Dalga geçmeyin lütfen.
– Kusura bakma, bir an aklıma Türk filmleri geldi. Neyse en azından kocanın niyeti kötü değil. Seninle mutlu geceler geçirmek için yapmış.
– Evet, mutlu geceler geçireyim derken az daha beni öldürüyor-muş. Çünkü ilacı sorduğum zaman eczacı bir de uyarıda bulundu. “Yüksek tansiyon hastalan kullanamaz, onlar için kuvvetli yan tesirleri var.” dedi. Bende yüksek tansiyon var.
– Ferhat bunu bilerek yapmamıştır herhâlde.
– Yan tesiri olduğunu bilmiyormuş. Düşünsenize, ben bu hap yüzünden ölseydim Ferhat iyi niyetle karısını öldüren koca olarak cezaevine girebilirdi. Suçunu sorana ne derdi acaba? Böyle bir suçtan içeri düşen, sorana ne der bilmiyorum.
– Ferhat’ın niyeti kötü değil. Başka bir kadına gitmek yerine, seninle mutlu olmak istemiş. Gelgelelim bulduğu tedbir yanlış… Demek ki başka ne yapacağını bilememiş. Büyük ihtimalle İnternet’ten reklamını gördüğü bir ürünü sipariş edip almış. Cinsî hayat üzerine çok büyük bir pazar sektörü kurulmuş. înternet’te insanlar sürekli bu ilaçların tanıtımları ile muhatap oluyorlar. Satın almaları için teşvik ediliyorlar. Fakat bu ilaçlar tedavi amaçlı değil, çoğunun da yan tesiri var. Zaten cinsî isteksizlik, ilaçla değil, terapi ve eğitimle giderilebilecek bir problem.
– O ilacın bana hiç faydası olmadı. Sahte miydi acaba?
– Sahte de olabilir ama esas sebep senin ilaç aldığını bilmemen olabilir. Çünkü cinsî hayat tamamen beyinle alakalıdır. İlacı bilerek içseydin belki faydası olurdu, psikolojik olarak fayda görürdün. İyileşeceğine inanmayan hastayı hiçbir ilaç iyileştiremez, derler. Bu da onun gibi bir şey.
– Ferhat ilaç alacağına, bana nasıl davranacağını bilseydi, daha iyi olurdu, diye düşünüyorum.
– Haklılık payın var. Kadının cinsî yönü gömülü bir hazine gibidir. Erkeklerinki gibi açık bir ihtiyaç değildir. O hâzinenin ortaya çıkması için erkeğin biraz uğraşması lazım. Kadınların hissî ihtiyaçları, bedenî ihtiyaçlarından önce geldiği için, kadınlar cinsî temas öncesinde tatlı sözler duymak isterler. Burada erkeğin kadına nasıl davranması gerektiğini bilmesi lazım; ama bu meselede sadece erkeğe yüklenmemek gerekiyor.
– Kadının ne yapması lazım?
– Önce isteksizliğin sebebini bulmak lazım. Kadın, cinsî hayatın acı, ayıp, günah, erkeğin hakkı olduğuna dair yanlış fısıltılarla büyüdüyse çocukluktan beri o düşüncelerin tesirlerini üzerinden atamadığı için cinsî yakınlığı sevmiyor olabilir.
Kadın, bedeni ve cinsî hayat hakkında, doğru bilgi sahibi olmadığı için de cinsî hayattan hoşlanmıyor olabilir. Her şeyin bir ilmi var. Patates soymanın bile… Cinsî hayat gibi mühim bir mevzuda insanlar ancak hayvanların bildiği kadar bilgi ile evlenince böyle problemler tabii ki yaşanıyor. Bu yüzden evlilik öncesi kadın ve erkeğin dersler alması gerekli.
– İnternet’te buna dair siteler var.
– İnternet bu meseleyi daha çok porno olarak alıyor. Porno bilgi verici değil sadece yoldan çıkarıcıdır. Eşlerin mutsuzluğunu artırır. Fakat doktorların hazırladığı, öğretici, bilgi verici sitelerden faydalanılabilir.
– Kadın bilgilenirse cinsî hayatı sevebilir mi yani?
– Evet. Cinsî hayat sadece erkekler için değil kadınlar için de bir zevk ve muhabbet vesilesi olarak yaratılmıştır.
Bunun için de kadının eşine yardımcı olması gerekir. “Hoşlanmıyorum…” veya “Başım ağrıyor…” diye yataktan kaçmak yerine cinsî hayatı ciddiye almalı ve eşine yol göstermelidir. Kadın, eşinden kaçmamalı; giyimiyle, kuşamıyla, duruşuyla, ona hoş görünmelidir. Vücut temizliğine özen göstermeli, dişleri temiz olmalı, kötü kokmamak. Eşinin beğendiği parfümleri kullanmalı.
– Ferhat parfüm sevmez.
– Olabilir, eşin sabun kokusu seviyorsa, ona itici gelen kokuları ısrarla kullanmamalısın. Eşinin beğendiği kokuyu tercih et. Kokular insanlara çok tesir eder.
– Korkarım bunun devamında, eşin için hususi çamaşırlar da giyinmelisin, diyeceksiniz.
– Aynen öyle… Eşinin hoşuna gidiyorsa değişik iç çamaşırlar giymelisin. Memleketimizde öyle uçlarda kadınlar var ki birinin sokakta giydiğini, diğeri yatakta giymeye utanıyor. Erkek sokakta görünce evinde de görmek istiyor.
– Doğrusu cinsî hayat yerine, yemek yapmayı ve mutfak önlüğü takmayı tercih ederim. Böyle bir tercih hakkım yok mu?
– Buna şaşmadım. İnsanda haz alma duygusu mutlaka vardır. Cinsî hayattan haz alamayan frijit kadınların bir kısmı kendini yemek yapmaya, bir kısmı temizlik yapmaya, bir kısmı alışverişe verir. Mesela bir hanım kocasının onun mutfakta yemek yaparkenki hâlini kıskandığını söyledi. Kocası “Mutfağa girince kendini kaybediyorsun.” diyormuş. Erkek istiyor ki karısı sadece onunla birlikteyken kendini kaybetsin.
– Erkekler çok bencil ya!
– Bu bir bencillik değil. Çünkü cinsî hayat erkek için sadece bedenî bir ihtiyaç değildir. Aynı zamanda sevme ve sevilme ihtiyacıdır.
– Sevme ihtiyacı diyorsanız işte o zaman durum değişir. Ciddiye almak gerekir.
– Bu hafta da eşinle muhabbet için mühim bir adımı konuştuk. Haftaya görüşürüz.