Egzersiz Eğitmenin Sana Diyet Vermeli Mi?
Profesyonel egzersiz eğitmenleri ağzına neyi sürebileceğine (veya süremeyeceğine) karar vermeye başladığından beri bu önemli soruyla karşı karşıyayız. Hayrılmaz bir ikili olan egzersiz ve beslenmeyle ilgili gerçekleri ortaya çıkarıyor.
Kişisel eğitmenin kinoayı sanki tahıl başkanlık seçimi için adaymış gibi destekliyor. Instagram’daki ünlüler, her gün kolay hazırlanabilen diyet yemek tarifleriyle göz dolduruyor. Ve bisiklet sınıfındaki eğitmenin yeşil juice’ları övmesi için komisyon aldığını düşünmeye başladın… Bugünlerde beslenme ve fitness oldukça iç içe. Üstelik bu ilişki, fitness eğitmenlerinin yarışıp, hangisinin diyet+egzersiz planının daha hızlı ve fazla kilo verdireceğinin tartışıldığı, ABC’nin My Diet Is Better Than Yours yarışmasına bile konu olmuş durumda.
Uzmanlara göre bu iki dünyanın çarpışıyor olmasının bir sürü sebebi var. Birincisi, spor camiasının konuya daha bütünsel yaklaşıyor olması. Sertifikalı Ağırlık ve Kondisyon Eğitmeni Rob Sulaver’a göre; “Eğitmenlerin bu ikisini ayrı konular olarak görmek yerine bir bütün olarak ele alması ve büyük resme bakması şart.” Günümüzde spor salonlarına üye olanların sayısı, bugüne kadarki en yüksek seviyesine ulaşmış durumda. Son zamanlarda yapılan bir ankete göre insanların yüzde 55’i haftada en az üç gün spor yapıyor ve bu oran, son yedi yılın en yüksek oranı. Bir salona üye olanların çoğu ise beslenme konusunda eğitmeninden tavsiye almayı tercih ediyor. (Bir anlamda, alışverişte tek adres politikası.) Ayrıca sosyal medya, eğitmenlerin kendi diyetlerini ve doğruluğuna inandıkları noktaları insanlara bayram şekeri gibi dağıtmasını sağlayacak bir ortam yaratmış durumda. Buna kanmamak ise neredeyse imkânsız. “Kombu çayı = bağırsak sağlığı = düz karın” gibi pratik tavsiyelerdeki asıl sorun, egzersiz eğitmenlerinin aynı zamanda beslenme uzmanı olmaması.
Case Wester Reserve Üniversitesi’nde Beslenme Uzmanı, Yrd. Doç. Dr. Lynn Cialdella Kam, “İnternette, sosyal medyada ve spor salonlarında yayılan tüm doğru ve yanlış bilgiler, sağlık ve wellness adına gerçekbir beslenme uzmanından alınacak yardımın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor” diyor. Kesinlikle! Biz de WH olarak, tavsiyeyi kimin verdiğine bağlı olarak kafaların ne kadar karışabileceğini göstermeyi amaçladık. (Bir sonraki sayfada “Fitness Profesyonellerinden Beslenme İpuçları -ve Diyetisyen Görüşleri” başlığı altında bulabilirsin.) Peki, bu kadar karışıklığın içinden nasıl çıkacağız?
AYRIM NEREDE BAŞLAMALI?
Sadece beş yıl gibi kısa bir zaman önce, tanınmış egzersiz eğitmenlerinin çoğu diyet ve egzersiz kavramlarının birbirinden ayrılmasından yanaydı. Mohr Results, Inc. şirketinin sahibi Uzman Dr. Christopher Mohr’un dediğine göre, egzersiz eğitmenleri eskiden danışanları diyetle ilgili sorular sorduğunda, onları doğrudan diyetisyene yönlendiriyordu. Eat Clean, StayLearı kitabının yazarlarından Uzman Diyetisyen Wendy Bazillian, “Çünkü çoğu egzersiz eğitmeninin genel konular haricinde beslenmeyle ilgili tavsiye verebilecek kadar beslenme eğitimi yoktu” diyor. Peki ya şimdi? Doğru bildin: Hâlâ beslenme konusunda herhangi bir eğitime sahip değiller. Elbette egzersiz eğitmenlerinin alabileceği yüzlerce fitness sertifikası var; ancak çok azı beslenmeyle ilgili bir program veriyor.
Özellikle yurt dışında, beslenmeyle ilgili daha fazla eğitim veren sertifika programları da bulmak mümkün. Mesela Amerika’da “Sertifikalı Ağırlık ve Kondisyon Uzmanı (C.S.C.S.)” olabilmek için adayların metabolizma ve vücudun besinleri nasıl enerjiye çevirdiği hakkında bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Bu tür sertifikaların özelliği, her birinin üzerinde sertifika sahibinin sana nasıl tavsiyeler verebileceği konusunda sınırların belirlenmiş olması.
Türkiye’de beslenme eğitimi sadece üniversitelerin beslenme ve diyetetik bölümlerinde veriliyor. Bir diyetisyen, diplomasını alıncaya kadar dört-beş yılını beslenme ve gıda bilimleri eğitimiyle, bir yılını da klinik stajla geçiriyor. Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ayhan Dağ, herhangi bir sertifika almış ve diyetisyen olmayan kişilerin diyet vermelerinin 6225 sayılı yasaya göre suç olduğunu söylüyor: “Diyetisyenlik mesleğinin sorumluluğunda olan bu işleri yapanlara yasalar bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası, 200 günden 500 güne kadar adli para cezası öngörüyor. Biz Türkiye Diyetisyenler Derneği olarak bunlarla mücadeleyi hukuki olarak sürdürmeye devam edeceğiz.”
Öte yandan diyetisyen diplomasına sahip olan uzmanlar, hangi spor dalıyla uğraşıyor olursan ol senin için kişisel bir beslenme programı düzenleyebilir. Mohr’agöre diyetisyenler, beş kilo vermek istediğinde, maratona hazırlanırken nasıl beslenmen gerektiği ya da kronik bir hastalıkla başa çıkmak için hangi besinlerin faydalı olduğu konusunda sana yardımcı olmaya hazır. Egzersiz programını bir adım daha ileriye taşımak istediğinde de, besin takviyeleri konusunda onlara danışabilirsin.
Dr. Ayhan Dağ’a göre diyet konusuna ilgi duyulmasının temel nedeni ise pastadan pay alabilme kavgası: “Türkiye’de 4.200 civarında diyetisyen var, bu sayı yetersiz. 100 bin kişiye beş diyetisyen düşüyor. AB ülkelerinde bu sayı 100 bin kişiye 16-24 arasında değişiyor.” Yine de üniversitelerin beslenme ve diyetetik bölümlerine giren öğrenci (ve bu bölümleri bitiren mezun) sayısı her yıl artarak devam ediyor.
Bunun yanı sıra büyük spor kulüpleri de bu talebin farkında ve müşterilerine daha doğru tavsiyeler verebilmek adına beslenme uzmanı istihdam ediyorlar. Bu kişilerin fitness eğitmenlerinden farkı ise kişiye özel diyet tavsiyeleri verme konusunda yetkin olmaları. Sulaver, “Bir tavsiye senin hayatını değiştirebilir .ama bir başka insana hiçbir fayda sağlamayabilir” diyor.
DAHA MUTLU BİR İTTİFAK
Egzersiz eğitmenini sağlıklı bir rol model gibi görebilir ve daha iyi seçimler yapmak için onun kişisel alışkanlıkları ya da favori yiyeceklerinden ilham alabilirsin. Ancak diyet tavsiyesi söz konusu olduğunda, tehlikeli sularda yolunu bulmak için bu beş öneriye göz at.
1. DİPLOMASINA BAK
Beslenme tavsiyesine güvendiğin kişinin “diyetisyen” unvanına sahip olması önemli, hatta sporcu beslenmesi konusunda uzmanlığı da olursa tadından yenmez. Diyetisyen Serra Arslan, “Üniversitelerin dört yıllık beslenme ve diyetetik bölümünden mezun olduğunda diyetisyen unvanı alıyorsun. Ardından aynı alanda yüksek lisans yaparak uzmanlık alabiliyorsun. Kendini geliştirmek ve gelişmeleri takip etmek beslenme biliminde çok önemli. Diyetisyeninin kendini devamlı yenilediğinden emin olmalısın. Bir de iletişim kabiliyeti ve seninle aynı dili konuşuyor olması çok önemli. Bunlar bir araya geldiğinde tüm mucize karışımlardan çok daha etkili oluyor” diyor.
2. SOSYAL MEDYA HESAPLARINI KONTROL ET
Buradan uzmanının saygı duyulan bir kuruluşa (hastane, üniversite, devlet kuruluşu gibi) bağlı olup olmadığını kontrol edebilirsin. Sosyal medya hesabındaki paylaşımlarından, insanlarla nasıl etkileşimde bulunduğuna bakman da fena olmaz. Bazillian, “Takipçileriyle olan iletişimi, ne kadar samimi olduğuna dair sana bir ipucu verebilir” diyor. Mesela bir takipçisinin sorusuna nasıl cevap verdiğine (hiç cevap vermiyor, geçiştiriyor ya da yardım edecek şekilde mi yanıtlıyor?) bakabilirsin.
3. HASHTAG’LERİNE DİKKAT ET
Bazı sosyal medya ünlüleri, markalarla iş birliği yaptığı için ürün önerisinde bulunabiliyor. Bazillian’a göre eğer önerilen bir ürünün markası etiketlenmiş ve mention edilmişse, genellikle o kişinin bir kazanç sağladığı ya da sponsorluk anlaşması olduğu anlamına gelir. Bazı markalar, sosyal medyada reklam yapabilmek için fazla takipçisi olan insanları seçiyor. Ancak markayı öneren kişi bir diyetisyense, önerdiği ürüne daha rahatlıkla güvenebilirsin.
4. SORGULA
Profesyonel bir eğitmen, ona akademik geçmişini sorduğun zaman alınganlık göstermez. Bazillian, “Profesyoneller onlara bu tarz sorular sorulmasını sorun etmezler. Ayrıca bütün cevapları bildiklerini de iddia etmezler ve ihtiyaç duyduklarında başka uzmanlardan yardım almaktan çekinmezler” diyor.
5. AŞIRI UÇLARDAN UZAK DUR
“Karbonhidratlar kötüdür” gibi kesin yargıları olan kişilerden uzak dur ve sadece kendi dediklerinin doğru olduğunu düşünen insanlardan asla yardım isteme. Sulaver, “Bir görüşe aşırı derecede bağlı olması, deneyim eksikliğinin ya da henüz profesyonel olmadığının göstergesi olabilir. Hepimiz öyle olmasını istesek de, mucizevi bir biçimde sonuçlar elde etmeni sağlayan devrimsel yöntemler aslında yok” diyor.
Fitness Profesyonellerinden Beslenme İpuçları (Ve Diyetisyen Görüşleri)
WH Editörü Irmak Yaşar, dört egzersiz eğitmenine beslenme tavsiyelerini sordu. Bir beslenme uzmanı da bilimsel yorumlarla konuya açıklık getirdi.
Crossfit Eğitmeni, 2,5 yıllık deneyim
“ilk tavsiyem paleo diyeti. Tahıl ve süt ürünlerini önermiyorum, işlenmiş besinleri kes ve proteine odaklan” diyor. Vejetaryenlik hakkındaki görüşünü soruyorum: “Soya ürünlerinden uzak dur. Çünkü crossfit, ağırlık kaldırırken salgılanan hormonlarla ilgili ve soya hormon dengesini altüst edebilir” diyor. Her gece meyve yediğimi söylediğimde şaşırıyor: “Bedenin meyveden alıyor olsan bile fazla şekeri kaldıramaz; üstelik geceleri yiyorsun!”
Beslenme Uzmanına Göre: “işlenmiş ürünleri yememek mantıklı ama soya hakkındaki tavsiyesi kafa karıştırıyor. Biz de fazla şeker tüketimini önermiyoruz fakat bir parça meyve, düzenli beslenen birine zarar veremez. Geceleri bile.”
Özel Egzersiz Eğitmeni, 10 yıllık deneyim
“Bir beslenme uzmanına danışmanı tavsiye ederim. Spor salonunda daha rahat etmeni sağlayabilecek bazı ipuçları verebilirim ama bunların benim üzerimde işe yarıyor olması sende de aynı etkiyi göstereceği anlamına gelmez” diyor. Neden böyle düşündüğünü sorduğumda, “Bir beslenme uzmanının eğitim almadan vereceği egzersiz tavsiyeleri de muhtemelen benim söyleyeceklerimle uyuşmaz. Ben onların eğitime saygı duyuyorum; onların da benimkine saygı duymasını istiyorum” yanıtını alıyorum.
Beslenme Uzmanına Göre: “işte benim güvenebileceğim bir eğitmen. Bildiği konular hakkında konuşup bilmediklerini işin uzmanına bırakacak kadar da tecrübeli.”
Spor Salonu Eğitmeni, 6 yıllık deneyim
“Öğrencilerime neler yediğini yazmasını öneriyorum. Üç günlük notlarını inceledikten sonra tavsiye veriyorum” diyor. Ona örnek olarak bir gün boyunca yediklerimi söylüyorum: Sabah yulaf, öğlen salata, akşam ise bakliyat ve pirinç içeren bir yemek. Bunun üzerine, daha tok hissetmek ve enerjimi yükseltmek için diyetime protein ve demir takviyesi eklememi öneriyor.
Beslenme Uzmanına Göre: “Yemek günlüğü tutmak doğru tavsiye. Fakat demir takviyesi onun verebileceği bir tavsiye değil. Bu tür takviyeler sağlık durumuna hâkim olmadan (örneğin kan değerlerini bilmeden) verilemez. Üstelik sadece ne yediğine bakıp bu tavsiyeyi yapıyor olması daha da kötü.”
Yoga Eğitmeni, 7 yıllık deneyim
“Ben alkali diyetten yanayım. Alkali bir ortamda kanser var olamaz” diyor. Hımm… Bana söylediğine göre kendisi pirinç, et, peynir, alkol ve kafeini hayatından tamamen çıkarmış. Bunların yerine yeşil juice, limonlu su ve pembe Himalaya tuzu koymuş.
Beslenme Uzmanına Göre: “Kanser gibi insanları ürküten bir konuda böyle saptamalar yapmak hiç etik değil. Alkali diyetle bir alıp veremediğim yok. Alkali diyet, sebzeyi, tam tahıllıları, kuru yemişleri ve bitkisel proteinleri arttırıp; işlenmiş şeker, karbonhidrat ve kırmızı eti azaltmayı önerir. Ama altını çizerek kansere karşı koruyucu olduğunu söylemek yanlış.”