Kadınım = Değerliyim
Kadınım = Değerliyim
Pek çok sebepten ötürü çoğumuzun bilinçaltında, kadın olduğumuz için değersiz olduğumuza dair bir inanç var. Bu inanç doğrultusunda yaşamımızı şekillendiriyoruz. Kendimizi değersiz, yetersiz hissedeceğimiz olayları ve insanları yaşamımıza çekiyoruz. Çünkü ne düşünüyorsak, neye inanıyorsak hayatımız o… Buna inanması çok da kolay değil. Buna inanmak, hayatında olan her şeyin tüm sorumluluğunu almak demek. Yaşamımızda olan olaylardan dolayı başkalarını suçlamak, sorumlu tutmak, şikâyet etmek yerine kendimize dönüp bakmak, kendimizi eleştirmek ve görmek elbette basit değil. Basit değil; ama olası…
Esma, 33 yaşında çok hoş, alımlı, işinde başarılı bir kadın. İşindeki başarısını maddi kazancına yansıtmakla ilgili koçluk sürecimizde, engelinin, aynı zamanda işindeki başarısının sırrı olan ikna kabiliyeti olduğunu belirtti. Haksız ya da hatalı olduğu bir durumda bile ikna gücüyle kendini, firmasını haklı duruma geçirdiğinden bahsetti. Ancak bu durumdan duyduğu rahatsızlığı, genç meslektaşları tarafından dışlanması, yalnız bırakılması ve kıskanılması olarak kendisine yansıtma yapıyordu.
Duygulara yoğunlaşıp, bu duyguların bedendeki hislerine odaklandığı regresyon seansında, boğazındaki yumruyu çok şiddetli bir şekilde hissetmeye başladı. Yumru, his olarak nefes almasını oldukça zorlaştırıyordu. Bu hissi iyice artırdığımızda bilinçaltı Esma’nın 5 yaşındaki halini sergiledi.
Annesinin karyolasının dibinde hıçkırarak ağlayan Esma, ağabeyinden kaçıyordu. Ağabeyi, anne ve babasının haklıyı ve haksızı belirlemek üzere moderatör olduğu aile meclisinde hep haklı çıkıyordu. Küçük Esma da özellikle annesinin ağabeyini haklı çıkarmasından dolayı, kendini yalnız ve dışlanmış hissediyordu. Küçük Esma’nın bu duyguları onaylanmadığı, dinlenilmediği ve anlaşılmadığı için Esma içten içe ağabeyine karşı kıskançlık duyguları beslemeye başlamıştı, insan olarak tüm duygulan hissetmenin doğal olduğu öğretilmediği, duygularım ifade etmesine izin verilmediği için içindeki bir duyguyu, kıskançlığı görmezden gelip bastırıyordu.
Bastırılan her duygunun enerjisi bir şekilde açığa çıkar. Esma’nın da kıskançlık duygusunun enerjisi şimdi meslektaşları tarafından ona projekte edilerek dışa vuruluyordu.
Öncelikle küçük Esma hep ağabeyini haklı çıkaran annesine olan kızgınlığım dile getirdi. Ardından ağabeyine olan kıskançlığı kabule geçip ifade etti. Duygular boşalınca Esma’nın farkındalığı daha da arttı. Annesinin bu tutumundan henüz 5 yaşındaki Esma’nın çıkardığı bir sonuç vardı; “Kızlar hep haksız çıktığına göre kızlar değersiz, ağabey hep haklı çıktığına göre erkekler değerlidir.” Daha küçücük yaşta bu ve buna benzer olaylar, bilinçaltımıza ekilen değersizlik inancı tohumumuzu besliyor. Ve bu inanç yaşadıklarımızla iyice pekişiyor. İnançlarımız hayatımızı işte böyle şekillendiriyor. Bir kısır döngü… Değersiz olduğuma inandığım için mi değersiz hissettiğim olayları yaşıyorum? Yoksa olaylar değersiz hissettirdiği için mi değersiz olduğuma inanıyorum? Bu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak? Sarımsaklamasak da mı sakla-sak?..
Bu kısır döngüden çıkmanın yolu, inancı besleyen duyguların enerjisini boşaltmaktan geçiyor. Kızgınlığı, kıskançlığı ifade ettikçe küçük Esma rahatlıyor. Bilinçaltı, hayalle gerçeği ayırt edemediği için içimizdeki çocuk, ifade edilmemiş duygularını yansıtıyor ve rahatlıyor.
Bu gerçek hikâyede olduğu gibi, kadın olmanın değersiz olmakla özdeşleştiği pek çok olay, durum yaşamış olabilirsiniz… Bu olayların üzerinizdeki etkisini, eski inancı besleyen duygularınızı ifade edip inancı yıkarak, ardından kadınım ve değerliyim inancım tertemiz bir zemin üzerine inşa edebilirsiniz. İşte o zaman, kendinizi değerli hissettiğiniz olayları ve insanları da hayatınıza çekmeye başlarsınız. Kaldı ki Esma’da olduğu gibi yaşamınızda kıskançlığı, dışlanmayı yansıtan olaylar ve insanlar da ya rollerini değiştirirler ya da görevlerini tamamladıkları için yaşamınızdan çıkar giderler.
Yaşamımızda olanlar her zaman olması gerektiği için oluyor. Bu yaşadıklarımın bana dersi, hediyesi ne diye bakmaya başlarsak, Esma’da olduğu gibi yıllar içinde ağabeyine karşı haklı çıkmak için geliştirdiği ikna gücünü ve bu gücün işine sağladığı faydayı görebiliriz. İkna gücünün hayatına başarı getirdiğini fark edebiliriz.
Bu olanların ardında, almamız gereken yaşam dersleri var.
Esma hayatına bu deneyimlerle başarı duygusunu getirmiş olabilir diyebilir miyiz? Lütfen bir değerlendirin…