Sağlığımızı Olumsuz Etkileyen Telefo’nun Zararları

Sağlığımızı Olumsuz Etkileyen Telefo’nun Zararları

Bir check-in ya da like uğruna yaşamınızı tehlikeye attığınızın farkında mısınız?

Yıllardır anlatılan hikayeye göre, ülkemizin önde gelen işadamlarından biri kendisine teklif edilen GSM firması ortaklığını, “Türk halkı bu aleti sevmez, tutmaz bu iş!” sözleriyle reddeder ve kaybeder! Çünkü yaklaşık 20 yıl önce hayatımıza giren cep telefonları günümüzde neredeyse sadece kundaktaki bebeklerde yok. Bunu biz değil, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun 2014’ün ilk çeyreğine ait “Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü” raporu söylüyor. Çalışma sonuçlarına göre, Türkiye’deki mobil abone sayısı 70 milyonun üzerinde, ki bu da nüfusun yüzde 91,5’una denk geliyor. Bu rakamın 51 milyonu ise 3G abonesi yani akıllı telefon kullanıcısı… Ülkemiz, 331 dakika olan aylık ortalama mobil kullanım süresi ile mobil telefon görüşmelerinde Avrupa’da ilk sırada yer alıyor. İşte millet olarak bir başarımız daha! Cep telefonlarını internete girmek için kullananların sayısı ise 25 milyona yakın… Geçmişte cep telefonlarımızı arama yapmak ve SMS göndermek için kullansak da günümüzde adeta elimiz ayağımız haline geldiğini inkar edemeyiz. Özellikle de sosyal ağımızı genişletmek, zaman kazanmak ve dünyayı takip etmek için cep telefonlarını kullanıyoruz. Oysa gelişen teknoloji ve kullanım sıklığı arttıkça daha da bağlandığımız bu aletler hem sağlığımızı hem de yaşam kalitemizi olumsuz etkiliyor. Nasıl mı? Örneklerle açıklayalım…

telefonun zararlari

BEYNİMİZ TEHLİKE ALTINDA

Türk halkı olarak telefonumuzu cebimizde, elimizde, hatta neredeyse yüzümüze yapışık halde taşıyoruz. Ve birçoğumuz teknolojinin bu önemli nimetinin bize hiçbir zararı olmadığını düşünüyor. Oysa araştırmalar bunun aksini söylüyor. Cep telefonlarının yaydığı titreşim ve dalgaların özellikle beyne zarar verdiği yıllardır konuşuluyor. Bu konuda yapılan çalışmalarsa bunu destekler nitelikte sonuçlar ortaya koyuyor. Bilim adamları ve araştırmacılar radyo frekansı enerjisinin ya da cep telefonunun yaydığı radyo dalgalarının potansiyel tehlikesini tartışıyor. Radyasyon enerjisi iki grupta toplanıyor: İyonize radyasyon (X-ray gibi) ve iyonize olmayan radyasyon (radyo frekansı ve oldukça düşük frekans). Cep telefonlarının yaydığı iyonize radyasyonun kanser riskini artırdığı ise ne yazık ki kanıtlanmış durumda. 2011 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO), cep telefonunun başa çok yakın ve uzun süreli tutuluyor olması nedeniyle bir çeşit beyin kanseri olan glioma’daki artışa karşı uyarıda bulundu.

Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, teknolojinin bir yandan hayatımıza rahatlık ve keyif katarken, diğer taraftan da sağlığımızı ciddi oranda tehdit ettiğini belirterek, “Etrafımız birçok elektromanyetik dalgayla sarılmış durumda. Radyo ve televizyon dalgaları, wireless dalgaları, en önemlisi de cep telefonu frekans dalgaları ile sürekli beynimiz vuruluyor” diyor.

Cep telefonları özellikle kullanım sırasındayken bu dalgalar daha da yoğunlaşıyor. Dolayısıyla cep telefonu ile konuşurken ya da mesajlaşırken sinyaller daha kesifleşerek, beynimize verdiği zararlar artıyor. Dr. Yavuz, son 10-20 yılda gerek panik atak, depresyon ve OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) gibi psikolojik hastalıkların, gerekse Alzheimer ve Parkinson gibi organik beyin hastalıklarının çağımızın hiçbir döneminde olmadığı kadar anormal artış gösterdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Cep telefonları ile beyin tümörleri arasında henüz somut bir bağlantı kurulamamış olsa da, en azından glioma veya menengioma gibi beyin tümörlerinin gelişme ihtimalini artırdığı yaygm bir kanaat halini aldı. Yapılan araştırmalara göre Wall Street’te saatlerce cep telefonuyla konuşan borsacılarda beyin tümörleri normale göre çok daha fazla görülüyor. Hatta cep telefonlarının sigara kadar zararlı olduğunu ifade eden bilim adamları bile var. VVashington Üniversitesi biyomühendislerinden Henry Lai, cep telefonu sinyallerinin DNA sarmalındaki fizyolojik yapıyı bozduğunu ve kopmalara neden olduğunu ifade ediyor. Uluslararası Kanser Araştırmaları Enstitüsü’nün 2008’de yayınladığı rapora göre ise 10 yıl ya da daha üzeri cep telefonu kullanan kişilerde yüzde 40 daha fazla beyin tümörü tespit ediliyor.”

SON ÇAĞRI

200 doktor ve hemşire arasında yapılan araştırmaya göre, telefonların yüzde 95’i hastalığa, basit deri irritasyonlarmdan ölüme neden olacak kadar ciddi hastalıklara yol açabilecek bakteriler taşıyor. Bunlar da doktor ve hemşirelerin elinden hastalara geçme riski taşıyor. Bir sonraki randevunuzda doktorunuza elini yıkamasını söylemeye ne dersiniz? Belki biraz saçma gelebilir ama doktorlarm da VVhatsapp kullandığını unutmayın.

Bu hastalıklar bir yana, adeta bir tutku halini alan cep telefonu kullanımının psikolojik etkileri de oldukça fazla. Sürekli olarak internetten izlenen sosyal medya paylaşımları, bunların like edilmesini beklemek, tamdık tanımadık birçok kişinin yaşamını takip etmek ve adı sosyal olmasına rağmen insanı asosyalleştiren bir girdaba kapılmak! Arkadaşlarınızla dışarı çıktığınız son akşamı düşünün. Oturduğunuz masada, yüzüne telefon ekranının mavi-beyaz ışığı düşen kaç kişi vardı? Peki ya siz?

Bu bir ölüm-kalım savaşı olmasa da cep telefonlarının sağlığınızı ve yaşam kalitenizi tehlikeye atma ihtimalini göz ardı etmeyin. Uyarması bizden, uygulaması sizden…

Kendimizi cep telefonundan nasıl koruyabiliriz?

1- Geceleri cep telefonunuzu kapatın.

2- interneti kullanmadığınız zamanlarda hücresel veri ağını kesin.

3-Telefonunuzu kıyafetlerinizin cebinizde taşımayın. El ya da spor çantanızın yan gözünde tutun.

4- Mutlaka kulaklık kullanın. Eğer kulaklığınız yoksa hoparlörden konuşmaya özen gösterin.

5- Görüşmelerinizde günlük 30 dakikayı aşmayın. Mümkün olduğunca sabit hatları kullanın.

6- Cep telefonlarını ve diğer elektronik cihazları yatak odanızda bulundurmayın.

Ayşegül Uyanık Örnekal




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir