Meyveli yoğurt mu, çocuk sömürüsü mü?
Meyveli yoğurt mu, çocuk sömürüsü mü?
Prof. Dr. Ahmet Aydın yoğurdun başına hangi maceraların geldiğini şöyle anlatıyor: “Bir Osmanlı vatandaşı olan Dr. İzhak Karasu’nun (Isaac Caraso) 1912’de Selanik’ten alıp İspanyaya götürdüğü yoğurt, yaklaşık bir asır sonra, 1997’de Fransız kılığında ‘Danone’ adıyla geri döndü.” Bu dönüş, pazar dengelerini değiştirdiği gibi, üretim koşullarını da sarstı. Bu süreçten sonra Türkiye, meyveli yoğurt adlı bir ürünle tanıştı. Büyük ölçekli yerli üreticilerin de katıldığı bu yarışta, cazip ve sarsıcı reklâmlar çocuklar kadar ailelerini de etkiledi. Hemen her çocuk şeker, renklendirici, tatlandırıcı, yapay aroma türü katkılar içeren bu yoğurtları tüketiyor. Prof. Dr. Ahmet Aydının belirttiğine göre; bu ürünlerden uzak tutulması gereken çocuklara doktorlar bile bu ürünleri öneriyor, hatta muayenehanelerinde ikram ediyor. 100 gramında 16-18 gr. şeker içeren bu ürünlerin ambalajları da çocuklar için son derece cezbedici. Bunları yiyen çocuklar şeker bağımlısı oluyor ve artık meyve, sebze yemiyorlar. Bu durum ise çocuklarda, diş çürüklüğü, ortodontik bozukluklar, hipe-raktivite, otizm, diyabet, alerji hastalıkları vb. rahatsızlıklara neden oluyor.
Sanayi tipi yoğurt yapımında kullanılan maya ile evdeki maya, birbirinden farklıdır. Ancak fark, bundan ibaret değil. Geçmişinden ve tabiî yaşamdan sürekli uzaklaştırılan insanlar, evde yoğurt yapmayı bile düşünemeyecek kadar yorgun ve umursamaz olmuşlar. Yeni neslin, yoğurt mayalamak hakkında bir fikri olduğunu düşünmek bile imkânsız. Peki, bu suç’ çocukların mı, onları diploma sevdasına duçar etmiş ebeveynlerin mi? Beş dakikasını ayırıp, bana evde yoğurt yap(a)mayan annemin veya sevgilimin beni gerçekten sevdiğinden emin olabilir miyim?