Aldıklarınız Hayatınıza Ne Anlam Katıyor
“Her şeye sahip olabilirsiniz, ama aynı anda değir demiş Oprah Winfrey. Her şeyimiz olsun tabii, ama kim garanti ediyor ki bu bizi mutlu edecek ?
MAKBUL OLANI, BİZE UYGUN ZAMANDA VE İHTİYACIMIZ KADARINI, HİSSEDEREK TÜKETMEK KALDI Kİ, ZATEN İNSAN BÜNYESİ BELLİ BİR MİKTARI VE TADI HAZMEDEBİLİYOR.
Gerisi ona ağırlıktan başka bir şey vermiyor. Mühim olan da bu miktar ve tadı bulup keşfedebilmek. Siz hiç eczanede gördüğü tüm ilaçlan içip iyileşen birini gördünüz mü?
Hayat da böyle. Herkesin reçetesi kendine özel. Tek bir ortak nokta var; kendimizi tanıyıp, bize gereken miktar ve tadı tüketmek.
Değerlerimize uygun yaşayabilmek; işin sırrı bu olsa gerek.
Değerlerimiz için özgürce harcayabilmek için önce onları keşfetmek gerek.
İşte bolluk ve bereketin anahtarı bu keşiflerde. Tabii ki engeller var… Mesela yükler. Ah o yükler!
Kimi zaman insanlar, kimi zaman eşyalar, kimi zaman ortamlar…
Hayatımızda gereksiz olan her şey ‘fazladan yük’ demek.
Biz ise o yüklerin içine sıkışıyor, içimizde saklı olan ‘ben’ hâzinemizi bulamıyoruz. Ona göre yaşayamıyoruz.
Biz aslında kimiz, bizi mutlu edecek miktar ve tat nedir keşfedemiyoruz.
Nedenini bilmeden alıyor, istiyor, saklıyor, kaynak harcıyor duruyoruz. Bir enteresanız.
• Tanımadığımız insanları etkilemek için bizim olmayan paraları harcıyor,
• Teknolojik aletler ile aile ve çocuklarımızla geçirmek istediğimiz vakitten çalıyor,
• Vitrinlerde ışıl ışıl ürünlerle gelecek güvencemizi yok ediyor,
• İçimiz istemeden görüşmek zorunda olduğumuz kişiler ile enerjimizi tüketiyoruz.
Sonuç: Kıyafetlerin sığmadığı gardıroplar, yetmeyen metrekareler, yetersiz kalan buzdolapları…
Oysa bunların ne kadarı hayatımıza bir anlam katıyor? Benden size bir sır… Bunların hayatımıza kattığı bir anlam yok ve çaldığı şeyler çok fazla.
Zaman, sağlık, özgürlük, para.. Üstüne üstiük bir de size stres, tatmin olamama, yetersizlik ve yalnızlık hissi veren ‘şeyler’, kişiler, ortam ve projeler…
Bütün bunlara daha ne kadar kadanacaksmız?