Dilaltı alerji aşı tedavisi

Dilaltı alerji aşı tedavisi

Dilaltı alerji aşı tedavisi

iğneli alerji aşı uygulamasında alerjik olunan maddenin hızlı bir şekilde kan dolaşımına karıştığına, bu nedenle alerjik yan etki riski taşıyan bir tedavi yöntemi olduğuna değindik.

Yan etkileri kapsamında uygulanmasından çekince duyulan bu yönteminin bırakıldığı, sadece ilaçlı tedaviye başvurulduğu süreçte bu şekilde aşı tedavisi olmaksızın hastalığın ilerlemesinin durduru-lamayacağı fark edildi. Bu gerçek karşısında bilim çevreleri yan etki yapmayan ancak aynı oranda etkili yeni tedavi yöntemleri arayışına girdi. Bu araştırmalar sonucunda yaklaşık 20 yıl önce iğnesiz dilaltı alerji aşıları geliştirildi.

Dilaltı aşı tedavisinde alerjik olunan madde, aşı içeriğinde sıvı formda bulunur. Bu sıvı ya doğrudan ya da bir parça ekmeğe emdirilerek dilaltına yerleştirilir. Dilaltı bölgesi kan damarlarından zengin olup aşının kana karışmasını sağlar, öte yandan emilim yavaş olduğu için hayati yan etki riski taşımaz.

dilalti-damla-asi-tedavisi

iğneli uygulama olmadığı ve buna bağlı yan etki riski çok düşük olduğu için ilk doz dışında doktor gözetiminde uygulanması gerekmez, ilk uygulama sonrası aileler aşının kullanımı konusunda bilgilendirilir, daha sonra hastalar bu tedaviyi evde kendileri uygularlar.

Şu an için ülkemizde sıvı formda bulunan dilaltı damla aşıları çocuklarda genellikle ekmeğe damlatarak uygulanmaktadır. Bunun nedeni, çocuğun sıvıyı dilaltında uzun süre tutmakta zorluk çekmesidir. Zamanından önce yutma olduğunda aşı etkinliğini yitireceği için en az 2 dakika dilaltında bekletme zorunluluğu vardır. Çocuğun yaşı büyüdükçe ekmeksiz uygulama denenebilir. Uygun süre bekletme yapılabiliyorsa bu yöntemle devam edilebilir. Bu konuda sizler girişimde bulunmamalı, çocuk alerjisi uzmanının kararını beklemelisiniz.

Aşıların tümü saklama koşulları açısından buzdolabı şartları gerektirir. +2 ila 8 derecede buzdolabı raflarında saklanması kesinlikle dondurulup çözülmemesi gerekir. Dilaltı aşılar etkisini ağızda dilal-tından başlayıp bağırsaklara kadar devam eden sindirim sistemi zarının ve buradaki bağışıklık hücrelerinin üzerinden sağladığı için sabah aç karnına uygulama tercih edilir. Uygulama sonrası ekmeğin veya aşının birlikte yutulması gerekir. Yutulmayan aşıların etkinliğinin zayıfladığı bilinmektedir.

Dilaltı aşılar haftada 4-7 kez uygulanır. Ne sıklıkla uygulanacağı çocuk alerjisi uzmanları tarafından belirlenir. Toplam uygulama süresi en az 3 yıl en fazla 5 yıl olmalıdır. 3 yılda yanıt alınan hastalarda tedavinin kalıcılık sağlaması için tedavi genellikle 4 yıla uzatılır. Tedaviye geç yanıt alınan hastalarda tedavi 5 yıla uzatılabilir. Gerek dilaltı gerekse cilt altı aşıların başarısı yetersiz olsa bile 5 yıldan uzun süre kullanılması önerilmez.

Aşı tedavisinde tek bir maddeye aşılama tercih edilir. Birden fazla alerji yapıcı madde için aynı anda aşılama, tedavi başarısını düşüren bir uygulamadır. Birden fazla maddeye alerjisi olan bir hastada genellikle en çok sorun yaratan alerjiye karşı aşılama kararı verilir. Örneğin, hem ev tozu akarına hem de çayır otu polenine alerjisi olan bir hastada eğer yakınmalar mevsimsel olmayıp, yıl boyu sorun yaratacak tipteyse, toz alerjisine işaret eder. Bu yönde çocuk alerjisi uzmanı sadece toz akarına karşı aşılama kararı verebilir. Öte yandan aynı hastada sadece ilkbaharda yakınma var, diğer aylarda yoksa, durumun polen alerjisi ağırlıklı olduğuna karar verilip, çayır otuna aşılama başlatılabilir.

Herhangi bir maddeye karşı yapılan dilaltı aşı tedavisi, bağışıklık sisteminin genel alerjik yapısını da düzelteceğinden diğer alerjik maddeye verilen yanıt da otomatik olarak azalacaktır. Birden fazla alerjisi olan hastalarda ilk tedavi bittiğinde diğer maddeye karşı olan alerji sürüyorsa ve hastayı çok rahatsız ediyorsa tedavi bittiğinde diğer alerjik madde için de ayrı bir aşılama programı başlatılabilir. Bu ikinci tedavinin kararı hasta ve alerji uzmanı tarafından ortaklaşa alınmalıdır, ikinci tedavi uygulamasının da ilki gibi yan etki riski çok zayıftır. Nadir de olsa alerjik olunan iki maddeden de aşırı şikâyet söz konusuysa iki farklı maddeye karşı aynı anda dilaltı aşı uygulaması günaşırı düzenlenerek reçete edilebilir.

Aşı tedavisinin etkisi yavaş yavaş ortaya çıkar. Genellikle bir yıldan sonra etkisi fark edilmeye başlanır. Tedavi etkisini göstermeye başladığında eğer hasta da iyiye gidiyorsa, ataklar azalmışsa kortizonlu ilaçlar yavaş yavaş azaltılmaya başlanır. Genellikle 2 yıldan sonra kortizonlu ilaç olmadan da hasta belirtisiz kalmaya başlar.

Ancak aşının etki süresi kişiden kişiye değişir. Hastanın yaşadığı çevrenin alerjiye ne kadar uygun düzenlendiğiyle, beslenme şeklinin ne kadar alerjiye ve astıma uygun olduğuyla yakından ilişkilidir. Alerji tedavisinin temelini oluşturan çevre düzenlemesi ve beslenme programı düzgün uygulanmadığında üzerine kurulan aşı tedavisinin de sağlam ve başarılı olmayacağının bilinmesi gerekir.

Her şeyden önce hastanın yaşamı alerjiye uygun bir disipline oturtulmalıdır. Bu disiplin ömür boyu sürmelidir. Aşı yapıldı diye alerjik olunan maddeye veya sigara, kimyasal kokusu, rutubet gibi genel tetikleyicilere aşırı temas söz konusu olduğunda hastalığın yineleyebileceği akıldan çıkarılmamalıdır.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir