Rafine tuz zararlı mı?
Rafine tuz zararlı mı?
Tuzları deniz, göl, kaya tuzu gibi türlerine göre sınıflandırdığımız gibi, işlenmiş yani rafine edilmiş ve işlenmemiş olarak da tasnif etmemiz gerekir. Allah (c.c.) yeryüzünün farklı bölgelerinde insanların ihtiyacından fazla miktarda tuz yaratmış. Özellikle tuz madenlerinden çıkarılan ‘kaya tuzu’ bugün en tabiî tuz çeşidi sayılmaktadır. Çünkü deniz ve göller insan eliyle daha çok kirletilen alanlardır. Ayrıca Allah’ın (c.c.) bu tuzları -meyve, sebze ve bakliyatlarda olduğu üzre- insanların yaşadığı coğrafyaya göre yaratmasının hikmetleri olmalıdır. Nasıl ki Anadolu insanının avokado veya ananas gibi meyvelere ihtiyacı yoksa, fahiş fiyatlara satılan Himalaya tuzuna da ihtiyacı yoktur.
Tuz da su gibi hayatın temel yapı taşlarından biridir. Dünyanın dörtte üçü denizlerle kaplıdır. Deniz suyu da su ve tuzdan oluşur. İnsan vücudunu oluşturan iki temel elementten biri su, diğeri de tuzdur. Dr. Batmanghelidj bu durumu şöyle anlatıyor: “Vücutta başlıca iki okyanus vardır. Biri hücre içinde, diğeri dışındadır. Sağlığımız, bu iki okyanusun hacmi arasındaki hassas dengeye bağlıdır. Bu denge su, tuz tüketilmesiyle ve potasyum zengini meyve ve sebzelerin yenmesiyle sağlanır. Tuz kaynağı olarak, gereksinim duyduğumuz mineralleri içeren, rafine edilmemiş tuz tercih edilmelidir:”
Rafine edilmiş birçok gıda gibi, vücut rafine tuzu da zehir olarak algılar. Yine ‘iyibilgi’ internet sitesinden aktaralım: “Vücut tüketilen rafine tuzu kendini korumak amacıyla bir an önce atmak ister. Tüketilen aşırı miktarda tuzun süzülmesi ve atılması başta böbreklerimiz olmak üzere tüm boşaltım sistemi üzerinde önemli bir yük ve baskı oluşturur. Rafine tuz, vücudun hiç de ihtiyacı olmayan oldukça asidik ödemlere veya doku içinde aşırı su birikimlerine sebep oluyor ki, kadınların en önemli şikâyetlerinden biri olan selülitin temel sebeplerinden biri de budur. Vücut her zaman aşırı tuzun kendisine vereceği zararı engellemek için tuzu izole etmeye çalışır. Bunu yaparken de hücre suyu moleküllerini kullanarak tuzu kaplar ve sodyum kloridi sodyum ve klorid olarak iyonize ederek nötrleştirir. Ne yazık ki bunu yaparken hücre suyu tamamen-kaybolan hücreler de ölmektedir.
Vücuttan atılamayan rafine tuz ise tekrar kristalleşerek direkt olarak eklem ve kemiklerde depolanır ki bu artrit, gut gibi değişik türdeki romatizmal hastalıklar ile safra kesesi ve böbrek taşı oluşumlarının önemli sebeplerindendir.” Aynı sitede Nihal Doğanın haberinde şunlar belirtiliyor: “Vücudun 1 gr. rafine tuzu (sodyum klorid) atabilmek için kullandığı hücre suyu miktarı bunun tam 23 katıdır.”