Yaratıcı Tanrıça ve kilo alma
Yaratıcı Tanrıça ve kilo alma
Kadın ve yaratıcılık çok önemli. Konu hep aynı yere geliyor. Kişisel gelişim, kuantum, istekler, istediğini gerçekleştirme, yüksek bilinçle iletişimde olma, dua ve ibadet halini tüm yaşamında deneyimleme… Sonra dönüp dolaşıp kilonun yarattığı sorunlara geri dönme. Gözden kaçırılan çok ama çok önemli bir nokta var. Belki de en önemli konulardan bir tanesi. Kadının yaratıcı enerjisi, dişil enerjisi! Yok, saydığımız kadınlığımızın içerisinde gizli olan yaratma aşaması. Peki, yaratma aşamasını kaybeden kadın nelerini kaybeder? Çok şeyini.
Sadece kadın değil aynı zamanda erkek de. Evet, erkek de eğer içerisindeki dişiyi kaybederse, yaratma enerjisini kaybeder. Erkek olmak üzerine derin uğraş verirler ama en önemli şeyi göz ardı ederler, o da dişil eneıjileridir. Bu çağ dişil çağıdır ve yaratım çok daha hızlı ilerlerken saf erkek eneıjisinde olmak birçok şeyi göz ardı etmeye sebep olur. Yaşadığımız çağ dişil enerjiyi sadece metroseksüellik olarak gösteriyor. Ya da cinsel tercihleri farklı gösteriyor. Doğal olarak erkeklik saf erkek enerjisine yöneliyor. Halbuki kaçtıkları şey zaten içlerinde olan saf dişil eneıji. Bunu atamazlar. Ymg yang gibi. Hayat bir denge ve o orada. Yok sayılan her dişil eneıji bir erkeği de bir kadını da kendisinden uzaklaştırır. Yaratma eneıjisini elinden alır. İşte bu noktada bir erkek daha erkek olduğunda hayatının o naif ve yaratım halini kaybeder. Bir kadın dişiliğini yok saydığında daha fazla erkek eneıjisiyle dolar. İşte bu bir sürü sorunu da beraberinde getirir.
Bir kadının dişil enerjisini yok sayması, çocukluktan ailenin yetiştirme tarzından kaynaklanabildiği gibi daha sonradan da oluşabilecek bir olgu. İşte bu noktada bazen korunmak, bazen daha güçlü olduğunu ispatlamak bazen de ‘benim erkeklerden ne farkım var!’ deyip dişil eneıjisini ezdirmemek için eril eneıjiye geçerler. İşte bu noktada yok sayılan dişil eneıji bazı hastalıkların da beraberinde gelmesine sebep olur. Bunlar genelde rahim, yumurtalık, cinsel hastalık gibi sorunlar olabilir. Ya da meme hastalıkları baş gösterebilir. Erkek eneıjisinin yoğun olması bir kadını daha güçlü bir hale getirir. Hayata karşı daha fazla meydan okur ama güç gerçek güç değildir. Bu güç dışarıya gösterdiği bir savaştır, içerisindeki esas gücü kullanmamaktan kaynaklanan bir yorgunluk baş gösterir, içerisindeki yaratıcı kısımla işleri çok daha çabuk halledebilecekken güçlü olma kaygısı yaşam eneıjisinin dengesini bozar.
Dişil enerjideki dengesizlikler bazen geç gelen çocuklara da sebep olur. Tıbbi olarak hiçbir sorun olmadığı halde çocuk sahibi olmakta zorlanan çiftler vardır. Rahim eğer dişil eneıjinin gücüyle dolmazsa yaradılış nasıl gerçekleşecek?
Cinsel isteksizlikler baş belirtilerdir. Zaten içinizde öldürdüğünüz dişil eneıji, cinsel isteğinizin de azalmasına sebep olur. Bu bir dengedir ve tüm bu durum erkekler için de geçerlidir. Dişil eneıjiden uzak bir erkek cinselliği öfkenin bir dışa vurumu olarak yaşar.
Her şey birbirine bağlıyken kilo sorununu başka kategoriye koymak doğru olmaz. Bir düşünün doğum yapmış insanlar, emzirme döneminde daha çok yemek yeme ihtiyacı duyar.
Hatta çoğu zaman her şeyi yemenin sütü artırmayacağı, dengeli beslenmenin daha önemli olduğu vurgulansa bile annelik içgüdüsü ve etrafın yönlendirmesi ile doğum sonrasında kadınlar çok daha fazla yemeğe odaklanır. Hatta doğum sonrası kiloların bir kısmı da tam da bu noktada gelir. Sütünün daha çok gelmesi o anda kilolarından çok daha önemlidir. Çünkü annelik duygusu hepsinin önüne çıkar. Peki, bir kadın neden daha çok yeme isteği duyar? Evet, önemli bir sorudur, bir kadın kilo alacağını da bilse neden daha fazla yeme ihtiyacı duyar? Çünkü koşulsuzca dünyaya getirdiği çocuğunun hayatta kalmasını sağlamaya çalışır. Yarattığı şeyin devamını getirmek ister. Alt benlikte yaratıcı tanrıçayı besler. Artık o bir tanrıçadır, yaratıcının kendisidir. Artık yoktan bir şey var etmiştir ve hayata tutundurması onun elindedir. İşte bu noktada ne kilo, ne başka bir şeyin önemi yoktur.
Ya da var olan değerlerin önemi de azalır. Kadın ilk yaratıcı eneıjisini en üst düzeyde kullanmıştır ve o noktada daha çok yemek yemesi doğurduğu çocuğu daha çok besleyecektir. Bu yaratıcı eneğinin kaybolmasını istemez. İşte gelelim doğum yapmamış ya da doğumdan sonraki aşamalara. Bir kadın yaşı kaç olursa olsun dişil enerjisini yok saydığında yaratıcı eneıjisini de yok sayar. Yok saymasa bile, kullanmakta zorlanır. Kolay ve akışta yaratımı yönlendirmesi gerekirken daha zor ve problemli olur. Ve bir kadın ve erkek için yaratım enerjisi çok önemlidir. Tanrının bir parçasıyız ve yaratım bizim içimizde var. İşte beslenmeyen dişil eneıji, yemeklerle beslenir. Bir kadın dişil eneıjisini yok saymaya başlayıp erkek eneıjisi içinde kaybolduğunda, yaratıcılığını bir türlü tatmin edemediğinde, yemeklerle bu kısmını dengelemeye çalışır. Daha çok yemek daha çok doğurganlıktır.