Kur’an ve hadislerde et

Kur’an ve hadislerde et

Kur’an ve hadislerde et

Et, endüstrinin en karmaşık hâle getirdiği besinlerden biri halini aldı. Gıda artık, tıp sanayi, ilaç endüstrisi, sağlık turizmi, tarım kimyasalları, petrol gibi çok sayıda sektörü de ayakta tutan endüstriyel bir alan. Dünya Ticaret örgütü’nün uygulamalarıyla, hayvancılıkla geçinen insan ve ülkeler, bugün Türkiye’nin de yaşamakta olduğu sorunlarla karşı karşıya bırakılmıştır. Türkiye’nin yaşadığı et sorunu, ne bugüne ait bir sorundur, ne de kısa vadede çözülebilir. Yaklaşık 60 yıllık yanlış ve ABD’ye bağımlı politikaların neticesidir.

Kur’an ve hadislerde et

Gelinen noktada, devlet politikasının değiştirilmeden ve toplumun ete bakışına yönelik kalıcı çözümler üretilmeden, çözülmesi de mümkün değildir. Küresel egemen güçler, uyguladıkları eğitici yöntemler aracılığıyla, toplumlara ihtiyaç olmayan ne varsa, ihtiyaçmış gibi sunar. Sonra bilinçaltını anı yaşa’ gibi sloganlarla zehirler. Bizler anı yaşarken, onlar o an, götürmekle meşgul oluyorlar. Üstelik hem o anımızı hem de tüm geleceğimizi… Gıda meselesi her konuşulduğunda, birinci madde olarak Siyonist Henry Kissenger’in “Tarım, Tarım Bakanlıklarının ellerine bırakılamayacak kadar önemlidir” sözünü yazarak başlamak, çözüm arayışlarımızı kolaylaştıracaktır.

Et, İslâm’ın belirlediği had/sınırlar dâhilinde helâl kılınmış bir nimettir. Allah (c.c.); “Allah’ın ismi anılanların (besmele ile kesilen hayvan) etinden yiyin” buyurur. Mezheplerin zaman zaman farklı fetvaları olsa da, Müslümanların koyun, keçi, deve, sığır, at, geyik, ceylan, zebra, tavşan, yırtıcı olmayan kuşlar, tavuk, hindi, balık gibi hayvanların etlerini, şartlarına”uymak koşuluyla, yemelerine izin verir. Kur’an-ı Kerimde konuyla ilgili şu ayetler yer alır: “Biz onlara canlarının çektiği meyve ve etten bol bol verdik.”canlarının çektiği (her çeşit) kuş etiyle onların etrafında -hizmet için- dolanırlar’.Ebu’d Derdâ (r.a.) anlatıyor: “Rasülullah (s.a.v.) buyurdular ki: ‘Dünya ve Cennet ehlinin yemeklerinin efendisi, ettir.’

Abdullah İbnu Cafer’in (r.a.) rivayet ettiğine göre: “Etin en güzeli (hayvanın) sırt etidir” Ebu Mes’ud (r.a.) anlatıyor: “Bir gün Rasülullah’a (s.a.v.) bir adam gelmişti. Bir müddet Efendimizle konuştu. Bu sırada adamcağız -duyduğu korkudan- omuzları titremeye başladı. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselam, adama: ‘Sakin ol! Ben bir kral değilim, ben kadîdm yiyen bir kadının oğluyum’ buyurdular.”Bu durum etin geçmişte kurutularak saklandığını da gösterir. Çok değil 30 yıl önce, henüz köyümüzde elektrik ve doğal olarak buzdolabı yoktu. İnsanlar etlerini ya kavurma yaparak, ya da kurutarak saklarlardı, özellikle kaburga kemikleri dilimleri, kedi ve köpeklerin ulaşamayacağı güvenli mekânlarda kurutulurdu. Kurutulmuş etler, kışları nohut, kuru fasulye gibi yemeklerle birlikte pişirilerek yenirdi.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir