Zengin Olmak Psikolojisi
Zenginlik öyle ulaşılması çok zor bir şey değil.
Söylemek bile ne hoş değil mi?
İyi de nasıl olacak?
Sadece bir temenni ya da insanın kendisini kandırması Polyannacı düşünceden başka ne olabilir ki, nerede zenginlik, kolay mı? Nasıl olacak? Ama yine de söylenmesi ya da temennisi bile güzel.
Ancak güzel şeyler yaptığımız zaman arkasına sığınarak kendimizi huzur içerisinde hissederiz. Başarılı olduğumuz zaman kendimizi güvende hissederiz. O halde “Neden güzel şeyler yapmıyor, neden başarılı olmak için gerekenleri yapmıyorsunuz? Yoksa huzurlu olup stres yaşamamayı, başarılı olup mutlu olmayı istemiyor musunuz?” demezler mi bize. Onun için önce başaracağımıza inanmamız gerekiyor.
Sadece inanan başarıyı yakalama şansının % 90 olduğunu biliyor musunuz?
Hepimiz duygularımızla hareket ediyoruz. Vazgeçilmez duygularımız sayesinde bazen başarılı, bazen başarısız oluruz; ama yaptığımız iş nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, duygularımızın yönünü değiştirmeyi hiç düşünmeyiz. Yaptıklarımız konusundaki kararlarımızı eleştirmez, kendimizi bir deha gibi düşündüğümüz bile olur.
Aklı selim düşünce aslında insanın pratik zekâ düzeyi kadar, duygusal zekâsının da önemli olduğunu özellikle vurguluyor. Yapmamız gereken şey, vereceğimiz kararlarımız hakkında konunun analizi yapmak ve duygusal zekâmızı kullanmaktır. Çünkü her alanda olduğu gibi, özellikle gelecekteki ekonomik tablomuzun şekli konusunda vereceğimiz kararlar bu tabloyu belirler. Bu çok ciddi olan konu, belki orta yaşlarda sadece bir hayalden ibaret olsa da, bir zaman sonra çok ciddi bir problem olarak karşımıza çıkar. Zengin olmak konusu her insanın hayallerini süsleyen bir rüya; ancak zengin olmak için ne yapılıyor işte bütün mesele bu. Aslında bu konuda anlatacaklarım için sabırsızlanıyorum; ama yazacaklarımı üç dört sayfa sonraya bırakmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.
Amerika’da yapılan bir araştırmada zenginliğin genetik olduğunu duyduğum zaman üzülmüştüm, ancak çalışma şöyle devam ediyordu; aksini ispatlamanın insanın saldırgan düşünce gücü sayesinde gerçekleştiğini dip not olarak belirtilmesi sevinmeme neden olmuştu.
İnsan kesin yargılara karşı çıkan bir yaratık ve yaptırımları asla kabul etmeyen özellikler taşıyor. Yaşamın en cazip tarafı fark etmesek de esnek olmasıdır. Doğadaki hiçbir şey bizlere katı kurallarla dayatılmadığı için yaşamdan keyif alıyoruz ve doğaya karşı asla kötü duygular besleyemiyoruz. Doğadaki her şeyin biz insanlar için yaratıldığını düşünerek her şeyi sahipleniyoruz. Nefes alışımızdan içtiğimiz suya kadar olan her şey bizi birbirimize bağlıyor ve bu bağlılıktan asla şikâyet etmediğimiz gibi, kendimizi bilinçaltı doğanın bir parçası olarak algılıyoruz. Doğayla olan alışverişimiz daha duygusal, daha gerçekçi bir ruh yapısına sahip olmamıza neden oluyor ve yaşama dair ne varsa seviyoruz, çünkü yaşamayı seviyoruz.
Nasıl zengin olunur?
Kayserili bir arkadaşım vardı, ancak ne yazık ki kendisini geç tanımışım. Zaman zaman bir araya gelip sohbet ederdik. Mali durumu iyi olduğu için çok rahat olduğunu düşünür, hatta ona özenirdim. İş hayatındaki hassasiyeti dikkatimi çekerdi. Bir işe başlayacağı zaman ilgili olsun ya da olmasın herkesin fikrini alır, mükemmel bir pazar araştırması yapar, asla plansız çalışmaz, yapacağı iş konusunda artı ve eksi yanlarını çok iyi araştırmadan başlamazdı. Bir gün birlikte bir yere gitmek için tramvaya binmemiz gerekti. Tramvay durağı yakınındaki büfeden sakız alırken verdiği paranın üstünü eksiksiz almamak için acele etmektense, bir sonraki tramvaya binmeyi tercih etmesi dikkatimi çekmişti. Bu olayda dikkatimi çeken arkadaşımın paraya verdiği değerdi. Evet paraya değer vermek parayı değerli yapandı, yoksa paranın değeri olamazdı. Çünkü para değer verilmeyen yerde zaten yoktu ki…!
Bana tasarruflarının, yani para biriktirmenin hesabını dikkatli dinlediğimi fark edince anlatmaya başladı:
Bana “Zengin olmak öyle ulaşılması zor bir şey değil” dedi.
Şaşkın ve merakla sordum: “Nasıl?”
“Her gün yapılan gereksiz masraflar.”
“Evet.”
“Sigara ve benzeri şeyler. Bu masrafların günlük tutarı ortalama ne kadardır?”
“Ortalama yirmi beş TL.”
“Şimdi bir hesap yapalım. Yirmi beş TL. ayda yedi yüz elli TL. yapar. Bir senede dokuz bin TL., on senede doksan bin TL., otuz senede iki yüz yetmiş bin TL. İşte sana bir servet.”
Bu hesap beni çok düşündürmüştü, aslında ortalama günlük gereksiz yaptığım masrafım çok daha fazlaydı. Ne kadar büyük bir serveti savuruyordum. Küçük gibi görünen ayrıntıların gücü ne kadar büyükmüş. Söylenen doğruymuş diye düşünmeye başladım. “Hayat küçük şeylerde saklıydı!”
Zengin olmakta her şey gibi çok istemekle yakından ilgilidir. Bu farkına varmadığın bir şeye sahip olamamak gibi bir şeydir. Paranın değerini bilmek, onun gücünü kabul etmekten geçer mantığının bilincinde olmakla başlayan anlayış değerleri avuçlarında bulur. Hayata karşı cesur olmak, olayların üstüne gitmek, başarmak adına her ne kadar gerekli ise, ekonomide cimri davranmak “gereksiz harcamalardan kaçınmak” o kadar önemlidir. Bu konudaki başarılı bölgeler içerisinde Kayseri ilk sırada gelmektedir. Kayserililerin paranın gücünü çok iyi bilmeleri ve gereksiz harcamalardan kaçınmalarıyla birlikte girişimci ve cesur olmaları Kayserilileri Kayserili yapmıştır. Günümüzdeki zengin sanayici ve iş adamlarına baktığımız zaman ülkenin en zengin ve sanayici iş adamlarının Kayserili olduğu hemen dikkatleri çekiyor.
Otoriteler cesur olmayan insanların kendilerini tanımadıklarını, yetenek ve becerilerinin farkında olmadıklarını ve önemli karar aşamalarında kendilerine olan güven zafiyetleri nedeniyle, cesaretlerini toparlayamadıkları için her şeyden önce girişimcilik konusunda başarılı olmadıklarını iddia etmektedirler.
Bunun en büyük nedeninin kişisel geliştim olduğu artık biliniyor bilinmesine; ama “neden bilindiği halde bu konuda yapılması gerekenler yapılmıyor” diye sorarsanız, yine otoriteler bunun nedeni olarak psikolojik yapıyı işaret ediyorlar. Yetişilen baskıcı bir ortamda oluşan ürkek, tedirgin ve korkak psikolojik yapı, insanların kişisel gelişimleri konusunda pek parlak şeyler söylememize engel oluyor.
Cesaret insanın gelişim aşamasında olduğu gibi, başarısında da en önemli etkenlerden biridir. İç dünyamızda bizi tanımlayan duygu ve hayallerin gerçeğe dönüşmesi için; cesaret gücü bizi yüceltir, yapmayı planladığımız işlerdeki başarı şansımızı artırır ve ilk önce mükemmel karaktere sahip olmamız konusunda bilinçlendirir. Cesaretin insana kazandırdığı bilinçli özgüven konusunda insanın kendisini daha güçlü hissetmesini sağlar. Hayattaki küçük şeyleri fark ederek değerlendirmek, özümsemek ve küçükten büyüğe doğru ilerleyeceğimiz yolda emin adımlarla yürümektir. Önemli olan yaşamın temel yapı taşları olan küçük şeyleri fark etmektir, küçük şeyleri fark edemezseniz büyük şeylere asla ulaşamazsınız.
Savaş ve Barış
1963 ile 1973 yıllarında on yıl süren Amerika Vietnam savaşı birçok insanın acı çekmesine neden olduğu gibi, hiçbir konuya çözüm getirmedi. Kahramanlık gösterilerinden başka hiçbir işe yaramayan savaş ardında çok acı izler bıraktı.
İnsan olmanın, yaşamanın ve ölmenin ne demek olduğundan asla haberi olmayan insanların baskıcı tutumları binlerce insana acıdan, felaketten başka hiçbir şey vermedi. Acıları sadece yoksul insanlar ve çocukların yaşadığı savaşın getirdiklerini unutmak hiçte kolay olmadı ve olmayacak da. On yıl süren savaşta sadece 60.000 Amerikan askerinin bir o kadar da VietnamlInın öldüğü, binlerce VietnamlInın da evsiz, barksız ve sakat kalması savaşın gerçek yüzüydü. Amerikan askerlerine karşı koymaya çalışan Vietnamlı kız erkek gerillalar tam teçhizatlı Amerikalılara karşı bütün güçleriyle vatanları uğruna ölümü göze almaları oldukça dikkat çekmişti.
Savaş esnasında en çok Amerikalı askerlerin esir aldığı grup içindeki on dört yaşındaki VietnamlI kız gerilla dikkati çeker. Kızın yaşı küçük olduğu için Amerikalı askerler kızı serbest bırakırlar. Aradan yıllar geçer, savaş sona erer. On dört yaşındaki kızı serbest bırakan Amerikalı asker savaştan yıllar sonra Hanoi sokaklarında dolaşırken savaşta serbest bıraktığı on dört yaşındaki Vietnamlı kızı görür. Aradan yaklaşık beş yıl geçmiştir, genç kız büyümüş ve alımlı bir genç kız olmuştur. Genç kız savaşta kendisini serbest bırakan Amerikalı askeri tanır ve koşarak boynuna sarılır. Amerikalı asker ve VietnamlI kız birbirlerini tekrar görmeye karar verirler. Çünkü birbirlerine aşık olmuşlardır, aradan iki ay geçer Amerikalı asker ve VietnamlI kız evlenirler.
Şimdilerde Hanoi’de bir restaurant işleten VietnamlI kadın ile Amerikalı eski asker hayatlarını barış içinde sürdürmektedirler. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen o yıllarda neden savaştıklarına hâlâ bir yanıt bulamayan evli çiftin biri kız biri oğlan iki tane çocukları olmuş, birinin adı Savaş, birinin adı Barış.
Zengin olmanın stresi
Fakirdik ve yeni evliydik üstelik bir çocuğumuz vardı. Bu nedenle eşimle alışverişe çıkmayı hiç sevmiyordum. Eşime ve çocuğuma bırakın istediğim şeyleri, gerekli olanları bile almakta zorlanıyordum, bu da bende strese neden oluyordu. Zor günler birbirini takip etti. Oğlum ele avuca gelmeye başlayınca eşim çalışmaya başladı. Az da olsa rahatlamıştık. Bir gün eşim işten gelirken bir kumbara getirdi.
Artık para biriktirecektik. Her akşam cebimizde kalan bozuk paralarımızı sevinçle kumbaraya atıyorduk. Kumbaraya attığımız para önemli bir miktar olmasa da, her kumbaranın deliğine para atışımızın sesini duymak bile yüzümüzde tuhaf bir sevince neden oluyordu. Aradan iki ay gibi bir zaman geçti, eşimle kumbarayı açıp biriken parayı saymaya karar verdik, birlikte yatağın üzerine oturup kumbarayı açtık ve paraları saymaya başladık.
Paraları büyüklüğüne göre sıraya koymak çok keyifliydi. Evlendikten sonra eşimin ancak bir kaç defa gördüğüm gülümseyen yüzünü tekrar görmek beni asıl sevindiren şeydi.
Kumbaradan çıkan bozuk paraları sayarken, sanki her şey düzelmiş gibi ikimizin de gözlerinin içi gülüyordu. Kumbaradan çıkan para küçücük bir kıvılcımdı ve yarına daha bir umutla bakmamızın sevincini büyütüyordu. Şimdi aradan yıllar geçti. O günlerden aklımda kalan kumbarayı açtığımız zaman hissettiğimiz sevinç ve eşimin gülümseyen yüzüydü. Yarın endişesinin yarattığı stres bitmemişti ama azalmıştı.
azıcık aşım ağrısız başım :))