Serkan Çayoğlunun Aşka ve Stiline Dair Merak Edilenler

Serkan Çayoğlunun Aşka ve Stiline Dair Merak Edilenler

Kiraz Mevsimi dizisinin yakışıklı ve cool karakteri Ayaz canlandıran gemç oyuncu Serkan Çayoğlu, ilerleyen zamanda adından sıkça söz ettireceğe benziyor. Almanya’da büyüyen Çayoğlu ile İstanbul’a, oyunculuğuna, aşka ve stiline dair merak edilenleri konuştuk.

Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?

İlk projem Zeytin Tepesi adlı diziydi. Çekimleri İstanbul dışında gerçekleşti, yedi bölüm sonra da yayından kaldırıldı. Kiraz Mevsimi ise benim ikinci işim, şu an çok güzel gidiyor. Set ortamımız, arkadaşlıklarımız, her şey oldukça yolunda.

Serkan Çayoğlu

Biraz Kiraz Mevsimi’nde canlandırdığınız Ayaz karakterinden söz edelim mi?

Ayaz, kendini beğenmiş, ukala, parasına güvenen bir iş yeri sahibi fakat buna rağmen bu konuma kendi gelmiş, o yüzden de kendine çok güveniyor. Sonra Öykü ile tanışıyor ve bir şekilde ondan etkileniyor. Öykü, normalde hayatına giren diğer kızlardan çok farklı, model gibi biri değil, şirin bir mahalle kızı. Ayaz, Öykü’den hoşlanmaya başlıyor. Bu da Ayaz’ın aslında ukala gözükse de içindeki duygusallığı dışarı çıkarıyor. Modellikten oyunculuğa geçişiniz nasıl oldu? Oyunculuk ve modellik benim için apayrı şeyler. Modelliğe Almanya’da yaşarken başlamıştım ancak eş zamanlı olarak üniversitedeyken tiyatroda kendi aramızda beş-altı kişilik bir grubumuz vardı, arkadaşlarım oyun yazıyordu, biz de oynuyorduk. Bu süreçte oyunculuk oldukça hoşuma gitti ve modelliğe oranla daha ağır bastı diyebilirim. Üniversite eğitimim biter bitmez Türkiye’ye geldim ve burada oyunculukla ilgili eğitim almaya başladım.

Şu sıralar gündeminizin birinci sırasında ne var?

Şu sıralar benim için en önemli şey işim. Çünkü kendime hedefler koydum ve o onlara ulaşmaya çalışıyorum. Peki o hedeflerden biraz bahsedebilir misiniz? İyi yerlere gelmek istiyorum. Bir süre çok yoğun olduğum için ara vermek zorunda kalmıştım ama şimdi oyunculukla ilgili tekrar ders almaya başladım. Daha önce Dolunay Soysert ile, bu diziye başlarken de Bahar Kerimoğlu ile çalıştım. Dönemsel olarak değişiyor hocalarım. Çok boş vaktim olmuyor ama olduğu zamanları da bu şekilde değerlendirmeye çalışıyorum ki gerçekten iyi yerlere gelebileyim. İyi bir sinema filminde oynamak isterim. İlk olarak hedefim Türkiye tabii ki ama sonrasında adım adım yurt dışı planları yapmak istiyorum.

Kariyer hedeflerinizde ilerlerken, yaşamak için seçtiğiniz yer Türkiye mi olacak?

Geçen sene Nisan ayından itibaren hem fiziken, hem de kafa olarak Türkiye’ye yerleştim. Artık burada oturuyorum ama ileride ne olur bilemem, işim beni nereye götürürse oraya giderim. Bu konuda çok açığım. Örneğin, başka bir ülkede bir iş imkanım olursa hemen gidip oraya yerleşebilirim.

Bu, size modelliğin getirdiği bir rahatlık mı?

Hayır, sanırım bu biraz karakter meselesi. Bunun herkesin yapabileceği bir şey olduğunu düşünmüyorum, çoğu insan bir yeri sevdiği zaman oradan kolaylıkla kopamaz. Ama benim için hiç fark etmez, rahat ettiğim bir yer olursa orada yaşam kurmakla ilgili bir sıkıntı yaşamam.

Almanya’ya dair aklınızda kalanlar neler?

Almanya’da doğdum, büyüdüm. Bir ikiz erkek kardeşim var ama birbirimize hiç benzemiyoruz çünkü çift yumurta ikiziyiz. O yaşamını Almanya’da sürdürüyor. Ben 18-19 yaşıma kadar ailemle birlikte yaşadım, sonra üniversiteyi kazanınca şehir değiştirdim ve yalnız yaşamaya başladım. Bu, benim için güzel bir tecrübe oldu. Hayatı, dik durmayı öğrendim. Türkiye’ye gelip zorlanmamamın o dönem edindiğim tecrübelerle bir bağı olduğunu düşünüyorum.

Disiplininiz size Alman ekolünden yadigar diyebiliriz yani… (Gülüyor). Evet, bu konuda gerçekten hassasımdır. Eğer bir şeyi kafama koyar ve yapmak istersem hedefim için sonuna kadar uğraşırım. Zaman zaman disiplini biraz abartıyorum, iş bu noktada titizliğe dönüyor. Böyle zamanlarda hassasiyetimi bilen yakın çevrem beni mutlaka uyarır.

Peki İstanbul’da en çok ne yapmaktan keyif alıyorsunuz?

İstanbul’da sahili ve Boğaz’ı çok seviyorum. Dizi setinden vakit buldukça arkadaşlarımla sahilde manzaraya karşı oturur, keyif yaparız. O gün yanımda hiç arkadaşım olmasa bile mutlaka tek başıma deniz gören bir yere oturur, manzaraya karşı kitabımı okurum. Modayla aranız nasıl? Stilimle yakından ilgilenirim, o nedenle vaktim oldukça sevdiğim mağazalara gider, ne var ne yok diye kolaçan ederim. Genelde salaş giyinirim; keten pantolonlar, gömlekler, tişörtler… Rahatlık ilk kriterimdir. Takı takmayı severim, sade bilekliklerim çoğunlukla üzerimdedir. Genelde düz renkler tercih ediyorum, yani çok renkli göremezsiniz beni.

Beyaz ve siyahı kıyafetlerimde kullanmayı çok severim. Renkli bir parça giyiyorsam da baskısız, düz olmasını tercih ederim.

Hayatta giymem dediğiniz bir şey var mı?

Yok aslında… Çünkü, “Hayatta yapmam, giymem,” dediğim şeyleri bakıyorum ki bir anda yapmaya, giymeye başlamışım.

Mesela eskiden terlik giymeyi sevmezdim ama şu anda ayağımda Birkenstock terliklerim var. Sanırım rahatlıkla modaya uyum sağlıyorum ve kendimde beğeniyorsam o parçayı giymekte bir sakınca görmüyorum.

Yoğun programınızın içinde sporun yeri nedir?

Bazen setten çıkıp bazen de sabah setten önce spora gidiyorum. Her ikisi de insanın dinç olmasını, kendini iyi hissetmesini sağlıyor. Ancak set şu sıralar biraz yoğun, dolayısıyla spor programımı eskisine oranla üzülerek azaltmak zorunda kaldım.

Bir kadında ilk dikkatinizi çeken şeyler neler? Sanırım düzgün karakterli, zeki, kafa dengi olması ve kendine güvenmesi.

Peki bir kadının giyiminde çekici ve itici bulduğunuz detaylar neler?

Kendi stilimde olduğu gibi kadınlarda da salaş giyinenleri daha çekici buluyorum. Genelde çoğu erkek bunun tam tersini söyler ama nedense bana böylesi daha çekici geliyor.

Aşk sizin enerjinizi nasıl etkiliyor?

Aşık olduğun zaman uyandığında değişik bir enerjin oluyor ve bu enerji gün içerisinde her şeyine yansıyor. Yaptığım her şeyi daha keyifli hale getirmeye başlıyorsam aşık olduğumu anlıyorum. Şu sıralar yaptığım işten çok keyif alıyorum ama bunun aksine özel hayatımda kimse yok.

Sizin hakkınızda bilmediğimiz, pek ön plana çıkmayan bir şeylerden söz edebilir misiniz?

Yemek yapmayı çok severim, fırsat oldukça arkadaşlarımı çağırırım, mönü oluştururuz, herkes bir şeyler yapar, ana yemekleri de ben yaparım. Ancak vakitsizlikten bunu eskisi gibi sıklıkla yapamıyoruz. Yemek yapmayı özledim çünkü çok severek yaptığım bir şey. Onun dışında kendi kendime müzikle uğraşmaya başladım. Kaval gibi üflemeli aletler çalıyordum, şu anda da evime bağlama, gitar aldım, öğrenmeye çalışıyorum.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir